Zekâmızla kafa bulma be Serdar kardeş!...
dünya ve insanlık giderek daha inançlı (ille de dini konularda) hale gelecek... Aile birliği, aile bölünmüşlüğünün yerini alacak...
ADNAN BERK OKAN
Yok sevgili Serdar (Turgut), yok...
Yazındaki Salih Memecan satırlarını eleştirecek değilim...
Överken dövmüş, döverken sevmişsin...
Bana ne...
Klavye de senin köşe de...
İster asarsın(!) ister kesersin(!)..
Dedim ya işin orasında değilim...
Peki nereye takıldım?..
Söyleyeyim:
Başbakan Erdoğan'ın, "bitaraf olan bertaraf olur" tehdidine destek verir tarzdaki öngörüne takıldım...
Geleceğin yazarının "taraf" olarak yükseleceği tahmininin fazla ezber ve hatta temenni oluşuna kıllandım...
Yani Serdar...
Sen son zamanlarda "taraf" oldun ve gündeme geldin diye "taraf olan yazar"ın çok iş(!) yapacağını nereden çıkardın?..
Yani millet giderek daha mı çok yitirecek aklını?..
Olur mu?..
Aksine...
Geleceğin medyası - yazarı "gerçek tarafsızlık" üstüne kurulacak...
Çünkü insanlar daha "birey" olacak...
Daha "kendi ayakları üstünde" duracak...
Beyin yıkayanlar "ciddiye alınmayacak"...
Yandaşlık, "ayıp" sayılacak...
Çünkü dünya ve insanlık giderek daha inançlı (ille de dini konularda) hale gelecek...
Aile birliği, aile bölünmüşlüğünün yerini alacak...
"Temiz ahlâk", "köşe dönmeci" ahlâkı yerle bir edecek...
Nasıl ki Grasham Kanunu günümüzde "İyi para kötü parayı kovar" kuramına dönüşmüşse; sosyolojik olarak da "iyi insan kötü insanı kovar" paradigması hâkim olacak insani ilişkilere...
29 Temmuz 2010 Pazartesi günü yazdığın, "Hırsları beyinlerini Yedi" başlıklı makaleni nasıl olup da "yanlış" yorumladığını da anlayamadım...
Hırsları kafalarını yiyenler kim Serdar?..
Objektifler mi?..
Yoksa "yandaş"lar mı?..
O yazının bir yerinde şöylediyorsun:
"Kendilerine liberal diyenler, iktidara koşulsuz destek verme arzularından olsa gerek her geçen gün liberal düşünceyi mezarına göndermek için gerekeni yapıyorlar."
İyi de Serdar son 4 ayda ne değişti ki o günkü yazdıklarından vazgeçtin?..
Ne değişti de o gün "..... iktidara koşulsuz destek verme arzuları" yazarları yıkıyor geçiyordu da bugün aynı arzular o tür gazetecileri "başarılı(!)" kılacak?..
Ya da "neden kılsın?"
Sevgili Serdar...
Aşağıdakileri de senin 29 Temmuz tarihli yazından aldım:
"Ben bazı taraftarlardan, çıkar uğruna alındığı belli olan tavırlardan gerçekten çok iğrenmeye başladım.
Gerçekten inandığını yazan insan sayısı çok azaldı basında. Çoğunluk, her türlü fikri ve ilkeyi taraf olduğu mücadele uğruna çarpıtıp duruyor."
İyi de Serdar bugünkü yazında yer alan şu cümleleri yoksa senin yerine çaktırmadan Rana hamımefendi mi yazdı:
Bugün dünyada medyada trend; tavır alan, taraf olan gazetelerin ve gazetecilerin yükselmeye geçtikleridir. "Tarafsızlık, her görüşe aynı derecede uzak veya yakın durmak" gibi özellikler, bugün medyanın olmazsa olmaz özelliklerinden biri olmaktan çıkmak üzere. Çünkü okuyucu veya seyircinin taraf olunması ve tavır alınması yönünde bir beklentisi, tercihi var.
Değerli kardeşim;
Oldu mu şimdi?..
Bence olmadı...
Çünkü...
Kendin "Taraf" olmayı tercih ettin diye "taraf olan kazanacak" demeye hakkın olsa da "vicdani yetkin" yok...
Yani Serdar;
Ne yazarsan yaz ama lütfen zekâlarımızla ve hafızalarımızla "dalga" geçme...
[email protected]
Yok sevgili Serdar (Turgut), yok...
Yazındaki Salih Memecan satırlarını eleştirecek değilim...
Överken dövmüş, döverken sevmişsin...
Bana ne...
Klavye de senin köşe de...
İster asarsın(!) ister kesersin(!)..
Dedim ya işin orasında değilim...
Peki nereye takıldım?..
Söyleyeyim:
Başbakan Erdoğan'ın, "bitaraf olan bertaraf olur" tehdidine destek verir tarzdaki öngörüne takıldım...
Geleceğin yazarının "taraf" olarak yükseleceği tahmininin fazla ezber ve hatta temenni oluşuna kıllandım...
Yani Serdar...
Sen son zamanlarda "taraf" oldun ve gündeme geldin diye "taraf olan yazar"ın çok iş(!) yapacağını nereden çıkardın?..
Yani millet giderek daha mı çok yitirecek aklını?..
Olur mu?..
Aksine...
Geleceğin medyası - yazarı "gerçek tarafsızlık" üstüne kurulacak...
Çünkü insanlar daha "birey" olacak...
Daha "kendi ayakları üstünde" duracak...
Beyin yıkayanlar "ciddiye alınmayacak"...
Yandaşlık, "ayıp" sayılacak...
Çünkü dünya ve insanlık giderek daha inançlı (ille de dini konularda) hale gelecek...
Aile birliği, aile bölünmüşlüğünün yerini alacak...
"Temiz ahlâk", "köşe dönmeci" ahlâkı yerle bir edecek...
Nasıl ki Grasham Kanunu günümüzde "İyi para kötü parayı kovar" kuramına dönüşmüşse; sosyolojik olarak da "iyi insan kötü insanı kovar" paradigması hâkim olacak insani ilişkilere...
29 Temmuz 2010 Pazartesi günü yazdığın, "Hırsları beyinlerini Yedi" başlıklı makaleni nasıl olup da "yanlış" yorumladığını da anlayamadım...
Hırsları kafalarını yiyenler kim Serdar?..
Objektifler mi?..
Yoksa "yandaş"lar mı?..
O yazının bir yerinde şöylediyorsun:
"Kendilerine liberal diyenler, iktidara koşulsuz destek verme arzularından olsa gerek her geçen gün liberal düşünceyi mezarına göndermek için gerekeni yapıyorlar."
İyi de Serdar son 4 ayda ne değişti ki o günkü yazdıklarından vazgeçtin?..
Ne değişti de o gün "..... iktidara koşulsuz destek verme arzuları" yazarları yıkıyor geçiyordu da bugün aynı arzular o tür gazetecileri "başarılı(!)" kılacak?..
Ya da "neden kılsın?"
Sevgili Serdar...
Aşağıdakileri de senin 29 Temmuz tarihli yazından aldım:
"Ben bazı taraftarlardan, çıkar uğruna alındığı belli olan tavırlardan gerçekten çok iğrenmeye başladım.
Gerçekten inandığını yazan insan sayısı çok azaldı basında. Çoğunluk, her türlü fikri ve ilkeyi taraf olduğu mücadele uğruna çarpıtıp duruyor."
İyi de Serdar bugünkü yazında yer alan şu cümleleri yoksa senin yerine çaktırmadan Rana hamımefendi mi yazdı:
Bugün dünyada medyada trend; tavır alan, taraf olan gazetelerin ve gazetecilerin yükselmeye geçtikleridir. "Tarafsızlık, her görüşe aynı derecede uzak veya yakın durmak" gibi özellikler, bugün medyanın olmazsa olmaz özelliklerinden biri olmaktan çıkmak üzere. Çünkü okuyucu veya seyircinin taraf olunması ve tavır alınması yönünde bir beklentisi, tercihi var.
Değerli kardeşim;
Oldu mu şimdi?..
Bence olmadı...
Çünkü...
Kendin "Taraf" olmayı tercih ettin diye "taraf olan kazanacak" demeye hakkın olsa da "vicdani yetkin" yok...
Yani Serdar;
Ne yazarsan yaz ama lütfen zekâlarımızla ve hafızalarımızla "dalga" geçme...
[email protected]