Yazmayacaksan ne işin var okyanus ötesinde!
Bir grup gazetecinin Pennsylvania'da Fethullah Gülen'le görüşmesi üzerinden başlayan tartışmaya dahil olan Altaylı "Yazmayacaksan ne işin var okyanus ötesinde" dedi.
GAZETECİLER.COM
Fethullah Gülen ile bir grup gazetecinin "off the record" bir sohbette bir araya gelmesiyla başlayan polemiğe Fatih Altaylı da dahil oldu. Sabah gazetesinden Mahmut Övür, eski Star Yayın Yönetmeni ve belgeselci Ardan Zentürk, Radikal’den Yavuz Oğhan, Mehmet Altan ve Taraf yazarı Amberin Zaman, Fethullah Gülen'le görüşmek üzere Amerika'ya gittiler. Medyadan dikkat çeken isimlerin katıldığı sohbet Barış Yarkadaş'ın iddialarıyla gündeme gelmişti.
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bugünkü köşesinde medyada bir süredir devam tartışmayı kaleme aldı. Mahmut Övür, Anberin Zaman, Mehmet Altan'ın görüşmeyi yazmadıklarını hatırlayan Altaylı bu suskunluğu köşesinden eleştirdi.
Altaylı "Yazmayacaksan ne işin var okyanus ötesinde" başlıklı yazısında şöyle yazdı:
"Bilmem takip ettiniz mi, bir süredir bazı gazeteler, bazı yazarlar ve bazı internet sitelerinde sert bir "yalancılık" tartışması yürüyor.
Bir grup yazar, bir grup yazarı suçluyor, "Yalancısın" diyor, "Ben öyle bir şey demedim" diyor, bazıları, "İşin doğrusu budur" diye yazıyor.
Tartışma sürüyor.
Tartışmanın konusu, bir grup gazetecinin "okyanus ötesi" ziyareti.
Başka bir deyişle "Pennsylvania" gezisi.
Adlı adınca söylemek gerekirse Fethullah Gülen'i görmeye gitmeleri.
Bu gazetecilerin Gülen'le görüşmeleri sırasında söyledikleri iddia edilen sözler, takındıkları iddia edilen tavırlar, yaptıkları iddia edilen jestler de tartışmanın ve suçlamaların konusu.
Kendi pozisyonumu baştan koyayım.
Fethullah Gülen'in özellikle yurtdışındaki eğitim faaliyetlerini çok takdir ediyorum.
Haritada yerini bile bulamayacağımız yerlerde "Türk okulları" açmaları, oralara Türk kültürünü taşımaları çok hoşuma gidiyor.
Türkiye'de cemaatin kendi içindeki dayanışmasını saygıyla karşılıyorum.
Ama Türkiye'de siyasete müdahil olma çabalarını anlamsız buluyorum.
Yıllar önce, henüz daha Türkiye'deyken daveti üzerine, Üsküdar'da yaşadığı mekânda birlikte yemek yediğimiz Gülen'in siyasete müdahil olmak isteyebileceğine de aklım yatmıyor.
Ne var ki, görünen köy ortada, benim aklım yatsa da, yatmasa da!
Fakat benim asıl söyleyeceğim bu değil.
Aklımın ermediği başka bir şey.
Bizim gazeteci arkadaşlar neden Gülen'i görmek için sıraya girmiş vaziyetteler.
Bir gazeteci elbette Türkiye'nin siyaset, ticaret ve eğitim alanında etkili bir grubunun liderini görüp tanımak ve konuşmak ister.
Ama bunu "gazetecilik" saikiyle ister.
Yani bir anlamda röportaj yapmak, izlenimlerini yazmak, bilgi almak ve bu bilgilerini okurlarıyla paylaşmak üzere ister.
Bu görüşmelerde elde edeceği bilgileri yazmamak, yazamamak, gerçek bir gazetecinin "kurdeşen" dökmesine neden olur.
Fakat bakıyorum da bizim gazeteciler, bu ziyaretlerin içeriğini yazmamak ve paylaşmamak konusunda adeta bir "omerta" uyguluyorlar.
Açıkçası ben buna "gazetecilik" diyemiyorum ve bu nedenle de bu ziyaretlerin "hangi amaçla" yapıldığını anlayamıyorum.
"Biz cemaat mensubuyuz ve gazeteci değil, cemaatin üyeleri olarak oradayız" diyorlarsa o başka.
Eğer bu ziyaretler gazetecilik faaliyeti değilse, gidenler de kendilerini cemaat mensubu olarak görmüyorsa, bu "kapalı" ziyaretlerin, geçmişin güç odaklarına yapılan "gizli" ziyaretlerden ne farkı var.
Geçmişte o ziyaretleri yapanları niye suçluyoruz o zaman!"
Fethullah Gülen ile bir grup gazetecinin "off the record" bir sohbette bir araya gelmesiyla başlayan polemiğe Fatih Altaylı da dahil oldu. Sabah gazetesinden Mahmut Övür, eski Star Yayın Yönetmeni ve belgeselci Ardan Zentürk, Radikal’den Yavuz Oğhan, Mehmet Altan ve Taraf yazarı Amberin Zaman, Fethullah Gülen'le görüşmek üzere Amerika'ya gittiler. Medyadan dikkat çeken isimlerin katıldığı sohbet Barış Yarkadaş'ın iddialarıyla gündeme gelmişti.
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı bugünkü köşesinde medyada bir süredir devam tartışmayı kaleme aldı. Mahmut Övür, Anberin Zaman, Mehmet Altan'ın görüşmeyi yazmadıklarını hatırlayan Altaylı bu suskunluğu köşesinden eleştirdi.
Altaylı "Yazmayacaksan ne işin var okyanus ötesinde" başlıklı yazısında şöyle yazdı:
"Bilmem takip ettiniz mi, bir süredir bazı gazeteler, bazı yazarlar ve bazı internet sitelerinde sert bir "yalancılık" tartışması yürüyor.
Bir grup yazar, bir grup yazarı suçluyor, "Yalancısın" diyor, "Ben öyle bir şey demedim" diyor, bazıları, "İşin doğrusu budur" diye yazıyor.
Tartışma sürüyor.
Tartışmanın konusu, bir grup gazetecinin "okyanus ötesi" ziyareti.
Başka bir deyişle "Pennsylvania" gezisi.
Adlı adınca söylemek gerekirse Fethullah Gülen'i görmeye gitmeleri.
Bu gazetecilerin Gülen'le görüşmeleri sırasında söyledikleri iddia edilen sözler, takındıkları iddia edilen tavırlar, yaptıkları iddia edilen jestler de tartışmanın ve suçlamaların konusu.
Kendi pozisyonumu baştan koyayım.
Fethullah Gülen'in özellikle yurtdışındaki eğitim faaliyetlerini çok takdir ediyorum.
Haritada yerini bile bulamayacağımız yerlerde "Türk okulları" açmaları, oralara Türk kültürünü taşımaları çok hoşuma gidiyor.
Türkiye'de cemaatin kendi içindeki dayanışmasını saygıyla karşılıyorum.
Ama Türkiye'de siyasete müdahil olma çabalarını anlamsız buluyorum.
Yıllar önce, henüz daha Türkiye'deyken daveti üzerine, Üsküdar'da yaşadığı mekânda birlikte yemek yediğimiz Gülen'in siyasete müdahil olmak isteyebileceğine de aklım yatmıyor.
Ne var ki, görünen köy ortada, benim aklım yatsa da, yatmasa da!
Fakat benim asıl söyleyeceğim bu değil.
Aklımın ermediği başka bir şey.
Bizim gazeteci arkadaşlar neden Gülen'i görmek için sıraya girmiş vaziyetteler.
Bir gazeteci elbette Türkiye'nin siyaset, ticaret ve eğitim alanında etkili bir grubunun liderini görüp tanımak ve konuşmak ister.
Ama bunu "gazetecilik" saikiyle ister.
Yani bir anlamda röportaj yapmak, izlenimlerini yazmak, bilgi almak ve bu bilgilerini okurlarıyla paylaşmak üzere ister.
Bu görüşmelerde elde edeceği bilgileri yazmamak, yazamamak, gerçek bir gazetecinin "kurdeşen" dökmesine neden olur.
Fakat bakıyorum da bizim gazeteciler, bu ziyaretlerin içeriğini yazmamak ve paylaşmamak konusunda adeta bir "omerta" uyguluyorlar.
Açıkçası ben buna "gazetecilik" diyemiyorum ve bu nedenle de bu ziyaretlerin "hangi amaçla" yapıldığını anlayamıyorum.
"Biz cemaat mensubuyuz ve gazeteci değil, cemaatin üyeleri olarak oradayız" diyorlarsa o başka.
Eğer bu ziyaretler gazetecilik faaliyeti değilse, gidenler de kendilerini cemaat mensubu olarak görmüyorsa, bu "kapalı" ziyaretlerin, geçmişin güç odaklarına yapılan "gizli" ziyaretlerden ne farkı var.
Geçmişte o ziyaretleri yapanları niye suçluyoruz o zaman!"