Yeni Şafak yazarı RTÜK'e çaktı!
Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, köşesinde RTÜK'ün erotik gerekçesiyle verdiği cezaları yorumladı...
GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, köşesinde RTÜK'ün erotik diyerek cezalandırdığı klip ve dizilerle ilgili kararların "erotik bir dille" kaleme alındığının altını çizerek RTÜK'ü sert bir şekilde eleştirdi.
"Televizyon yayınlarına yönelik alınması gereken onlarca acil karar dururken (en başta da milleti ekran başına kilitleyen işkence ve cinayet görüntüleri) "denetçiler"in aklını "erotik", "pornografik", "müstehcen" diyerek kimi dizi ve kliplere takmış olması ciddiye alınabilecek bir tutum mudur?" diyen Bumin, şöyle devam etti:
"Önceden söylemiştim ama bir kere daha hatırlatayım: Bu ülkenin yasaları "müstehcen"in tanımı henüz yapmamıştır. Türk Ceza Kanunu'nun "Müstehcenlik" başlıklı 226. maddesi, ağır bir suç olarak kabul ettiği bu "durum"un nasıl bir şey olduğunu açıklamamıştır. 226. madde, "müstehcen"den ne anlaşılması gerektiğini açıklamak zahmetine girişmeden, "Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren..." diyerek başlamaktadır.
Sanırsınız ki bir yayın veya fiilden "müstehcen" olarak söz etmek, "adam öldürmek" fiili gibi apaçıktır.
Görülmemiş bir şey tabii ki; ceza yasalarının cezasını kestikleri fiilleri önce tanımlamaları gerekmez mi? Bu durumda ceza yasasının bu maddelerini işletmek de tamamen savcıların ve yargıçların "müstehcen"den ne anladığına terk edilmiş sayılır. Tıpkı RTÜK denetçilerinin biraz önce aktardığım bol tasvirli "gerekçeler"de karaladıkları kanaatleri gibi.
"Televizyon yayınlarına yönelik alınması gereken onlarca acil karar dururken (en başta da milleti ekran başına kilitleyen işkence ve cinayet görüntüleri) "denetçiler"in aklını "erotik", "pornografik", "müstehcen" diyerek kimi dizi ve kliplere takmış olması ciddiye alınabilecek bir tutum mudur?" diyen Bumin, şöyle devam etti:
"Önceden söylemiştim ama bir kere daha hatırlatayım: Bu ülkenin yasaları "müstehcen"in tanımı henüz yapmamıştır. Türk Ceza Kanunu'nun "Müstehcenlik" başlıklı 226. maddesi, ağır bir suç olarak kabul ettiği bu "durum"un nasıl bir şey olduğunu açıklamamıştır. 226. madde, "müstehcen"den ne anlaşılması gerektiğini açıklamak zahmetine girişmeden, "Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren..." diyerek başlamaktadır.
Sanırsınız ki bir yayın veya fiilden "müstehcen" olarak söz etmek, "adam öldürmek" fiili gibi apaçıktır.
Görülmemiş bir şey tabii ki; ceza yasalarının cezasını kestikleri fiilleri önce tanımlamaları gerekmez mi? Bu durumda ceza yasasının bu maddelerini işletmek de tamamen savcıların ve yargıçların "müstehcen"den ne anladığına terk edilmiş sayılır. Tıpkı RTÜK denetçilerinin biraz önce aktardığım bol tasvirli "gerekçeler"de karaladıkları kanaatleri gibi.
Anlaşılan o ki, adına RTÜK dediğimiz bu kurumun da ciddi bir reforma ihtiyacı var. Bir yandan "iletişim devrimi"nin faziletlerinden söz edip, öte yandan bu olguyu RTÜK'ün "vesayeti" altına sokmak büyük bir çelişkidir. "Vesayet" kalkacak ise sadece "askeriye" ile yetinmek inandırıcı mıdır?