MEDYA KÖŞESİ

Yeni Türkiye'nin yeni medyasına yeni yazarlar!

Yeni Türkiye'nin Nazlı Ilıcak'ı kim olur? Peki Yeni Uğur Mumcu'su? Yeni bir Emin Çölaşan'a ihtiyaç var mı? Peki Yeni Hasan Cemal kim olabilir? İşte o isimler...

Yeni Türkiye'nin yeni medyasına yeni yazarlar!
Türkiye'ye dönen ve medya üzerine yazmaya da başlanyan Oray Eğin'in Sözcü gazetesinin pazar ekinde bu hafta yazdığı yazı okurlarını çok şaşırtacak. Kimi "yok artık" diyecek yaptığı benzetmeler için kimi de "olur mu olur" diye destekleyecek.

Kimi isimler polemik çıkartacak, kimileri ise deyim yerindeyse cuk oturduğu için kimse itiraz edemeyecek...

İşte Oray Eğin'in kaleminden Yeni Türkiye'nin yeni medyasında yeni isimler...

Yeni Nazlı Ilıcak
: Televizyon tartışmalarında da parlayan Aslı Aydıntaşbaş. Geçmişte TRT’nin açık oturumlarının bir numaralı konuğu Ilıcak’tı; tıpkı bugünkü gibi bildiğini savunur, karşısındakine kök söktürürdü. Ama ne olursa olsun dersini çalışırdı. Aydıntaşbaş onun gibi ideolojik değil, tam bir Amerikalı gazeteci mesafesiyle yaklaşıyor ele aldığı konuya. Ama o da tartışmada karşısındakini pes ettirene kadar vazgeçmiyor.
 

Yeni Fikret Bila: Ankara’nın bir bileni Abdülkadir Selvi. Eskiden Bila iktidara (Ecevit’e) ve dönemin baskın gücü askere yakınlığıyla haber atlatır, kimsenin sahip olmadığı ayrıntılarla manşet çıkarırdı. Bugün tek bir güç odağı var: Erdoğan. Ama Selvi ona yakınlığını Beyefendi’ye tapınmak için kullanmıyor, aksine çok önemli ayrıntıları içeren haberler yazıyor. Ankara’da ne oluyor diye Selvi’ye bakmak şart.

Yeni Altan Öymen: Sakin, karizmatik ve bilgili Kadri Gürsel. Türk basınının her zaman bir ahlaki pusulaya ihtiyacı olmuştur, yıllardır da Altan Öymen bir duruştur. Kadri Gürsel, Milliyet geleneğini sürdürüyor. Diyelim ki ileride büyük bir tartışma oldu, ‘Kadri Gürsel nasıl durmuş’ sorusu basının geri kalanına da yol gösterecek. Ancak hem Öymen’in, hem Gürsel’in en büyük hatası kendi kıymetlerini bilmeyip basındaki ucuzluklarla ekranı paylaşıp, onlara meşruiyet kazandırmaları.

(...)

Yeni Ruşen Çakır: Cemaat konusunda ansiklopedi yazabilecek kadar bilgili Barış Terkoğlu. Eskiden Türkiye’de Siyasi İslam denince gözler Çakır’a dönerdi; bugün Cemaat var. Terkoğlu, hapse girmeden önce de yakından takip ettiği Cemaat’in kodlarını hâlâ çözmeye devam ediyor. Gülen hareketinin Utah bağlantısından polislere, yargıdaki uzantılarına kadar pek çok tartışılan konuyu ilk kez o yazdı.

Yeni Hasan Cemal: Kendisine parlak çocuk muamelesi yapılan Eyüp Can. Tıpkı Cemal gibi derdi ortadan yazmak… Bir parıltısı var mı, henüz görmedik. Hasan Cemal’in Osmalı’ya dayanan şeceresi, Can’ın da Harvard’dan vasat bir yüksek lisansı kendilerini ‘şık’ yapmaya yetiyor. Hasan Cemal’in sol geçmişinin günahını çıkardığı anıları gibi Can’dan da Cemaat yılları hakkında bir anı kitabı gelirse şaşırmayın.

Yeni Ece Temelkuran: Buram buram vicdan kokan yazılarıyla Radikal’den Pınar Öğünç… Üniversite kantinlerindeki solcular yeni kahramanlarını buldu. Öğünç’ün kalemi sayesinde baskın beyaz ırkın vicdan azabı da bir parça hafifliyor; okur kitlesi küçük bir Anadolu kasabasında yaşanan mağduriyet için yerinden kımıldayıp taş üstüne taş koymaya niyetli değil. Ama Öğünç yazdıkça, onlar da okudukça kendileri de değişime katkı sağlıyormuş gibi hissediyorlar.

Yeni Celal Başlangıç: AKP döneminin Olağanüstü Hal’ini haberleriyle tarihe not düşen İsmail Saymaz… Geçmişteki OHAL’i, işkenceyi, henüz moda olmadan Alevi ve Kürt meselesini sık sık Cumhuriyet’te Celal Başlangıç haber yapardı. Bu konulara kendisini adamıştı araştırmacı gazeteci. Dönemin mağdurları ve ezilenler değişti, şimdiki OHAL’in nabzını da Saymaz tutuyor.

Yeni Emin Çölaşan: Belki en tartışmalı benzetme Ahmet Şık… Aralarında ideolojik olarak hiçbir benzerlik yok, ama ikisi de belgeli gazeteci. Belgeyle vurdukları için zaten dokunduklarının canı yanıyor.
İkisinin bir başka özelliği de çok net, anlaşılır yazmaları. Asla ve asla kıvırmıyorlar. İkisi de inatçı; hiçbir şey kendi bildiklerinden döndüremiyor onları. Tek bir açıkları, veremeyecekleri en ufak bir hesapları yok