Yılmaz Özdil için...
Dünkü Sözcü’de “Arap sabunu Kuveytli midir?” başlığı altında yayımlanan makalesi, bu anlatmaya çalıştıklarımın çok somut kanıtı…
İşte be arkadaş…
Yılmaz Özdil işte bu…
Arşivleri “en iyi” değerlendiren gazeteci/yazar…
Lütfen kabul edelim…
Arşiv gazeteciliğini/yazarlığını Yılmaz’dan daha iyi kullanan kimse yok…
Neye benziyor biliyor musunuz?..
Mutlaka, duyduğunuz bir kelime ya da isim hemen, aynı anda başka bir isimi ya da olayları hatırlatıyordur size/bize…
Bizler aynı anda o duyduğumuz isim ya da kelimeyle beş – on olay veya isim arasında ilişki kurabilirken Yılmaz aynı anda yüzlerce olay ve kişiyle ilişki kurabiliyor…
Ve bu ilişkiyi kurarken ironi yapıyor, espri üretiyor...
Dünkü Sözcü’de “Arap sabunu Kuveytli midir?” başlığı altında yayımlanan makalesi, bu anlatmaya çalıştıklarımın çok somut kanıtı…
Yılmaz mezkûr makalesinde, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı’nın, “Araplar bizi sırtımızdan hançerledi deniyor, sokaklarda dolaşan köpekler Arap Arap diye çağırılıyor, köpeğe o ismi niye veriyor, hep bağlarımızı koparmak için, Ortadoğu’yu bataklık göstermek için” deyişini hatırlattıktan sonra bir başlıyor ki…
Mükemmel…
Belki de medyamızda sadece Yılmaz’ın yazabileceği kadar mükemmel…
Bu arada unutmadan…
“Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu”, Yılmaz'ın 10 Ekim'de Sözcü’de “Alavere dalavere Türk Memet nöbete” başlığı altında yayımlanan makalesi hakkında 16 Ekim Perşembe günü Çağlayan Adliyesi'de suç duyurusunda bulunacakmış...
Neden 16 Ekim’i beklediklerini anlayamadım ya neyse…
Ama şunu söyleyeyim…
Yılmaz’ın şikâyet konusu olacak cümlelerinin hepsinin altına ülke halkının en az % 70’i imza atar…
Ben attım bile…
Nasıl mı?..
Yılmaz’ın her iki yazısını da alkışlayarak…
