POLEMİK

Yeni Şafak yazarı Dumanlı'ya çaktı!

Ömer Lekesiz bugün kaleme aldığı bir yazıyla, dün "Mccarthy ruhu hortladı" diyen Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'ya yüklendi.

Yeni Şafak yazarı Dumanlı'ya çaktı!

Yeni Şafak yazarı Ömer Lekesiz bugün kaleme aldığı bir yazıyla, dün "Mccarthy ruhu hortladı" diyen Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'ya yüklendi.

Dumanlı'nın yazdığı "McCarthy ruhu" yazısının analizini yapan Lekesiz, şöyle yazdı:

"MİT kalkışmasından bugüne paralel medyanın saldırı dilinde (içerik ve söylem olarak) meydana gelen değişiklikler üzerine sıkı bir bilimsel çalışma yapılsa yeridir.

(...) 17 Aralık seçim ayarlı darbe kalkışmasında hadsizleşmiş bir külhanbeyi söylemine geçildi; mızraklara Kur'an sayfaları takılarak yapılan tarihi saldırı biçimlerini güncellediler.

Alim-zalim ikilemelerinden, İsevi örneklemelere geçildi. 'Biz sadece Türkiye değiliz, tesislerimizin bulunduğu ülkelerle koskoca bir dünyayız' demeye varan kibir diline tutundular.

30 Mart'tan sonra 'yenilsek de ayaktayız' gazıyla 'dayanın çocuklar, yarınlar bizimdir' şeklinde devrimci dilden bozma ucuz 'abi söylevleri' hakim olmaya başladı.

Ama bu da kapalı devre bir yayın gibi algılanmaktan öteye geçmeyince 'yargısız infaza uğratılıyoruz'dan başlayıp 'Cadı avı' kavramına tutunan bir tarihselciliğe bel bağladılar.

McCARTHY RUHU

Cadı avı çok Avrupai, bizim kültürümüze çok uzak kalınca 'McCarthy ruhu'na geçiş yapıldı.

McCarthy ruhunun bizimle ne ilgisi var?

Onun da tıpkı 'Cadı avı' gibi bizimle hiçbir ilgisi yok.

Diğer bir söyleyişle söylem değiştire değiştire dilleri yalama olanların tutunabilecekleri bir can simidi olabilirdi McCarthy ama bu ülke insanı için hiçbir şey ifade etmezdi.

İçeriye konuşabilecek yüzleri kalmadığından dışarıya konuşanların malzemesi gibi duruyordu zaten McCarthy.

Onları savaş meydanına sürüp, başarısızlıklarını görünce bir vakte kadar yeniden karanlıklara sinerek beklemeyi kuran efendilerine karşı 'bizi terk ettiniz, bakın ne hallere düştük' sızlanmasının adıydı biraz da McCarthy ruhu dedikleri.

Evet, yazımın başında söylediğim gibi, nerelerden gelindi 'McCarthy ruhu'na iyice bakılmalı.

Pehlivan tefrikaları gibi yayınlanan alim-zalim yazılarına artık geri dönülemezdi, o çoktan bitmişti.

Bitmişti çünkü o dolu-dizgin, destursuz ve hadsiz tepkilere halkın verdiği cevap 'suçlanmaları gerekenler asıl sizlersiniz; suçlama araçlarınız da sizin prangalarınızdır' şeklinde olunca eriyip gitmişti o yazılar.

Şimdi korku dağları sarmıştı paralel medyayı Yenibosna'dan İkitelli'ye doğru ve doğal olarak 17 Aralık seçim ayarlı darbenin yayın organlarına 'Bunca iftirayı hezeyanı, mahremiyetlere tecavüzü, yargısız infazı Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan nasıl yaptınız, neye hizmet ettiniz söyleyin bakalım?' demenin zamanı gelmişti.

DURUM ÇOK DUMANLI

Bu soru resmiyette de sorulur mu, sorulursa sonuçları ne olur bunu bilemem.

Ama ben 'Neye hizmet ettiniz söyleyin bakalım' derken bir vicdan sorusunun altını yeniden çizmiş oluyorum sadece.

Bu benim de değil doğrudan halkın sorusudur aslında; halk, 30 Mart'ta bu sorunun muhataplarını layık oldukları yere oturttu önce. Şimdi bu vicdan sorusunu soruyor ve bize de sorduruyor.

Gezi kalkışmasında 'Birkaç kişi ölse' temennisinden felaket tellallığına alışık oldukları için şimdi de bir tutuklama eylemi bekliyorlar. Bir yapılıverse çok hoşlarına gidecek; kahraman olma umuduyla başlarını şöyle dik dik tutarak bakacaklar muhtemelen kameralara ve el sallayacaklar Tel Aviv'e doğru.

Ama bu olmuyor. Yani McCarthy ruhu, çok umutlu oldukları 'beddua ruhu' gibi tutmuyor; bizdeki şartlarla, yöntemlerle hiç bağdaşmıyor.

İşledikleri cürümlerin kamuflajı sağlam cürümler olmasının; takiyelerinin Haşhaşi deneyiminden beslenmiş garantili takiyeler olmasının onlara sağladığı güven ortamı tümüyle yok olmuş durumda.

Şimdi 'Dumanlı dumanlı oy bizim eller' türküsünü topluca söyleseler de istismar çanaklarına bozukluk atan çıkmıyor.

Şimdi işte o vidani soruyla başbaşa kaldılar ve o soru kulaklarını tırmalıyor, kalplerini kanatıyor.

Mağduru oynamayı biliyorlar ama vicdanlara karşı rol kesmeyi bilmiyorlar. Dolayısıyla esrarlı örtülerini yırtıyor o soru, yalama olmuş dillerini 'vah'a ve eyvah'a' bağlıyor.

Durum bildiğiniz gibi değil; durum çok dumanlı...

AMERİKA'YLA YATAN McCARTHY İLE KALKAR

Bu yüzdendir ki, paralel medyada bir iki yazarın (ki, onlar da başka tarzda yazmayı bilmedikleri için) gaz takviyeli vaaz retoriğinde ısrar etmelerini bir kenara bırakırsak alimli, evliyalı, mehdili, imamlı yazıların yerini Amerikan merkezli isimlerin ve olayların alması normal görünüyor.

Paralel işlerin aşırı dumanlı kafaları içeriye karşı utanç içinde oldukları için yeni hallerinin bilinmesini ancak oturdukları o ilk kucağın sahiplerinden umabilirler. Onlar da Kerbela'dan değil, McCarthy'den anlayacaklarına göre, MİT kalkışmasından bugüne paralel medyadaki saldırı dili getirilip oraya bağlandı.

Eee ne demişler, 'Amerika ile yatan McCarthy ile kalkar.'

ÇOK OKUNANLAR