Zorun oyunu bozduğu yer
Nice hayat dolu insan vardır ki… Korkunç gerçekler karşısında kabuğuna çekilir… Niceleri gaza gelir, kırar kabuğunu, mermere diş geçirir…
Dünyanın bütün ülkeleri ve tarihin her devri, gerçekler karşısında yenilenen, başkalaşan insanlarla; zamanıyla çatışan nesillerle doludur.
Ancak…
Bu durum:
Kiminde ekonomik yozlaşmayla gösterir kendini…
Kiminde dine-imana dönüşle…
Kiminde ise…
Kültürel veya ahlakî çöküşle...
*
Nice hayat dolu insan vardır ki…
Korkunç gerçekler karşısında kabuğuna çekilir…
Niceleri gaza gelir, kırar kabuğunu, mermere diş geçirir…
*
Ve niceleri de…
Onlara uyabilme endişesiyle, kendi doğruları ve inançlarıyla savaşırken düşe kalka yitip gider.
Ama…
*
Her insan, hayatı boyunca en az bir kez, geçmişiyle mücadele etmenin veya onu geleceğin bilinmezliğinden korumaya çalışmanın hiçbir şey ifade etmediğini kabullenmek zorunda kalır.
Böyle anlarda karşı karşıya kalınan zincirleme sorular çok açıktır:
*
“Geleceğin gerçekleri karşısında değişecek misin?”
“Değişeceksen, ne yönde değişeceksin?”
“Şayet ‘Ben asla değişmeyeceğim’ diyorsan, gelecekten ne bekliyorsun?”
“Üzerinde etkili olmadığın bir gelecekten memnun olmaman halinde, ne yapmayı düşünüyorsun?”
*
Burası, çoğu zaman, tüm değerleri ve doğrularıyla “kendini muhafaza edebilme” endişesinin, bütün o değerlere ve doğrulara yönelik en büyük tehdit haline geldiği yerdir...
İşte tam burası, “zorun oyunu bozduğu” yerdir.
Ve hiçbir oyun…
Henüz oynanmamış olanlar kadar zor değildir...