Yaşasın internet dünyasının patronları
Hangi medya patronları daha zengin? İnternet medyası patronları mı yoksa yazılı basın mı? İşte yanıtı;
“Hangi medya patronları daha zengin?” diye sorulsa, “İnternet medyası patronları” cevabını veririm…
Güleceksiniz belki ama cevabımı okuyanlardan kimilerinizin; “Hadi canım sen de” diyen sesleri, kulak zarlarıma “vurup duru” Egelilerin (Zerrin değil) dediği gibi…
O halde açayım:
Günümüz dünyasında zenginlik, sadece sahip olunan mal – mülk ve nakit para ile ölçülmez…
En büyük servetlerin “Beyin Odaklı – Bilgi Odaklı” olduğu bir dünyada yaşıyoruz hepimiz…
Bir yanda “.. Aman eliniz haber yaparken titresin ama bir şey için. Haberim doğru mu? Eğer haber doğruysa o zaman korkacak bir şey yoktur. Ben de gazete sahibi olarak bunun sonuçları ne olursa olsun karşılarım” diyen ama medyası “Yalancılık rekoru” kırdığı halde hiç kimseyi kovmayan (kovamayan) maddi servet zengini Aydın Doğan... (Bknz: “En Yalancı Gazeteciler” Dilek Yaraş.)
Diğer yanda; reytinge en çok ihtiyacı olduğu bir süreçte, “yalan reyting” üretimi yapan bir suni tıklamacı çalışanını işten kovan, www.internethaber.com un kurucusu ve sahibi, “Beyin Odaklı – Bilgi Odaklı” patron Hadi Özışık (Bknz: “İlk önce biz duyurduk”)…
Bir dakika lütfen…
Aydın Doğan’a baktığım açıyı değiştirip hemen internet cephesine geçiyorum…
Ve…
Aydın Doğan’a bir de “internet” penceresinden bakıyorum…
Hürriyet ve Milliyet’in internet nüshaları, fiziki olarak kâğıda basılanlardan çok daha fazla okunuyor…
Şöyle söyleyeyim:
İnternet medyası patronu olarak Aydın Doğan, basılı gazete sahibi Aydın Doğan’dan çok daha zengin…
Ne olarak?..
“Bilgi” olarak…
Ne olarak?..
“Okuyucu müşteri” olarak…
Neden mi?..
Onu da klavyem döndükçe anlatmaya çalışayım…
Aydın Doğan’ın:
Matbaalarında…
Gazete binalarında…
Televizyon stüdyolarında…
Otomobil satış mağazalarında…
Kâğıt fabrikalarında…
İnşaatlarında…
Tatil köylerinde…
Ve…
Sigorta şirketlerinde çalışanlar kadar…
Hatta belki de onlardan daha çok üretken olan beyinleri, gazete ve televizyonlarının internet nüshalarını hazırlayan o isimsiz ve resimsiz kahramanlarıdır…
Hâsılı…
“İnternet” denilen mucizevî kavramın teknolojinin Kâbe’si haline geldiği böyle bir süreçte zenginliğin ölçüleri de değişmiştir…
Ne yazık ki; başta sevgili Ertuğrul (Özkök) olmak üzere, kâğıda basılı gazetelerin genel yayın yönetmenleri bu değişimi görememektedirler…
Daha doğrusu görmek istememektedirler…
Ama…
Bedenlerinde bir yerler yamaya ihtiyaç duyar hale gelse de, internet gazeteciliği önünde çok geçmeden boyun eğeceklerdir…
Yaşasın internet dünyasının kutsal özgürlük anlayışı…
Yaşasın internet dünyasının keyif verici hızı…
Yaşasın internet dünyası ve o dünyanın beyni güzel, ruhu güzel, ışıltılı; pırıl pırıl aktif katılımcıları…
Adnan Berk Okan