Yapma Ahmet Hakan... Etme Ahmet Hakan...
Ahmet Hakan köşesinden köşesinden Acun aleyhinde, işlenmiş olma ihtimali “sıfır” olan bir suç için ihbarda bulunabilmektedir…
GAZETECİLER.COM-
Mütevazı bir ailenin oğlu…
Zor şartlarda eğitim gördü…
Zor şartlarda yetişti…
Ama yılmadı…
Pes etmedi…
Sonunda başbakan ve cumhurbaşkanı oldu…
Adı: Recep Tayyip Erdoğan…
İşte o çocuğu başbakan ve cumhurbaşkanı yapan rejimin adıdır demokrasi…
O Kasımpaşalı çocuğun geldiği nokta aynı zamanda demokratik rejimin bir
başarı öyküsüdür…
* * *
Ve…
Önce başbakan sonra da halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın çok
sevdiği…
Çok değer verdiği…
Hatta zaman zaman “arkadaşlık” ettiği…
Elde ettiği başarısı, mücadeleci kişiliği ve dostlarına olan sadakatine inandığı,
güvendiği bir genç işadamı: Acun Ilıcalı…
O da…
Tıpkı Sayın Erdoğan gibi, demokrasimizin başarı öykülerinden birinin
kahramanıdır…
Yani…
Sıradan bir muhabiri, bir gazeteci çocuğu ülkenin en başarılı popüler
kanallarından birinin sahibi ve vergi rekortmenlerinden biri yapan rejimin adıdır
demokrasi…
Gelin görün ki…
O başarı öyküsünün sahibi cumhuriyet çocuğu son günlerde “Demokrasinin
verdiği özgürlüklerle”(!) sürekli hakaret ve iftiralara uğramakta…
Hedef gösterilmekte…
Sanki “suçluymuş” gibi ihbar edilmektedir…
* * *
O ihbar ve iftiraların, hakaretlerin sahibi sıradan biri olsa gam yemem…
Hatta…
“Haset, kompleksli” der güler geçerim bile…
Ama…
Muhbir, bir küçük şehir müftüsünün çocuğu…
Üniversite eğitimi bile yapamamış bir imam hatip lisesi mezunu…
Ülkenin en itibarlı gazetesinde emrine (Neredeyse.) bir tam sayfa verilmiş bir
yazar…
Ülkenin en itibarlı haber kanalında haftada iki gece program yapma noktasına
yükselmiş bir başka başarı öyküsünün kahramanı moderatör…
Yani…
Ahmet Hakan olunca…
Gülüp geçemem…
Daha da öte…
Kahrolurum…
Çünkü…
* * *
Onun attığı her iftira savcılık için “İhbar” sayılır…
At izinin iti izine karıştırıldığı…
Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın bile “aman ha!.. Kurunun yanında
yaş da yanmasın” hassasiyeti gösterdiği bir süreçte…
Ülkenin “çok itibarlı” gazetesindeki köşesinde…
Ülkenin “en çok okunan” ilk üç yazarından biri eğer ihbarda bulunuyorsa; o
ihbar ciddiye alınır…
En azından…
İşgüzar ya da Ahmet Hakan gibi haset bir savcı da soruşturma başlatabilir…
Acun’u bir sabahın köründe yatağından kaldırıp götürebilirler…
Ve…
* * *
Bunun böyle olacağını en iyi bilenlerden…
Hem de bizzat yaşayarak öğrenenlerden biridir Ahmet Hakan…
Ama…
Buna rağmen köşesinden Acun aleyhinde, işlenmiş olma ihtimali “sıfır” olan bir
suç için ihbarda bulunabilmektedir…
Yapma Ahmet Hakan…
Etme Ahmet Hakan…
Yen şu içindeki şeytanı…
Yen şu nefsini…
Ki…
Düşmanın bile olsa karşında iftira atma…
YAKUP MURAT
Mütevazı bir ailenin oğlu…
Zor şartlarda eğitim gördü…
Zor şartlarda yetişti…
Ama yılmadı…
Pes etmedi…
Sonunda başbakan ve cumhurbaşkanı oldu…
Adı: Recep Tayyip Erdoğan…
İşte o çocuğu başbakan ve cumhurbaşkanı yapan rejimin adıdır demokrasi…
O Kasımpaşalı çocuğun geldiği nokta aynı zamanda demokratik rejimin bir
başarı öyküsüdür…
* * *
Ve…
Önce başbakan sonra da halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın çok
sevdiği…
Çok değer verdiği…
Hatta zaman zaman “arkadaşlık” ettiği…
Elde ettiği başarısı, mücadeleci kişiliği ve dostlarına olan sadakatine inandığı,
güvendiği bir genç işadamı: Acun Ilıcalı…
O da…
Tıpkı Sayın Erdoğan gibi, demokrasimizin başarı öykülerinden birinin
kahramanıdır…
Yani…
Sıradan bir muhabiri, bir gazeteci çocuğu ülkenin en başarılı popüler
kanallarından birinin sahibi ve vergi rekortmenlerinden biri yapan rejimin adıdır
demokrasi…
Gelin görün ki…
O başarı öyküsünün sahibi cumhuriyet çocuğu son günlerde “Demokrasinin
verdiği özgürlüklerle”(!) sürekli hakaret ve iftiralara uğramakta…
Hedef gösterilmekte…
Sanki “suçluymuş” gibi ihbar edilmektedir…
* * *
O ihbar ve iftiraların, hakaretlerin sahibi sıradan biri olsa gam yemem…
Hatta…
“Haset, kompleksli” der güler geçerim bile…
Ama…
Muhbir, bir küçük şehir müftüsünün çocuğu…
Üniversite eğitimi bile yapamamış bir imam hatip lisesi mezunu…
Ülkenin en itibarlı gazetesinde emrine (Neredeyse.) bir tam sayfa verilmiş bir
yazar…
Ülkenin en itibarlı haber kanalında haftada iki gece program yapma noktasına
yükselmiş bir başka başarı öyküsünün kahramanı moderatör…
Yani…
Ahmet Hakan olunca…
Gülüp geçemem…
Daha da öte…
Kahrolurum…
Çünkü…
* * *
Onun attığı her iftira savcılık için “İhbar” sayılır…
At izinin iti izine karıştırıldığı…
Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın bile “aman ha!.. Kurunun yanında
yaş da yanmasın” hassasiyeti gösterdiği bir süreçte…
Ülkenin “çok itibarlı” gazetesindeki köşesinde…
Ülkenin “en çok okunan” ilk üç yazarından biri eğer ihbarda bulunuyorsa; o
ihbar ciddiye alınır…
En azından…
İşgüzar ya da Ahmet Hakan gibi haset bir savcı da soruşturma başlatabilir…
Acun’u bir sabahın köründe yatağından kaldırıp götürebilirler…
Ve…
* * *
Bunun böyle olacağını en iyi bilenlerden…
Hem de bizzat yaşayarak öğrenenlerden biridir Ahmet Hakan…
Ama…
Buna rağmen köşesinden Acun aleyhinde, işlenmiş olma ihtimali “sıfır” olan bir
suç için ihbarda bulunabilmektedir…
Yapma Ahmet Hakan…
Etme Ahmet Hakan…
Yen şu içindeki şeytanı…
Yen şu nefsini…
Ki…
Düşmanın bile olsa karşında iftira atma…
YAKUP MURAT