Barış sürecinde “yavaş hareket ediyor”, “özensiz davranıyor”, “gerekli adımları atmıyor” diye hepimiz hükumeti fazlasıyla eleştiriyoruz.
Tamam, bu konuda söylenecek, eleştirilecek çok şey var.
Fakat ortada ‘barış’ın öteki tarafının, yani PKK ve Abdullah Öcalan’ın aldığı tuhaf tutum da var.
İki günde bir yaptıkları “Böyle giderse süreç tıkanır, biz de silaha geri döneriz” türü tehditlerin çirkin, kaba ve yakışıksız olduğunu düşünüyorum.
Garip olansa PKK’nın bu açıklamalarına kimsenin ses çıkarmaması, hatta meşru bir hakmış gibi görmesi.
Gerçekten masaya oturmak için “bizim hiçbir talebimiz yok, özgürlüklerin artırılması, demokratik standartların yükseltilmesi yeterli” dedikten sonra, "yeniden silaha döneriz" demelerinde bir gariplik yok mu?
Abdullah Öcalan’ın yaklaşık 15 yıllık İmralı döneminde tek bir vurgusu var: "Hiçbir isteğim yok, gelin konuşalım, silahları susturalım. Hatta beni bile muhatap almanıza gerek yok, seçilmiş herhangi biri ile bu işi sürdürebilirsiniz. Benim derdim gerçek bir barış”
Yakalandığı günden beri “Barış için Türkiye’deki özgürlüklerin ve demokratik standardın artırılmasının yeterli olacağını” söyleyen birinin, arada bir silahı hatırlatması yakışık alan bir tutum mu?
Hem “Barış için özgürlüklerin artırılması yeterli” deyip hem de “hükümet bu adımları atmazsa süreç tıkanır, biz de silaha tekrar döneriz” demek bir tek bana mı tuhaf geliyor?
Peki nasıl olacak? Mesela hükümet seçim barajını indirecek adımı atmadı. PKK süreci bozup bunun için çocuklarımızı mı öldürecek?
Ya da anadilde eğitim hakkının verilmesi konusunda hükümet ağırdan aldı ve meseleyi geciktirdi. Bu hakkı almak için yeniden çatışmayı, ölmeyi, öldürmeyi bir yöntem olarak mı seçecek?
PKK’nın "yeniden silaha dönerim” açıklamasına kimsenin ses çıkarmıyor, eleştirmiyor, “bir dakika dur kardeşim, sen manyak mısın, ne dediğinin farkında kısın?" dememesini aklınız alıyor mu?
Tamam, hükümet özensiz davranıyor diye eleştirelim de PKK’nın iki günde bir “silaha geri dönerim ha” demesindeki saçmalığı da eleştirelim, değil mi?
Bazı gazetecilerin hükümete olan kızgınlıklarının bu konudaki tutumlarına da yansıdığını düşünüyorum.
Başka konularda hükümeti eleştiriyoruz diye PKK’nın silahı hala bir seçenek olarak sunmasına suskun mu kalacağız?
İkisini birbirinden ayırmak için ahlaki standart yakalamak bu kadar zor mu?
Herkes hükümetin niyetini, samimiyetini sorguluyor. Peki ya defalarca provokasyona gelip de barış süreçlerini çökerten PKK’nın samimiyetini niçin sorgulamıyoruz? Bu kadro sütten çıkmış ak kaşık mı?
“Hiçbir şey istemiyoruz, yeter ki muhatap bulalım, silahları bırakalım” diyenlerin Türkiye’de ilk defa ciddi bir muhatap bulduğu halde böyle hoyratça davranması sizi rahatsız etmiyor mu?
"Barış süreci"nde elde ettiği kazanımlara rağmen PKK’nın hala silahı bir seçenek olarak görmesi, ahlaken sorunlu.
Neler mi kazandı?
Abdullah Öcalan ‘bebek katili’, ‘terörist başı’ olarak anılmaktan kurtuldu. Türkiye’de sözü dinlenen ‘önemli bir şahsiyet’ haline geldi.
Önümüzdeki yıllarda Öcalan’ın serbest kalabileceği fikri neredeyse genel kabul olarak görmeye başlandı.
PKK’nın uzantısı yapıların başına kimin gelip kimin gideceğine Öcalan açıktan karar verebiliyor.
AB PKK’yı terörist grup listesine almaktan vazgeçti. PKK herkesin kulak kabarttığı bir örgüt haline geldi. Ağızlarını açsalar sorgulanmadan gazetelerde haber oluyorlar.
BDP eskisi gibi meşruiyet sorunu yaşamıyor. Ciddi ve büyümeye aday bir siyasi parti konumuna geldi.
Peki bütün bu kazanımlar ortadayken, hala "hükümet hiç bir şey yapmadı" diyerek “silaha döneriz ha” tehdidi savurmak yakışık alır bir davranış mı?
Hem diyelim ki “PKK silaha döneriz ha” diyerek hükümetten beklentilerini sıraladı. Böyle sık sık tekrarlanan bir tehditten sonra hükümetin eli daha da zora girmez mi? Nasıl olacak da bunca tehdit mesajlarının altında gerekli adımları atabilecek? Silah tehdidiyle gelen barış barış olur mu?
Görünen o ki PKK, sözü olmadığında küfre sarılan mahalle kabadayısı gibi çözüme dönük söz bulamayınca hepimize elindeki silahı hatırlatıyor.
Dünyanın her yerinde iktidarları özgürlükleri artırması için mecbur bırakmanın onlarca yolu var. Sanırım siyasal Kürt hareketinin silahtan başka yol ya da söz bulmaya ne zekaları, ne de kabiliyetleri yetiyor.
PKK silahı hükümetle yaptığı anlaşma için değil, gayri meşru bir yöntem olduğunu ve döneminin kapandığını kabul ederek bırakmalı.
Yoksa Kandil’dekiler olup biteni kavrama sorunu mu yaşıyorlar?
Son dönemlerde ortalıkta dolaşan ‘orantısız zeka’nın zekatını Kandil’e mi göndersek, ne yapsak?
Twitter.com/acikcenk
Bu yazıya Facebook'ta yorum yapmak için tıklayın