Zafer Mutlu'nun 'diz çökme' olayını hatırlar mısınız?
Barlas'ın hafızasını Allah zeval vermesin diyor ve o 2 anekdotu onun satırları ile aktarıyoruz;
Merak etmiyor musunuz?
Şubat günahları sayılıp dökülürken Mutlu'ya niye kimseler dokunmuyor? Patronları batarken, kendini tereyağından kıl çeker gibi olayların dışına ışınlama başarısı gösteren Mutlu, yine yırtacak mı? 28 Şubat operasyon fırtınasının kopmasının an meselesi olduğu bir dönemde Ertuğrul Özkök'ü öne iteklemesinin sebebi bu mu acaba? "Cambaza bak cambaza" numarası ile 28 Şubat dalgasından kurtulmak mı?
Zafer Mutlu'nun 'tıynetini' göstermesi açısından sizlerle bir yazı paylaşacağız...
Yazı Mehmet Barlas'a ait... 4 yıl önce 2008 Mayıs'ın da kaleme almış. Zafer Mutlu ve siyasetçi-gazeteci ilişkilerine dair iki anısını paylaşmış... Ne desek Zafer Mutlu'nun karakterini bu olay kadar iyi ortaya koyamazdık. Barlas'ın hafızasını Allah zeval vermesin diyor ve o 2 anekdotu onun satırları ile aktarıyoruz;
ZAFER MUTLU DİZ ÇÖKÜP ÖZÜR DİLEDİ
"1990'ların başında, Sabah'ın o zamanki sahibi Dinç Bilgin gazetedeki odama girdi...
- Kamu bankaları Sabah'a ilanları kesti. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner için yaptığımız haber yüzünden kamu bankaları bize artık ilan vermeyecek. Durum çok ciddi, dedi.
İki gün önce Güneş Taner hakkında gerçekten asılsız ve uygunsuz bir haber Sabah'ın manşetinde yayınlanmıştı. Dinç Bilgin'in çok endişeli hali beni üzmüştü. Arkadaşım olan Güneş Taner'i telefonla aradım ve bir gazeteye kamu bankalarının ilan boykotu uygulamasının basın özgürlüğü ile bağdaşamayacağını söyledim.
Güneş Taner gazetenin manşetinden uğradığı haksız saldırının aile hayatında yarattığı krizi anlattı... Sonra, "Bu haberin sorumlusu olan Zafer Mutlu Ankara'ya gelsin, bakanlıktaki odamda benden özür dilesin" dedi.
Ben Taner'in bu sözlerini Dinç Bilgin'e naklettim. O da, Sabah'ın o dönemdeki Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu'yu hemen Ankara'ya gönderdi. "Diz çökülerek" özür dilendi ve ilan boykotu sona erdi.
GAZETECİNİN DEDİĞİ İLE YAPTIĞI
Basın-iktidar ilişkileri konusunda belleğim öylesine dolu ki...
1987 yılıydı. Özal Başbakan'dı ve Davos'taydık.
Belvedere Oteli'nin barında, o zaman Hürriyet'in sahibi olan Erol Simavi'yle viskilerimizi yudumlayıp, sohbet ediyorduk. Yanımıza Özal'ın danışmanı olan Can Pulak geldi ve Erol Simavi'ye "Başbakan sizi bekliyor" dedi.
Ne konuşmuşlar?
Erol Simavi yarım saat kadar sonra bara geri döndü. Ben sormadan Başbakan'la ne konuştuğunu anlatmak gereğini hissetti:
- Kemal Ilıcak çok zor durumda. Özal'ın ona yardım etmesini istedim, dedi.
Biz barda otururken, Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu'nun, Can Pulak'ın eşliğinde Özal'ın odasına gittiğini gördüm.
Akşamüstü Özal'ın odasına gittim.
Sordum ona:
- Erol Simavi'yle ve Zafer Mutlu ile ne konuştunuz?
Özal anlattı:
- Erol Bey'in sahip olduğu bir sigorta şirketi zor durumdaymış, onu kamunun satın almasını istedi. Zafer Mutlu da, Emlak Bankası'nın Ataşehir Projesi'nin tanıtım ve pazarlama kampanyasının Sabah'a verilmesini istedi.