Yeme beni Yıldıray!..
İmam hatip lisesinde okumak istediği halde kayıtlarını yaptıramayan 200 bin öğrenciye de mi....
ADNAN BERK OKAN
Aaahhh Yıldıray aahhh…
Orhan Veli demişti ya hani, “beni işte bu havalar mahvetti” diye…
Gazeteciliğimizi de sen ve senin gibilerin zihniyeti mahvedecek…
Yahu Yıldıray…
De ki imam hatip lisesine kaydolmak istemeyen ama yanlışlıkla o okullara kaydı yapılan öğrenci sayısı sadece 209…
Peki…
Kabul…
Ne olacak?..
Toplam öğrenci içinde binde bir buçuk…
Valla çok az…
İyi de…
İmam hatip lisesinde okumak istediği halde kayıtlarını yaptıramayan 200 bin öğrenciye de mi üzülmeyeyim?..
Yani MEB’in zulmüne uğrayan 200 bin çocuğumuz için de mi senin gibi vurdumduymaz olayım?..
Tamam…
Madem Fatih Altaylı söz konusu…
Vurun gitsin…
Hatta öyle ki…
Ona duyduğunuz hınç ve düşmanlık yüzünden 12 yaşındaki kızının çektiği çileyi bile hatırınız(!) için görmezden geleyim…
Ülen kerata…
200 bin öğrencinin imam hatibe yazılmak istediği halde yazılamadığını kendin söylüyorsun ya…
Nasıl etsem de sana öğretsem ki ben ve benim gibilerin derdi, Müslüman oldukları halde veya Müslüman olmayıp da imam hatibe kayıt edilen öğrenciler değil sadece…
Elbette çektikleri çileye, uğradıkları haksızlıklara kahroluyorum...
Ama...
Ben ve benim gibilerin bir diğer derdi de laçkaya dönmüş, eski at arabalarının poryasından beter olmuş MEB…
MEB’in öğrencilere ve ailelerine yaptığı zulüm…
Yani Yıldıray…
Ben şahsen kime (İsim olarak) zulüm yapıldığıyla çok da alâkadar olmuyorum…
Ben, yapılan zulme ve zulmü yapan zekâ ve beceri özürlülere ifrit oluyorum…
Yani...
Sadece Fatih Altaylı’nın çocuğuna zulmedilişi değil kahrolma sebebim…
Bir çocuğa, bir yurttaşa yapılan zulme kahroluyorum ben…
Yani kardeş…
Amacım Temel Eğitiminden Orta Eğitime Geçiş (TEOG) sistemini çarpıtmak ya da kamuoyunu yanıltmak değil…
Aksine…
Bunu yapan sen ve senin gibi vicdan fukaralarına hadlerini bildirmek…
Şuraya bakar mısın?..
Halen işin “nicelik” tarafındasın…
Ben ise sen ve senin gibilerin “nitelik” düşüklüğünüzü eleştiriyorum…
Haksızlığa uğrayan çocuk sayısı 200 bin veya 209 ya da sadece 9…
Ne fark eder kardeşim?..
Benim yüreğim; 200 binin, 209’un ve sadece dokuzun içindeki her bir çocuk için yanıyor…
Sen ise 209 sayısını az buluyorsun…
Ülen kerata…
“200 bin çocuk imam hatibe kayıt olmak istediği halde olamadı” diyerek o çocuklara yapılan haksızlığa sevinenler olduğunu mu sanıyorsun yoksa?..
Vay ülen imansız!..
Vay ülen vicdansız…
Bu ne izansız bir niyet okuma ülen niyetsiz…
200 bin veya 209 ya da sadece 9…
Ne fark eder?..
Bir tek çocuğumuz bile haksızlığa uğrasa hesabını sormak hakkımız değil mi?..
Beri bak Neo İslamcı delikanlı...
Devleti yönetenler veya yönetmeye talip olanlar başarısızlık ve beceriksizliklerine bahane uydurma lüksüne sahip değiller…
Dönemin cumhurbaşkanı (Eyvah… “Dönemin” dedim... Beni de tutuklamasınlar) İsmet Paşa da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra “bizi şekersiz bıraktın” diye kendisine sitem eden bir delikanlıya, “evet sizi şekersiz bıraktım ama babasız bırakmadım” demişti sanki çok matah bir iş yapmış gibi…
İş yapmak yerine lâf üreten klâsik CHP zihniyeti yıllardır işte o açıklamasıyla savunur İsmet Paşa’yı…
Oysa devleti yönetenlerin görevi çocukları hem şekersiz ve hem de babasız bırakmamaktır…
İkisini de başarabilenlere “lider” denilmektedir…
Yani…
Günümüz teknolojisiyle Temel Eğitiminden Orta Eğitime Geçiş (TEOG) sisteminde 1 milyon 300 yüz bin öğrenci sıfır hatayla okullarına yerleştirilemiyorsa eğer; MEB’e o yazılım programını satanı da satın alanları da yargılayıp Silivri’ye göndereceksin kardeşim…
Bir yanda hâkimlerden gelen emirleri uygulayan emniyetçileri cezaevine tıkacaksın ama diğer yanda 200209 (İki yüz bin iki yüz dokuz) öğrenciye zulüm edenleri ise ödüllendireceksin; yok öyle…
Yani Yıldıray…
Yaptığın gazetecilik değil…
Sana ödenenlerin karşılığında köşende kıyakçılık yapmak…
Yani…
Siyasal iktidarın ve MEB’in avukatlığına soyunmak…
Çırılçıplak kaldığının farkında değil misin Yıldıray?..,
Neymiş?..
Özel okullara gidecek 200 bin öğrenciye devlet para yardımı yapacağı için öğrenciler arasında bir fırsat eşitsizliği olmasın diye sisteme “özel okulu tercih ediyorum” diye bir seçenek konmamış, sistem onları da otomatik olarak gitseler de gitmeseler de bir okula yerleştirmek üzere programlanmış(mış)...
E pes vallahi…
Yahu belki senin okurların bilmeyebilir ama bu ülkede on milyonlarca insan yazılım programlarının nasıl şeyler olduklarını biliyor…
Yeme bizi yani…
Yaptığın savunma baştan aşağı demagoji…
Sen ne kadar savunursan savun…
Rezillik orta yerde duruyor…
Sokak ortasında altına kaçırıp yolu batıran birinin “ishal olmuşum” da demesi ayıbını örtmez…
Madem ishal oldun çıkma sokağa arkadaş…
Kendi evinin içine yap yapacaksan eğer…
Hâsılı Yıldıray…
Sen önemsemiyor ve “yanlışları takas yapmak” istiyor olabilirsin belki ama…
Ben şahsen senin gibi vurdumduymaz da değilim, amigo da…
Ben hem imam hatibe kayıt yaptıramayan 200 bin öğrenci için kahroluyorum…
Hem de tercih etmedikleri halde imam hatibe kayıt olunan 209 öğrenci için…
Unutma…
Sen günahkâr olma hayali kurduğun o yollara çıkarken, ben günahkâr olmuş tövbe için hamama koşuyordum…
Yani…
Bir kere daha söyleyeyim…
Yeme beni Yıldıray…
I don’t eat this. Because I’m ziro number child of İstanbul…
Not: Seninle hemfikir olduğum tek konu Yıldıray; Ak Parti Hükümetlerinin ne geçmişte ne de günümüzde İslami Kemalist olmadıkları, olamayacakları…
Kendilerinin “Kemalist” olduklarını söyleyen köhnemiş “SOL” zihniyet ise Mustafa Kemal Atatürk’ü görmek istedikleri gibi görmeye ve göstermeye çalışan tembel sürüsü…
Yattıkları yerden para kazanmak isteyen beceriksiz muhterisler…
Saksağan gibi hem becerip hem ağlayanlar (ABO)…