'Yaşadıklarım öldürmüyor, Güçlendiriyor!'
Her ne kadar özel hayatı çok dikkat çekse de, Gedik 22 yıllık bir gazeteci, her şeyden öte hayatını adamış bir hayvansever.
SAYIM ÇINAR
[email protected]
Son yılların en çok konuşulan isimlerinin başında geliyor Ömür Gedik. Her ne kadar özel hayatı çok dikkat çekse de, Gedik 22 yıllık bir gazeteci, her şeyden öte hayatını adamış bir hayvansever. Sayım Çınar Ömür Gedik ile bilinmeyen yanlarını, geçmiş ve gelecek günleri konuştu.
İki yıl önce bir röportaj yapmıştık, kitabımda da yer almıştı söyleşimiz. Devamında Posta gazetesine de bir söyleşi yaptık. Ömür Gedik, İhsan Yılmaz ve Doğan Hızlan ile çalıştı, bir muhabirlik hikayesi var. Devamında köşe yazarı oldun. SİYAD’a üyesin. Çok yönlü bir insansın ve ne yazık ki bu bilinmiyor. Yine de bir linç kültürü var üzerinde.
Ben gazeteciliğe mutlu olduğum bir ekiple başladım. Daha öncesinde ise sahadaydım. Araştırma haberleri yapıyordum. Muhabirlikten geldim, işin tozunu yuttum. Kültür sanat ekiyle sinema popüler kültüre taşındı, ben de yazılarımla sinemayı işlemeye başladım. Sosyal medya linçi o zaman da vardı. 22 yıldır gazetecilik yapıyorum. Can yakan eleştiriler 22 yıldır var. Çok okunan bir yerdeysen övgü de eleştiri de alıyorsun. İnsan hayatta her şeye alışıyor. 22 sene çok uzun zaman alışmak için. geceleri oturup bana ne yaptılar diye düşünmüyorum, canım sıkıldığında kedilerimi köpeklerimi seviyorum, kitap okuyorum. İstedikleri kadar acı yaratmıyor bende. İstedikleri etki olmuyor.
Öldürmeyen acı güçlendirir senin için söylenmiş sanki.
Evet ve başkaları ölüyor beni yeterince acıtamadıkları için galiba.
KORUYUCU BİR MELEĞİM OLDUĞUNA İNANIYORUM
SİYAD’ın içinde de sana muhalif bir kesim var.
Son seçimlerde Türk sinemasına emek verdiğimi, kötü niyetli olmadığı gördüler. Aştık biraz. Sevmeyenler de daha farklı artık. 10 - 15 kişiyiz, aramızda böyle çatışmalar olmamalı. Aşağıya çekmeye çalışan çok zaten, bir de biz birbirimize girmemeliyiz. Hep bir koruyucu meleğim olduğuna inanıyorum.
Sabahları erken saatte kalkan, filmlere giden, dolu dolu bir hayat yaşayan birisin. Magazin haberleri beni çok ilgilendirmiyor ama sinema yazılarını dikkatle takip ediyorum. İngiliz edebiyatı okudun, belirli bir birikimin var. Müzikte de aynı şey geçerli.
Gerek müzikle, gerek sinemayla ilgi geçmişimi kimse bilmiyor. İngitere’de, üniversitede aldığım bir eğitim var. Film festivali oldukça sınıfça giderdik, devamında kritiğini yapardık. Senaryo ve konu üzerinden değerlendiriyorum filmleri, teknik kısma çok girmiyorum. Müzikle ilgili de geçmişimin eski olduğunu bilmiyorlar. Mavi Koro, ortaokul yıllarında şan piyano, konservatuarı kazandım. Müzik hep vardı hayatımda, kendi grubum vardı, konserlere çıktım.
IVAN SZABO HAYRANLIĞINI DİLE GETİRDİ
Film festivalindeki performansın da çok konuşuldu, ondan önce albümün de çeşitli tepkiler aldı.
Albümdeki isimlerden birkaç örnek vereyim: Ozan Çolakoğlu, Sadun Ersönmez, Burak Kut, Halil Sezai, Teoman, Sezen Aksu. Bu isimler var. Antalya Altın Portakal’a gelince bir görsel şov yaptım. Yorucu bir performanstı. Jüri üyelerinden Ivan Szabo ben bir sinema eleştiriyim, böyle bir performans olamazdı, çok beğendim dedi, kutladı beni. Önemli bir yabancı sinemacı olarak hayran kaldı. Buradakiler ise tuhaf eleştiriler yaptı. Film müzikleri söyledim, anlattım filmleri, televizyondaki bir iki dakikalık görüntü üzerinden yorumladılar. Ses düzeni de problemliydi. Yine de çok iddalıyım, canlı performansıma güveniyorum.
Portakal Orada Kal şarkısı da tepki çekti ama bence eğlenceli bir şarkı.
Sezen Aksu’nun sözleridir. Büyük eleştiri içerir. Derinliği olan bir parçadır.
Twitterda da etkinsin.
Almanlar derler ya, bir gün düşün harekete geçmeden. Ben o an yapıyorum her şeyi, düşünmüyorum, kendimle ilgili en büyük eleştirim bu.
AYŞE ARMAN İLE BİZİ KAPIŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR
Kendisi sosyolog olmadığı halde seni yargılayan isimler var. Seni eleştirerek egosunu tatmin ediyor. Stalkerların var aslında.
Bundan keyif almak dışında nemalanıyorlar da. Takipçilerini mutlu ediyorlar başkalarına kötülük yaparak.
Kelebek elektrikli bir ek. Sen sakin bir şekilde devam ettiriyorsun.
Eski ve birbirine bağlı bir ekibiz. Selim Akçin’e müdür derim ben. İçimden gelerek söylerim. Fikret Ercan da öyle, çok sahip çıkıyorlar bizlere. Dışarıda görülen harala gürele yok bizde. 10 dakika bile aksatmam yazımı. Hürriyet Kelebek bu yüzden bu kadar iyi çıkıyor, bu bağlılıktan.
Ayşe Arman’ın sinema versiyonu diyenler var senin için.
Saçtan dolayı galiba. Ben saçlarımı değiştirdim. Kariyeriyle birlikte doğru bir yere gitti Ayşe Arman, çok severim onu. Kapıştırmaya çalışıyorlar bizi ama buna girmeyeceğim. İyi iş yapıyor.
UZUN FİLMLER HAYATTAN ÇALIYOR
Kış Uykusu’nu izlerken neler hissettin?
Her filme giderken dakikasını soruyorum. Her izlediğimiz film de o kadar iyi olmuyor. Sevmediğim film olduğunda da saatime bakarım. Üç saat yirmi dakika olduğunu duyunca korktum, uzun filmlerin hayattan çaldığını düşünüyorum. Çok da uykusuzdum. Ama bir dakika gözümü kırpmadım. Büyük bir hayranlıkla izledim. Çevremde kim var kim yoksa alıp yeniden gittim. Beni çok az film bu kadar etkilemiştir. İnşallah Oscar’da başarılı olur.
Yalnız ülkem dediğinde ne dediğini çok iyi anlamıştık.
Hem daha çok bağlıyor ülkeye bu tip insanlar ve ürettikleri, hem de o hüznü yaşıyoruz.
Müzikallerle aran nasıl?
Mamma Mia’yı severim. Animasyonlarda çok güzel şarkılar oluyor. Hiç müzik kullanmayan yönetmenler var, ben müzikle daha çok coştuğunu düşünüyorum sahnelerin.
Bizdeki köşe yazarları çok içerden yazıyorlar. Siyaset hep ağırlıklı konu. İyi bir gazetecinin gezmesi gerektiğini, açılması gerektiğini düşünüyorum.
Avrupa’dan yazanlarımız var Allahtan Hürriyet’te. Geçenlerde Şirin Sever yazdı, bir kişi daha Bodrum yazarsa kendimi parçalayacağım diye. İnsan gördüğünü yazar. Gazetecilik çok para kazandıran bir meslek değil.
EBOLA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDEN DAHA İLGİNÇ
Şehir romantiği olmak gerekiyor.
Bodrum’un trafiği korkunçtu bayramda. Yine de en çok malzeme orada. Sabahları tüm gazeteleri okuyorum, dünya basınını da takip ederim. Ebola çok konuşuluyor bu ara, tokalaşma değil de yumruk mu yapmalı. Yirmide bir daha az mikrop bulaşıyor. Riski en aza indiriyor. Bunu yazdım mesela. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çok daha ilginç bence bu mesele.
2000’ler ile ilgili yazdığın yazı neden bu kadar olay oldu?
Ben hala o yazının arkasındayım. Hap haberdi o. Bir sinema yazıyorum, eğlencelik de bir şeyler yazıyorum. Bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştim ama çok komik, çok yaratıcı eleştiriler de çıktı. “3C’den Ömür Gedik şiirini okuyor” dedi. Magazin denilen şey hafif bir şeydir. Bu kadar soruşturmacı yaklaşmamak gerekiyor bence. Geri dönüşü normal haberlerin 1000 katı oldu. Belki de hep böyle yazmalıyım. Şaka bir yana biraz eğlenmek gerekiyor. Zaten son yıllarda depresif noktadayız. Gülümsetecek yazılara ihtiyacımız var. Dün biri sordu yine, iyi misin diye. Ben iyiyim, bazıları hoşuma bile gidiyor. Benim için benden çok endişelenen arkadaşlarım var.
Film festivalleri başlıyor yine. Antalya’da değişiklikler olacak.
Ekip çok iyi. Elif Dağdeviren ve danışman ekibi çok iyi. Antalya’nın şaşalı yıllarına dönüş olacağını umuyorum. Bu sene olabilecek mi bilmiyorum.
Uluslararası olmak farklı bir şey.
Antalya o yolda gidiyordu, olmadı. Aynı ekip uzun süre kalmıyor, yurtdışı ile ilişkilerin uzun süreye yayılması gerekiyor. İstikrar çok önemli.
Son olarak HAÇİKO ile nasıl gidiyor?
3 araba oldu İstanbul’da çalışan. Bir festival yapıyoruz, sokak hayvanları şenliği olacak. Konser, film gösterimi, her şey içinde olacak. Sarıyer’de gerçekleşecek. 20 – 21 Eylül’de gerçekleşecek, bir gelir elde etmeyi umuyorum. Kısa film çalışması yapıyoruz Murat Şeker’le. Bol bol sahiplendirme yapıyoruz. İnsanlar ne yazık ki para verince ciddiye alıyorlar. Ne cins hayvanlar var barınaklarda. Kulübesine kadar sağlıyoruz. Ama insanlar gidip yine pet shoplardan alıyor.
Evindeki kediler nasıl?
Evet. En son kedim Goji, göbek bağını kesip aldım. Godzilla’nın Japoncasını koydum isim olarak. Kendi kızıma geceleri böyle kalktığımı bilmem. 20 yaşında bir kızım var.