ANALİZ

"Yiğitsin" der candan, "cömertsin" der maldan ederler...

Önce “cömertsin” dediler… 4 yıldır 3 milyon mültecinin bakımını üstümüze yıktılar… “Yiğitsin” diyecekleri gün de çok yakındır…

"Yiğitsin" der candan, "cömertsin" der maldan ederler...

GAZETECİLER.COM ÖZEL İÇERİK

YAKUP MURAT

Mevlâna, Mesnevi’de anlatıyordu...

Yanılıyorsam düzeltin lütfen…

Şöyle bir öyküydü…

*   *   *

Zalim bir zabit, vergi tahsilâtı için geldiği köyde, kuraklık nedeniyle mahsul alamamış, alamadığı için de vergisini ödeyememiş bir köylüyü tuğla ile döver…

Sonra da, “öldü” diye bırakır…

Elindeki tuğlayı yere atıp gider…

Oysa köylü ölmemiştir…

Yattığı yerden, yanı başına düşen tuğlaya bakar…

İçinden bir ses “kalk ayağa. Al o tuğlayı” der… “Koş arkasından o zalimin ve bu sefer de sen vur kafasına…”

Kendisini yoklar…

Tuğlayı alabilmek için ayağa kalkacak gücü olsa da…

Zabitin arkasından koşup tuğlayı kuvvetlice kafasına vuracak kadar gücü yoktur…

Evet…

Yanı başındaki tuğla bir silâhtır…

Hatta gücüne güç katacak bir silâhtır ama…

Arkasından gideceği zabit henüz kendisinden çok daha güçlüdür…

Tuğlayı alıp saklamaya karar verir…

Günü geldiğinde…

Gücü de yettiğinde kullanacaktır…

Ve öyle yapar…

Yattığı yerden zabitin gözden kaybolmasını izler…

Zabit görünmez olunca yavaşça kalkar ayağa...

Tuğlayı alır…

Kuşağının arasına sıkıştırır…

Bir yıl geçer aradan…

Köylü hem gücünü toplamıştır…

Hem de tedbirlidir…

Ve…

Bir gün yine gelir zabit vergi toplamak için…

Köylü bu defa hiç kimseye görünmez…

Akşamüzerine doğru, “gitmiştir artık” diye düşünür, zalim zabit için…

Saklandığı yerden çıkıp camiin olduğu küçük meydana koşar…

Ortalıkta kimseler yoktur…

Ancak…

Kuyudan bir adamın inleme seslerini duyar…

Koşar hemen kuyunun başına…

Aşağı bakar…

Bir yıl önce kendisini tuğlayla döven zabittir kuyuda inleyen…

Kendisini suyun üzerine atmış, duvara tutunmaya çalışmaktadır…

Köylüyü görünce sevinir zabit…

“Kurtar beni” diye yalvarır…

Köylü kuşağında sakladığı tuğlayı çıkarır…

Hızla zabitin kafasına fırlatır…

Ve…

Şöyle bağlar Mevlana:

“Güce kavuşuncaya kadar gücünü saklamak zayıflık değil, marifettir”...

*   *   *

Önce Trablusgarp’ta savaştırdılar Osmanlı’yı…

Yenemedik İtalyan’ları…

Yenemediğimiz gibi…

Savaş bitip anlaşma imzalandığında 120 tabur asker terhis edildi…

Tahminen 70 bin asker yani…

Çünkü…

Dışişleri Nazırı Osmanlı Ermenisi Gabriel Noradonkyan Efendi “Borç çok, para yok. Balkanlarda harp ihtimali de görünmüyor. Ekalliyet, hürriyet ve meşrutiyet istiyordu; ikisini de verdik, daha ne isteyecekler?.. O halde bu kadar büyük orduyu beslemenin ne âlemi var?” diyerek, İttihatçı hükümeti ikna etmişti…

Oysa…

Karadağ, savaş ilân etmişti bile…

*   *   *

Ve…

Trablusgarp yenilgisi…

Ve…

120 Tabur usta askerin terhisi…

Ve…

İstanbul Üniversitesinde okuyan İttihatçı gençlerin ve gazetelerin, hükümeti Balkan Savaşı’na adeta zorla itmeleri sonucu…

Girdik Balkan Savaşı’na…

Ve…

Yine kaybettik…

Önce Kırklareli sonra da Edirne Bulgarların eline geçti…

Ve…

Daha henüz yaralarımızı saramamış…

Ve…

Daha henüz yeni bir ordu kuramamıştık ki…

Bu defa da yine üniversiteli gençlerin…

Ve yine gazetelerin “Savaş” çığlıkları arasında…

Maceraperest Enver’in de “Kahraman” olmak hayaliyle daldık 1. Dünya Savaşı’nın içine…

Ve…

Yine yenildik…

Ve…

Sevr dayatmasıyla karşı karşıya kaldık…

Damat Ferit Hükümeti Sevr’i imzaladı…

Siz bakmayın “ama padişah imzalamadı” bahanelerine…

Eğer Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasaydı Mustafa Kemal ve ordusu, Sevr çoktan girmiş olacaktı yürürlüğe…

*   *   *

Geleyim bugüne…

Önce…

Ergenekon – Balyoz - Casusluk gibi FETÖ uyduruğu davalarla ordumuzun birinci tasfiyesi gerçekleştirildi…

Sonra 15 Temmuz darbe girişimi geldi…

General ve subay üniforması çalmış FETÖ’cü çetelerin yanı sıra kim bilir kaç vatansever general ve subay tasfiye edildi yine…

Ve şimdi de…

Sözde “Musul’u kurtarma operasyonu” ve “TSK’yi istemiyoruz” yalancı mesajlarıyla yeni bir savaşın içine itiliyoruz adeta...

*   *   *

Değerli meslektaşlarım…

Ülkemizi yönetenlere önce Mevlâna’dan bir öykü anlattım…

Sonra da “yakın” sayılacak tarihimizde bir arşiv gezintisi yaptım…

Karar onların…

Ve…

Karar sizin…

Ancak lütfen unutmayın…

  1. “Güce kavuşuncaya kadar gücünü saklamak zayıflık değil, marifettir”...
  2. Egemenler ve yandaşları “’yiğitsin’ der candan, ‘cömertsin’ der maldan” ederler…
  3. Önce “cömertsin” dediler…
  4. 4 yıldır 3 milyon mültecinin bakımını üstümüze yıktılar…
  5. “Yiğitsin” diyecekleri gün de çok yakındır…

Yakup MURAT

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 1 yorum