MEDYA KÖŞESİ

Yandaş basın ne düşünüyor?

Yandaş basının insanları, libo-faşolar, Altan biraderler, Taraf gazetesinin yazı işleri elemanları acaba kimbilir neler düşünüyorlardır?

Yandaş basın ne düşünüyor?

Dün Org. Başbuğ'un basın toplantısını dinlerken Akşam yazarı Serdar Tugut sürekli olarak 'Şu anda yandaş basının yandaş insanları, çeşitli kademelerdeki libo-faşolar, Altan biraderler, Taraf gazetesinin yazı işleri elemanları acaba kimbilir neler düşünüyorlardır' diye elimde olmadan düşündü.
Belki bugüne kadar yaptıklarından nihayet biraz utanç duymaya başlamışlardır diye ümit etti. Bugün sütununu da bu konuya ayıran Tugut, "Ama boşu boşuna bir ümitti benimki, bunu da biliyorum. " diye ekledi...


- (...) Çünkü söz konusu kişilerin çoğunun bireysel geçmişlerini ve etik değerlerden tamamen yoksun olduklarını çok iyi biliyorum. Utanma duygularını çoktan yitirdiklerini de üzülerek gözlemliyorum. Neredeyse sadece bir kurumu tahrip edip onu yıkmaya tüm meslek kariyerlerini adadıklarını acıyarak izlediğimden, askeri ve kurumunu çağdaş bir biçimde eleştirme ahlakından yoksun olduklarından, TSK'yı eleştireceğim diye ekranlara çıkıp Atatürk ile tüm çirkin, berbat edalarıyla alay etmeye kalkıştıklarını görüyorum.
Dünkü söylenenlerden sonra bile utanmayacaklarını, utanamayacaklarını adım gibi biliyorum.
Ne anlattı Genelkurmay Başkanı? Her aklı başında demokrat insanın inanması gereken bazı evrensel kuralları hatırlattı. Hukukun üstünlüğünü, dava sürerken bazı kasti sonuçlara atlamanın yanlışlığını, bulunan silahlar ile TSK'nın otomatikman bağlantısının yapıldığı haberlerin bir saatte neredeyse elli defa tekrar edilmesinin yanlış, haksızlık olduğunu belirtti. Bir kurum olarak TSK'nın onuruna saldırıyı adet haline getirenlerin ahlaksız olduklarını bile söyledi.
Düşmanlıktan, kinden gözleri dönmüş insanlara 'Ahlaksız' dedi, 'İlkesiz' dedi. Daha ne desin Genelkurmay Başkanı; tek tek suratlarına mı tükürsün anlamaları için...
Adını vermedi ama Ergenekon davası hakkındaki ilk kapsamlı konuşmasıydı. Bu nedenle de çok önemliydi.
Komutanın kızgın olduğu, yapılan haksız saldırıların artık usandırdığı her halinden, her tavrından belliydi. Haklı kızgınlığını kontrol altına aldı ve bir centilmene yakışan konuşma yaptı.
Ben, yukarda saydığım meczuplar listesinden bir insan olsaydım, dün komutanı dinlerken biraz kendimi sorgular, bayağı utanırdım kendimden.
Açıklanan amacı daha demokrat bir ülkeye ulaşmak olan ama artık pek de gizlenemeyen gerçek amacı TSK gibi bir kurumu prestijsizleştirmek, gözden düşürmek, gücünü yok etmek ve evet; sonunda kurumu tamamen yıkmak olduğu görülen bir savaşın tarafı artık bu insanlar. Gözü dönmüş militanlardan utanma duygusu göstermelerini beklemek de hata tabii ki...
Komutanın söylediklerini aylardır bizler yazıyoruz.
'Davanın sonucunu beklemeden gözaltına alınan kişiyi suçlu ilan etmeyelim' dedik. Bize gelen cevap 'Ergenekon savunucususun sen' oldu.
'Soruşturmanın yürütülüş biçimi hatalıdır bu hatalar yüzünden soruşturmanın haklı yanlarına gölge düşecek' dedik. 'Darbecileri savunuyorsun' dediler.
'Bir arazide birtakım silahlar bulunduğunda hemen sonuçlara atlamayalım. Bu biraz rutin aramada arayan kişi tarafından mimlenen insanın cebine esrar konulması işine benziyor' dedik. 'Soruşturmaya gölge düşürüyorsun' dediler.
Sadece askere saldırmak için yayın hayatına başlamış gibi gözüken bir gazetenin en tepesindeki isimlerden birisi 'Biz bize sızdırılan her belgeyi fazla sorgulamadan kullanırız' dediğinde, biz efendiliği bozmamak için bunun sadece yanlış olduğunu söylemekle yetindiğimizde buna bile 'Darbe yanlısı' olma suçlamasıyla saldırdılar. Ben 'Kötü niyetli kaynaklarca sızdırılan belgeyi kullanmam' dedim diye bana 'Ergenekoncu' damgası vurmaya kalkıştılar. Asker aleyhine belgeyi sanki askerin sızdırdığı görünümü vermek için operasyon düzenleyen karanlık güçleri deşifre eden AKŞAM gazetesi ve onun yayın eski yayın yönetmenine ve bunların gerçek yüzünü ve esas amaçlarını gayet iyi bilmeme rağmen yine de utanmadan saldırdılar.
Medya içine kümelenmiş ahlaksız, ilkesiz, düşman tavırlı, gözü dönerek saldırganlaşmış bir grubun gerilla taktikleriyle sürdürdüğü bir iç savaş ile karşı karşıyayız.
Dün komutan artık işler raddeden çıkmaya başladığı için kendisini tutamadı ve kurumunu savundu. Ama söyledikleri o kadar üzerinde iyi düşünülmüş ve içerikliydi ki bu 'savunma', aslında bir anlamda müthiş bir taarruza da dönüştü. Asker ilk defa kendisini yaralamaya, karalamaya çalışanlara hakkındaki fikrini açıkça söyledi, karşıdakinin neler amaçlıyor olabileceğini ima etti.
Cumhuriyetimizin gelişimi ve geleceği açısından son derece önemli bir konuşmaydı bu.
Eğer iyiniyetliysek asker de bizimle birlikte kendisini eleştirmeye ve yanlışlarını düzeltmeye hazır olduğunu dün yine gösterdi. Sadece kendisine düşman gibi saldıranlardan hoşlanmıyor. Asker bu hissinde yalnız da değil. Çünkü durmadan saldıranlar o kadar sevimsiz, ruhen çirkin, itici ve kötü niyetleri neredeyse vıcık vıcık suratlarından akan, karakter deformasyonlu insanlar.
Komutanın şahsiyetinde dün gördük. Ordu geleceğin daha demokrat, Avrupalı  Türkiye'si için çoktan hazır.
Bir gün biz de içimizdeki pisliklerden kurtulursak, biz de medya olarak nihayet hazır olacağız geleceğin o Türkiye'si için.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 1 yorum