GÜNDEM

'Yandaşlık' yazısı olay olan Fatih Altaylı kaldığı yerden devam etti

Dün kaleme aldığı yazısının büyük tepki çektiğini söyleyen Habertürk yazarı Fatih Altaylı, bugün bıraktığı yerden devam etti.

Pınar Erden
Pınar Erden[email protected]
'Yandaşlık' yazısı olay olan Fatih Altaylı kaldığı yerden devam etti

Fatih Altaylı dün kaleme aldığı 'yandaşlık' yazısında "İktidarı veya karşıtlarını kayıtsız şartsız, kör olmuş bir şekilde destekleyebilirsiniz." demiş ayıplı durumun ise “Karşı tarafa yalan ve iftiralarla saldırmak.” olduğunu belirtmişti.

Altaylı yazısının tepki çektiğini söyledi ve bugünde aynı konu üzerinden yazmaya devam etti. Gazetecilerin, medyaların, medya gruplarının belirli bir siyaseti destekleme haklarının fikir özgürlüğü kapsamında olduğunu ve  buna saygı duyulması gerektiğini belirten Altaylı, "Bunun “mali” tarafının da destek kadar “açık” ve şeffaf olması gerekiyor. Yani bu desteğin fikri mi yoksa “tamamen duygusal” dediğimiz türden mi olduğunu okurun bilmesi gerek." dedi. Altaylı, Emin Çölaşan, Hasan Karakaya ve Abdurrahman Dilipak örneği verdi.

Yandaşlık üzerine 2

Dün “yandaşlık üzerine” yazdıklarımın bayağı bir tepki toplayacağını biliyordum.

Öyle de oldu.

Dün bıraktığım yerden devam edersek, elbette ki gazetecilerin, medyaların, medya gruplarının belirli bir siyaseti destekleme hatta duruma göre bunu körü körüne yapma hakları da bana göre bir tür fikir özgürlüğü kapsamında. Buna saygı duymamız lazım.

Hoşumuza gitse de gitmese de.

Ancak bunun “mali” tarafının da destek kadar “açık” ve şeffaf olması gerekiyor.

Yani bu desteğin fikri mi yoksa “tamamen duygusal” dediğimiz türden mi olduğunu okurun bilmesi gerek.

Medya grubu ya da gazeteci “desteği” karşılığında hak ettiğinin üzerinde bir gelir elde ediyor mu? Kamu kaynaklarından destekleniyor mu?

Bu merkezi hükümet veya belediye olabilir, fark etmez.

Ya da yandaş olmayanlar hak ettiğini alamamakla cezalandırılıyor mu?

Yandaş olan gazeteciler okunurluk veya etkinliklerinin ötesinde ödüllendiriliyor mu, hak etmedikleri makamlara ya da köşelere getiriliyor mu, görevlerinin reel ekonomisinin üzerinde paralarla ödüllendiriliyor mu?

Bunlar şeffaf olmadığı ve okur ya da toplum tarafından bilinmediği müddetçe hangi tarafta olursa olsun yandaşlık “zararlı” bir iş haline gelir. Ahlaksızlığa dönüşür.

Mesele Emin Çölaşan’ı severiz veya sevmeyiz ama tarafını mali nedenlerle seçmediği, desteğinin satın alınacak türden olmadığından eminizdir.

Ya da rahmetli Hasan Karakaya’nın veya Abdurrahman Dilipak’ın da beğenip beğenmediğimizden bağımsız olarak saflarını “satışa çıkarmadıklarını” biliriz.

Yoksa dün FETÖ’nun kayığında, bugün başkasının yalısının balkonunda menfaat karşılığı oturup bağıranların yandaşlıklarından bahsedilemez.

Onların ki gazetecilik değildir çünkü.

Satılmışlığın yandaşlığı olmaz.

Ancak fiyatı olur...

Yorumlar