Yeni çıkaracağım gazetenin adını ne koyardım?..
Ne yazık ki Türkiye ancak dikta rejimlerinde rastlayabileceğimiz bir Yazar Arşivi’ne sahip…
ADNAN BERK OKAN
Gücüm yok ama…
Eğer olsaydı…
Yeni bir gazete çıkarırdım…
Adı da “Susturulmuş Yazarlar Gazetesi” olurdu…
Ya da (Sahibi olsaydım eğer) mevcut gazetelerimden birine “İlâve” olarak çıkarırdım…
İlâve baskıda sadece susturulmuş yazarların makalelerini yayımlardım…
Evet…
Ne yazık ki Türkiye ancak dikta rejimlerinde rastlayabileceğimiz bir Yazar Arşivi’ne sahip…
Ve o arşivde “Susturulmuş Yazarlar” yer alıyor…
Kimisi bizzat Başbakan’ın emriyle…
Kimileri ise patronajın Başbakan’a yaranmak maksadıyla susturduğu yazarlar…
Susturulmuş Yazarların kimler olduğunu hemen hepimiz biliyoruz…
Ama yine de örnek vermem gerekirse şu isimleri sayabilirim:
- Mehmet Altan,
- Hasan Cemal,
- Cengiz Çandar,
- Nazlı Ilıcak,
- Alev Alatlı,
- Can Dündar,
- Can Ataklı,
- Nuray Mert,
- Semih İdiz,
- Oray Eğin…
İlk anda aklıma gelenler…
Elbette bu arada “Hapse tıkalım da akılları başlarına gelsin” tehdidiyle susturulanlar da var...
Onlar da yer almalı aynı gazetede veya ilâvede…
Onları da sayayım:
- Mustafa Balbay,
- Tuncay Özkan,
- Yalçın Küçük,
- Soner Yalçın,
- Ahmet Şık,
- Nedim Şener
Peki…
Çıkarılacak bu gazetenin ya da ilâvenin ilkeleri olmayacak mı?..
Tabii ki olacak…
Onu da belirteyim…
- Çok seslilik, “kakafoni” olarak algılanmayacak…
- Bugünkü Taraf gibi kuralsız, ilkesiz olmayacak.
- Hiçbir yazar yazılarında somut hukuki delillerle doğruluğu kanıtlanmamış konularda kesin yargı belirten ifadeler kullanmayacak.
- Yazılarda hiçbir birey ve gruptan aşağılayıcı bir biçimde veya hakaret içeren ifadelerle bahsedilmeyecek.
- Şiddet özendirilmeyecek…
Geri kalan her şey; istedikleri her fikri, diledikleri gibi savunmaları serbest olacak...
Ki…
Susturulmuş yazarlar içinde bu ilkelere uymayacak tek bir kişi olduğunu zannetmiyorum…
Buna rağmen, böyle bir deklârasyonla yayıma çıkacak gazete veya ilâve…
Böyle bir gazete (Bence) hem Türkiye’deki gerçek medya patronları, hem de bu yazarlar için bir samimiyet testidir.
Ve…
Bunu yapabilecek bir medya patronu Türkiye’nin demokrasi mücadelesinin; birbirine düşman kalabalıklardan gerçek bir kamuoyuna dönüşme maceramızın en büyük kahramanlarından biri olarak tarihe geçecektir.
En önemlisi..
Tarifini yaptığım gazete, patronuna asla yük olmayacak aksine “para kazandıracaktır”…
Ama dedim ya…
En büyük kazancı, “Demokrasi tarihine altın harflerle adının yazılması” olacaktır...