MEDYA KÖŞESİ

Yeni Şafak'ın'ın Hıncal Uluç'u

Bir tek "kendi gazetesini Hıncal Uluç eleştririr" diye bir şey mi var? Kürşat Bumin bugün Hıncal Uluç'u aratmayan bir yazı yazdı.

Yeni Şafak'ın'ın Hıncal Uluç'u

Hep Hıncal Uluç Sabah'ı eleştirirdi. Bugün Kürşat Bumin de kendi gazetesinde ki haberleri topa tuttu. Yok yok Kürşat Bumin Yeni Şafak'ın "ombudsmanı" filan olmadı. Ama Cemil Çiçek'in DTP ile ilgili açıklamasının Yeni Şafak'ın sayfalarında kendine yer bulamamasını ve seçim manşeti "Kaleler düşmedi" ifadesini yadırgadı. Okuyuculara Cemil Çiçek'in "Ermenistan sınırına dayandılar" çıkışı için "mahrum kalmayın" dedi ve haberi kendi köşesinden verdi..

- (...) 30 Mart sabahı bile "Güven tazelendi" gibi -sonuna bir ünlem işareti eklendiği takdirde anlamlı olabilecek- bir manşetten uzak durup "Kaleler düşmedi" şeklinde göreceli olarak makul bir manşeti tercih eden Yeni Şafak, Cemil Çiçek'in son derece "problemli" açıklamasından okurlarını niçin haberdar etmiyor?

Gazetemize yönelik "ombudsmanlık" filan tasladığım yok. Bugüne kadar Yeni Şafak'ın titizlik gösterdiğine inandığımız "bilgi edinme hakkı"nın gereği olarak yazıyorum bu satırları.

Ayrıca anlamıyorum doğrusu; söz konusu hakkı tartışmaya açmadığını bildiğimiz genel yayın yönetmenimiz Çiçek'le ilgili bu "haber kaçırma"ya niçin göz yumsun? "Gözünden kaçmış" desek, o da mümkün değil çünkü bütün zamanını sayfalar üzerinde geçiriyor. O zaman bu "unutkanlık" kimin, neyin eseri?

Ayrıca, Cemil Çiçek'in benzer açıklamalarının bu gazete tarafından hiçbir zaman "atlanmadığını" da hatırlayalım. "Arkamızdan hançerlediler" açıklaması başta olmak üzere.

(...) Üzülerek gözlemliyoruz ki, Yeni Şafak, Çiçek'in açıklamasını ancak dünkü sayısında hatırlıyor. Hem de "Çiçek, DTP'nin Iğdır'ı kazarnmasına ilişkin değerlendirmesine açıklık getirdi" diyerek başlayan bir küçük haberle.

Medya kuruluşlarının birinci görevi okurlarını-izleyicilerini kamusal hayata ilişkin olup biten her şeyden ellerinden geldiğince haberdar etmeye çalışmak değil mi? Zaten artık öyle bir iletişim dünyasında yaşıyoruz ki, toplum birinin kendisine sakladığı bir gelişmeyi bir başka yoldan bir biçimde nasıl olsa öğreniyor. Haber kaçırmak hiç kimseye yarar sağlamaz. Ne –başta- gazete ve televizyon kanalına, ne okurlara-izleyicilere, ne yakın hissedilen siyasi görüşe, ne de sessizlikle geçiştirilen gelişmenin kahramanlarına. Örneğimizden hareketle soracak olursak: Ne kazandı şimdi Yeni Şafak? Bana –mecburen- bu yazıyı yazdırmaktan başka?

Yazıyı okurumuzun o güzel sorusunu tekrar ederek noktalayalım:

"Biz Yeni Şafak'ı bizden haber kaçırsın diye mi sevdik?"

En son cümle de –bir Fransızdan naklen- şu özlü söz olsun

"Tutkulu, heyecan verici siyaset ancak muhalefetle mümkündür."

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar