MEDYA KÖŞESİ

Yıldıray Oğur'dan Ali Kemal sorusu

Yıldıray Oğur Başbuğ'un "mütareke basını" sözlerine bir soruyla karşılık verdi. İşte Taraf yazarının çarpıcı Ali Kemal sorusu.

Yıldıray Oğur'dan Ali Kemal sorusu

Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, bugün köşesinde hem TGC'de yaşanan seçim sürecini sorguladı hem de Orgeneral Başbuğ'un "mütareke basını" sözlerini sert bir soruyla yanıtladı.

Oğur, "Başbuğ ile Öcalan arasında sıkışmak" başlıklı yazısında bazı gazetelerin "mütareke basını" eleştirisine maruz kalmasının sonuçlarını tartışıyor ve soruyor: "Bir gün bu mütareke basınından birilerini Ali Kemal gibi linç ederlerse o da toplumsal tepki olur herhalde."

ALİ KEMAL KİMDİR?

1869 yılında doğan Ali Kemal İkinci Meşrutiyet ve Mütareke  döneminde İttihat ve Terakki karşıtı görüşleriyle tanınmış liberal Osmanlı yazar, gazeteci ve siyaset adamıdır.

14 Ocak  1919'da yeniden faaliyete geçen Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın ilk kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı. Parti için Peyam gazetesini çıkarmaya, siyasi mücadelesini burada sürdürmeye başladı. Damat Ferit Paşa hükümetlerinde Maarif ve Dahiliye nazırlığı yapmış, bu esnada Milli Mücadele aleyhine sert yazılar yazmıştır.

Kurtuluş Savaşı'nın zaferinden sonra 1922 yılı 6 Kasım'ında İstanbul'da tutuklanarak İzmit'te gönderildi. Nurettin Paşa'ya bağlı askeri birliklerce galeyana getirilen halka teslim edildi ve kalabalık tarafından linç edilmiştir.

Ermeni yanlısı olarak görülen bazı yazılarından dolayı düşmanlarınca 'Artin Kemal' şeklinde adlandırılır.

İşte Oğur'un çok çarpıcı yazısından bir bölüm:

Çok merak etmiştim nedir bu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti seçimleri üstüne kopan fırtına diye.

Yüzyıllardır bu kurumların başında oturanların hırsı nedir hâlâ. Demek ki bugünler içinmiş. Bir genelkurmay başkanı bazı gazeteler için "mütareke basının daha adi ve hain" dediği gün susmak içinmiş bu hırs. Hem de Dünya Basın Özgürlüğü gününde.
Hâlbuki aynı cemiyet, Başbakan Erdoğan medya patronlarına, köşe yazarlarına mukayyet olun dediği gün saatler sonra bu sansür çağrısını kınamıştı. Gazeteler ertesi gün haklı olarak Başbakan'ı tefe koymuştu. Köşe yazarları günlerce yazmıştı. Tek bir açıklama sivil diktaya gittiğimizin delili olmuştu.

Ama Başbuğ, "gazetelere hain ve mütareke basını" dediğinde birkaç ses haricinde sus pus oldu her yer. Tarife ne gerek var. Söz sanatlarına, kelime oyunlarına ne gerek var. Bu cümleyi devrik yazsam ne olur? O kadar ilkel ki bu gerçeğimiz.

Silah farkı bu. 2010 yılındayız ama silahı olan hâlâ güçlü ve haklı. En kötüsü de bunu sadece korkudan yapmadıklarını bilmek.

Aynen böyle düşünüyorlar. Genelkurmay Başkanı'na hak veriyorlar. Basın Konseyi adlı bir kurumun başında olması tek başına bir parodi olan Oktay Ekşi'ye göre gazetecilere "hain, mütareke basını" demek Başbuğ'un düşünce özgürlüğünü kullanması.

Bir gün bu mütareke basınından birilerini Ali Kemal gibi linç ederlerse o da toplumsal tepki olur herhalde.

Yıldıray Oğur'un Taraf gazetesindeki yazılarını okuyabilirsiniz.
Yorumlar