ANALİZ

Yazık oluyor Türkiye'ye...

Bilim ve dinin birbirlerinin alternatifi olmadığı hem din ve hem de bilim adamlarının kabul ettikleri bir gerçektir…

Yazık oluyor Türkiye'ye...
 “Bilmek ve inanmak” farklı şeylerdir.
Bu nedenle ikisini tartıştırmak, insanlığa yapılabilecek en büyük kötülüktür…
Duyguların rencide edilmesidir…
Bilimi savunan insanları, köktendincilerin önüne atıp parçalatmaktır…
İşte bu nedenle; “Evrim Teorisi” ile “Yaratılış”ı tartıştırmanın tehlikeli olduğunu düşünüyorum…
İlk tartışmayı izlemedim…
Dün gece ikincisi vardı ekranda…
Oturdum ve biraz gülerek, biraz da acıyarak baktım ekrana…
Üç bilim adamı, bilimle uzak yakın ilgisi olmayan bir genç adamın karşısına oturmuşlar bilimi savunuyorlar…
Daha doğrusu savunamıyorlar…
Fransız bilim adamı Berhelot’a benzettim onları…
Berhelot, dinin yerini bilimin aldığını söylediğinde yıl 1901’di…
Berthelot’un iddiası ne kadar saçma idiyse bu gün “En büyük cami; Kuran ne derse mutlak doğru odur” diyen sözde din adamları da en az o kadar saçmadır…
Kuran'da elbette din açısından mutlak doğrular vardır...
Allah'ın bir olduğu...
Muhammed'in; Onun elçisi olduğu elbette inananlar için mutlak doğrudur ama zamanın değişmesiyle birlikte kararların (ahkâm) değişeceği de yine Kuran tarafından söylenmektedir...
Gelin görün ki bir genç adam (Yiğit Bulut), eline verilen yetkiyi (gücü) sorumsuzca kullanıp milyonlarca kişiyi ekran başına oturtuyor; 2009 yılında halen “Din mi büyük, bilim mi?”yi tartıştırıyor…
Bir dönemler Fatih Altaylı için tüm köşe yazarlarına fotomontaj resimler gönderip Altaylı hakkında hiçbir aklın, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği iftiralar atan adamı ekrana “din adamı” diye çıkarıyor…
Bizim arkadaşlar da ben de Fatih Altaylı’ya burada sıkça takılıyoruz ama biz yaptığı işle ilgili “bize göre yanlış” olan icraatlarını eleştiriyoruz…
Oysa Yiğit Bulut’un milyonlarca insana “din adamı” diye yutturmaya çalıştığı kişi, Fatih Altaylı’nın özel hayatını iftiralarla, düzmece fotoğraflarla karalıyordu…
Yaşantısındaki sosyal çöküntünün genel ahlâka aykırı olduğu hakkında mahkeme kararları bulunan bir kişiyi “din adamı” gibi kabul edip ekrana çıkarmak, din adına milyonlarca vatandaşı “zehirlemek”tir…
***
Bilim ve dinin birbirlerinin alternatifi olmadığı hem din ve hem de bilim adamlarının kabul ettikleri bir gerçektir…
Ama…
Din ve bilimin sırt sırta verdiğinde, insanlığa daha büyük katkılar sağlayacağını da yine aynı çevreler söylemektedirler…
Buna rağmen ortaya atılıp dini, bilime; bilimi dine düşman etmek gaflettir, dalalettir, insanlığa ihanettir…
Dinle ve bilimle uzak yakın hiç ilgisi olmayan, şeytanın avukatlığına meraklı sorumsuz bir genç adam bunu pek alâ başarmaktadır(!)..
                                   ***
Bilim kanıtlanmış bilgidir…
Ama…
O kanıtlanmış bilgi her zaman bir başka kanıtlanmış bilgiye terk edebilir yerini…
Nitekim bunun binlerce örneği vardır…
Demek ki bilim de “mutlak bilgi” değildir…
“Mutlak” olduğu kabul edildiği gün bütün gelişmeler durur…
Oysa din “İnanç”tır…
Laboratuarda kanıtlanmış bilgilerden değil, vahiy bilgilerinden oluşur…
İnsanoğlu, kendisini ikna eden herkese inanabilir…
Nitekim bin yıllarca puta inandı…
Gök’ü Tanrı bilip taptı…
Ya da Güneş’i Tanrı belledi...
Her şeye inanma özelliği ile donatılmış insanları karşınıza oturtup din ve bilimi tartıştırmak, bilhassa bizim gibi eğitim düzeyi çok düşük ülkelerde, milyonlarca insanı dinden çıkarmaktır…
İnsanoğlu ne geçmişte yaşayabildi dinsiz, ne de gelecekte yaşayabilecek
İnsanı hayvandan ayıran şeyin "akıl" olduğu söylenir…
Neden?..
Çünkü bir hayvan harcadığı enerjinin ne işe yaradığını bilmez…
Örneğin dolap beygiri döner durur ancak harcadığı enerji ile su çıkardığının farkında değildir…
Ama insanoğlu her yaptığı işin farkındadır…
Çünkü insanoğlunun “aklı” vardır…
Aklı olan bu insanoğluna siz kutsal kitaplarda ahlaklı olmayı, birbirlerini öldürmemeyi, çalmamayı, yalan söylememeyi; hâsılı toplum düzenini bozacak hareketlerden kaçınmayı; aksi halde ahrette Allah-Tanrı tarafından cezalandırılacağı öğretebilirsiniz…
Allah ve vatan adına öldüğünde cennetle taltif edileceğini de öğretir ve onu savaşlarda ölüme koşarak da gönderebilirsiniz ama…
Aynı insanoğlu günümüzde; topluma zarar vereceği her hareketin cezasını yaşarken çekeceğini de bilir…
İtiraz dahi etmez, edemez…
Keza günümüzde insanoğlu, “ben şehit olmak istemiyorum” da diyebilir, demelidir de…
Bilime inanmalıdır…
İnanır da…
Bütün bu gerçekler ortada dururken, Din ve Bilimi kardeş yapmak yerine birbirine düşman etmek; ancak eline güç verilmiş cahillerin yapabilecekleri bir şeydir…

Adnan Berk Okan
[email protected]

Mecburi açıklama: Sevgili arkadaşlar. Vurmadan önce şu yazının tamamını okusanız... Demek istediğim şu: Dinle, bilimi kavga ettirenler en büyük kötülüğü inananlara yapıyorlar... Daha da fenası, dinimizi cüppeli Ahmet ve Adnan Hoca ya da; "ben kanser oldum" yalanıyla kandırıp milyonlarca insanımızın kanını Amerikan kan bankalarına satan ve babası tarafından bile reddedilen dr. gibilere anlattıranların verdiği zararı gözler önüne atmak. "İkra - Oku!" diye başlayan İslam'ın inananlarının bilimden bu kadar korkmalarını anlayamıyorum. A.B.O.

Yaratış ya da yaratılış, inananların doğrusudur ki ben de yaratılışa inananlardanım ama evrim de bilimin doğrusudur. Önemli olan evrimcilerle, yaratılışçıların kavga etmeden kendi işlerine bakmalarıdır. Teknolojiyi din adamları değil, bilim adamları geliştiriyor. Din adamları da (gerçek olanları) dini; gelenek, görenek ve din sanılan örf ve adetlerden kurtarmaya çalışsınlar. A.B.O.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 40 yorum