MEDYA KÖŞESİ

Zaman okurları reklamlar nasıl mimledi?

Günseli Özen Ocakoğlu, Zaman okurlarından kendisine gelen reklam yorumlarını köşesine taşıdı...

Zaman okurları reklamlar nasıl mimledi?
Marketing Türkiye dergisinin genel yayın yönetmeni ve Zaman gazetesi yazarı Günseli Özen Ocakoğlu, Zaman okurlarından kendisine gelen reklam yorumlarını köşesine taşıdı...

Günseli Özen Ocakoğlu/ZAMAN

Reklamı 'mimleyen' Zaman'ın avcı okurları

Reklamcılar, yaptıkları reklam üzerine birilerinin söz söylemesinden pek hoşlanmaz. Hatta şirket sahibinin hazırlanan reklamı eve götürüp tüm ailesiyle seyredip de, "Yahu bizim baldız şurasından, hanım burasından, birader de öbür tarafından hoşlanmadı." dediği hikâye, sektörde epey meşhurdur. Hal böyle ama mesaj kutumda köşede konu ederim diyerek sakladığım okur mesajları birikince bu hafta işi kolayından alıp siz okurlarımızın reklam yorumlarına yer vermeye karar verdim:

Ruhi Eriş, Turkcell ve Arçelik reklamları üzerine yorum yapmış. Turkcell Şahan-Tosun ve Yabancı Damat karakterleri ile bir dizi reklam yayınlıyor. Kızımın uyarısıyla benim de dikkatimi çekti. Bu yabancı damat yabancı dilde konuşuyor. İyi güzel de Türkçe ne söylense anlıyor, yani Türkçe anlıyor ama cevapları yabancı dilde veriyor; hem de Tosun gibi yarı argo konuşan birisinin Türkçesini! (Sayın Eriş, adı üstünde reklam. Reklamlarda mantık aramak doğru olmaz. Size, 'Biz de abarttık ama çikolatasını' diyen ve abartının dik alasını yapan Dankek reklamlarını hatırlatmak isterim.)

Arçelik'in anneleri kraliçe gibi gösteren reklamını mutfağımızdaki beyaz eşyaların tamamına yakını Arçelik olmasına rağmen kalbimiz buruk izliyoruz. Zira reklamlarda gösterilen genç, orta yaşlı ya da yaşlı anne kategorilerinde, ne benim annem ne de çocuklarımın annesiyle özdeşleştireceğimiz bir anne görüntüsü yok. Annem ve eşim gibi milyonlarca başörtülü anne Arçelik ürünlerini kullanırken neden onları temsilen bir başörtülü anne reklama konulmamış? (Sayın Eriş, bu soruyu sadece Arçelik'e sormak haksızlık olur. Bunu iletişim yapan tüm kurumlara sormak gerek. Ben başka reklamlarda da başı örtülü hanımlar görmüyorum. Yoksa yanılıyor muyum?)

"Bosch'un son reklamlarında 'Speed Tuşu'nu tanıtmaya çalışan bir oyuncu var." diyor psikolog Hasan Mellah. Pek televizyon izlemediğini ancak ekranın karşısına oturunca ayrıntılara takıldığını ifade ederek, "Çocuklar belli ki anlamıyor, adam uğraşıyor, çeşitli ifadeler, örnekler kullanmak zorunda kalıyor ve 'Sizin çok iyi bildiğiniz bir şey' ifadesini kullanıyor. Neymiş o çok iyi bildiğimiz şey? Hız! Hız efendim... Adamlar bizim ve çocukların çok iyi bildiği bir şeye, bilmediğimiz bir dilde 'Speed' ile anlam bulmaya çalışıyor. Makinedeki tuşun adı neden 'Hız' değil de, inatla 'Speed'? Bu reklamı incelemeniz ve sorgulamanız dileğiyle...", (Sayın Mellah, keşke tek Türkçe ile ilgili derdimiz cihazların üstündeki düğmelerde yazanlar olsaydı! Günlük dilde öyle çok yabancı kelime kullanıyoruz ki, hele bir de internet ile SMS dili var! Siz bunlara biraz takılsanız inanın psikolojiniz bozulur.)

Sevgili coğrafya öğretmenimiz Zekeriya, Turkcell'in İşTcell reklamında 'gerizekeriya' tabirinden dolayı öğrencilerinin diline düşmekten şikâyetçi. "İnsanların isimleri neden reklamlarda dalga geçme malzemesi olarak kullanılır?" diyen öğretmenimiz yorumumu öğrenmek istemiş. "Sevgili öğretmenim, Turkcell bildiğiniz üzere mobilde ürün ve hizmette pazar lideri. Bu pozisyonunu sürdürmek için de kesintisiz iletişim yapmak durumunda. İş iletişim olunca isim kullanılmadan reklam olmaz. Size bir örnek olarak benim ismimin de kullanıldığını söyleyeyim. Reklamda isim olmadan olmaz. Şimdi gelelim öğrencilerinize. Gençlik desek az olur. Rahatsızlığınızı dile getirin anlayacaklardır. Yok, olmadı, bu yazıyı kesip sınıf panosuna yapıştırın eminim anlayacaklardır."

Yorumlar