MEDYA KÖŞESİ

Yeni Şafak'ın iki kadın yazarı Ali Akel'i yazdı

Yeni Şafak'taki işine son verilen Ali Akel'e gazetenin iki köşe yazarından destek geldi

Yeni Şafak'ın iki kadın yazarı Ali Akel'i yazdı
GAZETECİLER.COM - Başbakan Erdoğan ve hükümeti eleştiridiği için Yeni Şafak'taki işine son verilen Ali Akel'e gazetenin iki kadın köşe yazarlarıdan destek geldi.

Hilal Kaplan, Akel ile ilgili verilen kararı hâlâ 'tatlıya bağlama imkânı' olduğunu hatırlatırken, Özlem Albayrak da gazete yönetiminin verdiği kararın hatalı olduğunu yazdı.

İşte o yazılardan çarpıcı bölümler:

ALİ AKEL'İN İŞİNE SON VERİLMESİ BENİ ÜZDÜ

Hilal Kaplan Kaçakçılık ve istismar başlıklı yazısında şöyle yazdı:

"Okuduğunuz, son beş ay içinde Uludere üzerine yazdığım onuncu yazı. Yani Başbakan'ın deyimiyle "Uludere ile yatıp kalkan" kategorisine giren bir yazar olarak Washington temsilcimiz Ali Akel'in Uludere hakkındaki bir yazısından ötürü işine son verilmesi beni fazlasıyla üzdü.

Ancak Yeni Şafak'ın salt bu karar üzerinden değerlendirilecek bir gazete olmadığını da biliyorum. Çünkü İçişleri Bakanı'nın söylemlerinden hükümetin Suriye politikasına kadar pek çok meselede en muhalif yazıların çıktığı, Murat Aksoy ve beni Uludere'ye gönderip izlenimlerimizi manşetten yayınlamış bir gazeteden bahsediyoruz.

Ayrıca sadece darbeye teşebbüs edildiği zamanlarda değil, darbe gümbür gümbür yapılırken dik durmuş, polislerce basılmış, kapatılmaya çalışılmış ama yine de kovulan yazarlara kapısını açmış bir gazeteden;

Ve Tayyip Erdoğan aleyhinde ifade vermediği için vücuduna elektrikle işkence edilmiş, yedi yaşındaki yeğeni dahil akrabaları gözleri bağlı gözaltında tutulmuş, aylarca hapis yatmış medya patronlarından bahsediyoruz.

Yani söz konusu olan ileri sürüldüğü gibi "Başbakan istedi, yaptılar" formatında, "emir-çıkar" pragmatizminde bir mesele değil; hatta Başbakan'ın haberinin olduğu bir mesele bile değil. Ama Başbakan'la aynı dönemde hapse girmiş, "Şeriat çetesi kurup geleceğin başbakanını seçtirmek" suçlamasıyla daha o zamandan ödedikleri bedellerle kaderleri Tayyip Erdoğan'la kesişmiş insanların verdiği duygusal bir karar mevzubahis...

Bu yüzden darbe planlarında adı "faydalanılacak gazeteciler" diye geçenlerin, 28 Şubat'tan 27 Nisan'a 'esas duruş'ları herkesin malumu olanların, kimse önünden geçemezken Genelkurmay arşivlerine buyur edilenlerin, gazeteciler andıçlandığında veya Yeni Şafak basıldığında gıkını çıkartmamış meslek kuruluşlarının, hâlen Mustafa Balbay'ın gazetecilikten tutuklu olduğunu iddia edebilen platformların Yeni Şafak'a yönelik eleştirileri hükümsüzdür. Zira onların kurulmasını arzu ettiği düzende bırakın gazetecilerin işten çıkarılması, stadyumlara doldurup 'gereğinin yapılması' söz konusudur.

Son olarak, şu kanaatimin altını 'amasız' çizmek isterim: Yeni Şafak'ın –lafın gelişi değil, kelimenin her anlamıyla- şanlı tarihi bağlamında düşünüldüğünde alınan son karar, o tarihle çelişmektedir. Dilerim meselenin "tatlıya bağlanma" imkânı hâlâ mevcuttur...

SÖYLESEM TESİRİ YOK, SUSSAM GÖNLÜM RAZI DEĞİL

Özlem Albayrak ise Suriye için vicdan diplomasisi  başıklı yazısında Yeni Şafak ve Ali Akel için şunları yazdı:

"Bu gazetenin varoluşu için ter akıtmış, derdini ve yükünü çekmiş, iyi niyetli ve iyi bir gazeteci olduğuna Allah huzurunda şahitlik edeceğim Ali Akel'in, yazdığı Uludere yazısı yüzünden Yeni Şafak'tan gönderildiğini öğrendiğimden bu yana "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" üzüntüsü içindeyim.

O Yeni Şafak ki, 28 Şubat sürecinde andıçlanan onca gazeteciye kapılarını ardına kadar açmış, ağırlığı ve ederi ideolojiyle değil zulme uğramışlıkla tartmıştır. Yeni Şafak, yazarlarına tanıdığı sonsuz özgürlükle tanınır.

Bu olay vesilesiyle, "korku imparatorluğu olduk"çu zevatın şakır şakır dönmeye başlayan değirmen taşlarının lafzını bile etmem. Sadece, Yeni Şafak'ın bilindiği gibi bilinmeye devam etmesini istemeyi ve bu hatadan dönülmesi gerektiğini söylemeyi borç ve görev addettim. Bu borcu ifa ettim..."

ÇOK OKUNANLAR