MEDYA KÖŞESİ

Vurma patronumu, vururum patronunu

Fehmi Koru, gerçi onun patronuna çakmamıştı bu kez ama... Çaktığı gibi onun patronuna da çakıldı.

Vurma patronumu, vururum patronunu

GAZETECİLER.COM

Ahmet Hakan belli ki Fehmi ağabeyine çakmaya devam edecek…
O çaktıkça da Fehmi Koru cevap verecek…
Çünkü ikisi de taş altında kalıp, lâf altında kalmayan cinsinden…
Hakan bugün 20 yıl kahrını çeken eski ağabeyi ile kafa buluyor…
Ve sözüm ona, Fehmi Koru tarzı bir yazının nasıl olacağını anlatıyor ama Koru’nun patronu Ahmet Albayrak’a öyle bir çakıyor ki; Ahmet Bey’in yazıyı okuduktan sonra kulaklarına kadar kızaracağından eminiz…
Bakın nasıl!..

Fehmi Koru tarzı yazı yazma rehberi

ŞU üç yöntemi izlemelisiniz:

Eskiler “dostun hakikisi, önündeki ekmeğine elini uzattığın zaman belli olur” demekle ne güzel söz söylemişler…
Çok değil…
Birkaç yıl öncesine kadar bu ikisi (Fehmi Koru – Ahmet Hakan), “can ciğer kuzu” sarmasıydılar…
Bugün ise neredeyse “kanlı – bıçaklı”…
Peki bu dönüşümün sebebi ne?..
Söyleyeyim: “ÇIKAR”…
Pardon…
Haksızlık etmeyeyim…

“İlk kurşun” Ahmet Hakan’ın silâhından çıktı…
Eski fikirlerinden dönen de Koru değil Hakan…
Ama yine de keşke bu kavgalar olmasa…

Gençlere “Dostluk” konusunda “kötü” örnek oluyorlar…
Adnan Berk Okan

BİR: Önce bir medya patronunun işlerinin ne kadar kötüye gittiğini yazın. İKİ: Ardından o medya patronunu aslında çok sevdiğinizi belirtin. ÜÇ: En sonunda aslında bütün arızanın patronun gazetesinde yazıp çizenlerden kaynaklandığından dem vurun.

Örnek vermek gerekirse...

Aşağı yukarı şöyle bir yazı:

* * *

Bugünlerde Yeni Şafak Gazetesi’nin patronu Ahmet Albayrak’ın durumuna çok üzülüyorum.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en kötü günlerinde yanında olmuş bir işadamı Ahmet Albayrak.

Hatta AK Parti’yi iktidara taşıyan ilk seçimden önce Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal arasında yapılan ekran tartışmasının da odağındaydı.

Sonra Ahmet Albayrak, bir parça kadraj dışında kaldı.

İhale alamıyor, bürokratları telefonla taciz edemiyor, alacaklarını tahsil edemiyordu.

Başbakan Erdoğan, “agresif işadamı” portresi çizen Ahmet Albayrak’a mesafe koymaya başlamıştı.

Durum o kadar hazindi ki Ahmet Albayrak, işleriyle ilgili bazı sorunlarını gazetesinin manşetinden duyurmaya çalışıyordu Erdoğan’a.

Bu hazin durum bugünlerde de hızını kesmiş değil.

İşlerin bu hale gelmesinde iktidarın Yeni Şafak Gazetesi’ne artık eskisi kadar ihtiyaç duymamasının payı büyük kuşkusuz...

Ama en az onun kadar etkili olan başka bir husus var, o da gazetenin performansı.

Yeni Şafak, yüzde 47 oy almış bir iktidarın desteğini hak edecek etkinlikte bir gazete olamadı.

Tirajı düşük, kamuoyunu etkileme gücü hayli eksik.

Gazetenin iki ayrı köşesinde kalem oynatan bir yazarı, sürekli başka gazetelerle haşir neşir... Sürekli başka patronları, başka genel yayın yönetmenlerini ve başka yazarları yazıyor.

Albayrak Grubu, ekonomik olarak darboğazda... Bazen Yeni Şafak personeli maaşlarını alamıyor.

Ahmet Albayrak ise ülkenin yeni düzenini kavrayamıyor.

Muhtemelen kendisine akıl verenler, “Patron, devir bizim devrimiz, asılmaya devam” falan diye gaz veriyorlardır kendisine.

Oysa Ahmet Albayrak’ın gaza değil, doğru dürüst stratejilere ve doğru dürüst yol göstericilere ihtiyacı var.

Bir gazeteci olarak hiçbir medya patronunun zor duruma düşmesini istemem.

Albayrak’ın içine düştüğü zor durumda gazetesinde yazıp çizenlerin etkisi olduğunu da söylemiyorum.

Ben sadece uyarı görevimi yapıyor ve Ahmet Albayrak’a “Böyle giderse daha da zora düşeceksin” diyorum.

Kulak kabartıp kabartmamak, gereğini yerine getirip getirmemek herkesin kendi bileceği iş...

(Not: Yazıdaki son cümle Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru’nun Taha Kıvanç müstearıyla yazdığı yazının son cümlesinden bilinçli olarak çalınmıştır.)

Ahmet Hakan’ın diğer yazılarını

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar