Velev ki İsmail Küçükkaya, Oray Eğin'i kovdu!..
Nice köşe yazarına haber bile verilmeden yazısının yayımlanmadığı, gazeteye gittiğinde giriş kartının otomatik.....
ADNAN BERK OKAN
İsmail Küçükkaya, Oray Eğin'i kovdu mu?..
Bilemem...
Küçükkaya bilir...
Oray Eğin'in son yazısının altında editörün notu vardı...
"Yıllık iznini kullanacağından....." diyordu...
Bence "nazik" bir yöntemdi...
Nice köşe yazarına haber bile verilmeden yazısının yayımlanmadığı, gazeteye gittiğinde giriş kartının otomatik kapıyı açamadığı için dışarıda kaldığı hatırlandığında; İsmail Küçükkaya'nın tercih ettiği model son derecede "Olgun"...
İki taraf da zaman kazanmış oluyor böylece...
Belki aralarında müzakere edecekler...
Otada bir "kovma" varsa da bunun küfürden dolayı olabileceğine "ihtimal" vermem...
Küçükkaya gibi başarılı bir medya yöneticisi öylesine sıradan ve fiktif bir eylem yüzünden yazar kovmaz...
Tahminim şu...
İsmail haklı olarak Oray'ı sorgulayacak...
Ve yine zannediyorum bir tape ile gelinen sonuç değil bu...
Bir geçmişi olmalı...
Bir birikim...
Bir yığılma...
İngilizler, "yığını deviren, son saman çöpüdür" der...
İşte o sebepten "Haklı olarak" diyorum ya...
Çünkü ve az önce dikkat çektiğim gibi konu sadece bir "küfür" olamaz...
Kaldı ki küfür eden Oray Eğin değil...
Oray; Ahmet'in (Hakan) İsmail'in anasına yönelik küfürünü aktarmış Soner Yalçın'a..
İsmail'i "haklı" kılan; birlikte çalıştığı bir köşe yazarının; arkasından çevirdiği "kirli oyun"...
Kumpas....
İtibarsızlaştırma çabaları...
O gün kendi gazetesinin genel yayın yönetmenini mesleki açıdan küçük düşürmeye çalışan bir köşe yazarı (Oray); daha ileride tamiri imkânsız bir iftiranın içinde de yer alabilirdi...
İsmail Küçükkaya'nın küfür gibi zavallılıktan başka hiç bir ifade içermeyen bayağılıkları ciddiye alıp gazeteye (varsa) katkısı olan bir yazarından vazgeçeceğini hiç sanmam...
Oray'ın son yazısının altına koydurduğu "yıllık izin" notundan sonra; kendisine çevrilen kumpasın geçmişini, sonucunu, bundan sonra devam ihtimalini düşünecek...
Oray'dan vazgeçerse ne kazanacağını...
Vazgeçemezse kurumun (AKŞAM ve Çukurova) ne kaybedeceğinin hesabını aktaracak kendisinden yukarıdakilere...
Doğrusu da o değil mi?..
Ve...
Dönelim kendimize
ve...
Lütfen samimi olalım...
Hangimiz arkamızdan kuyumuzu kazmaya çalışan birisiyle aynı tarafta olmak isteriz?..
Hangimiz, arkamızı dönemeyeceğimiz biriyle yola devam etme saflığını yaparız?..
Bu arada...
Serdar Turgut (bence) yanılıyor...
Yani, İsmail'in Oray'ı etmediği bir küfür yüzünden kovduğunu düşünmesi yanlış Serdar'ın...
Hatta İsmail'e karşı haksızlık...
Daha da öte, kişiliğine hakaret!..
Umarım Serdar da o yanlışından dönecektir...
Bakınız...
Bütün genel yayın yönetmenleri kendilerine ve fakat gıyaplarında küfürler edildiğini bilirler...
Enis Berberoğlu'nun kulakları kim bilir ne çok çınlıyordur..
Fatih Altaylı'nın da, Erdal Şafak'ın da...
Ve diğerlerinin de...
Bunlar normal şeyler...
Ama...
Kuyusunun kazıldığını anladığı anda ne Enis affeder, ne Fatih, Ne Erdal ne de bir başkası...
İyi ama İsmail neden affetsin?..
Enis, Erdal, Fatih; Oray'ın İsmail için kurduğu kumpasın benzerinin kendilerine kurulduğunu anladıkları an daha kovarlardı belki de yazarı...
İsmail ise hiç bir şüphesinin kalmamasına özen gösteriyor...
Hâsılı...
İsmail'in Oray'la konuşacağını...
Kendisinden kurtulmak isteyiş gerekçesini anlatmasını isteyeceğini zannediyorum...
Sonra da edindiği izlenimi gazetenin yönetim kuruluna ve belki de Mehmet Emin Karamehmet'e aktaracaktır...
Onalarını alıp, rızalarını isteyecektir...
Bunları yapmalı da...
Oray da hiç yalana sapmadan olan biteni anlatmalı...
İnkâra gerek yok...
Her şey apaçık ortada...
Oray, İsmail için kurulan tuzağa katıldığı sıradaki ruhsal durumunu izah edip özür dileyebilir...
Bundan sonra o tür küçük ayak oyunlarının içinde yer almayacağı konusunda genel yayın yönetmenini ikna edebilir...
Bütün bunları yapmadan İsmail'den Oray'ın yazılarına katlanmasını beklemek İsmail Küçükkaya'ya yapılacak en büyük haksızlıktır..
Ve...
Sonuçta İsmail Küçükkaya, Oray Eğin'i kovarsa, bunun sebebinin küfür değil; kurumsal ve kişisel yıpranmışlığın ve kurulacak muhtemel tuzakların önüne geçme amaçlı olduğuna inanmalıyız...
[email protected]
İsmail Küçükkaya, Oray Eğin'i kovdu mu?..
Bilemem...
Küçükkaya bilir...
Oray Eğin'in son yazısının altında editörün notu vardı...
"Yıllık iznini kullanacağından....." diyordu...
Bence "nazik" bir yöntemdi...
Nice köşe yazarına haber bile verilmeden yazısının yayımlanmadığı, gazeteye gittiğinde giriş kartının otomatik kapıyı açamadığı için dışarıda kaldığı hatırlandığında; İsmail Küçükkaya'nın tercih ettiği model son derecede "Olgun"...
İki taraf da zaman kazanmış oluyor böylece...
Belki aralarında müzakere edecekler...
Otada bir "kovma" varsa da bunun küfürden dolayı olabileceğine "ihtimal" vermem...
Küçükkaya gibi başarılı bir medya yöneticisi öylesine sıradan ve fiktif bir eylem yüzünden yazar kovmaz...
Tahminim şu...
İsmail haklı olarak Oray'ı sorgulayacak...
Ve yine zannediyorum bir tape ile gelinen sonuç değil bu...
Bir geçmişi olmalı...
Bir birikim...
Bir yığılma...
İngilizler, "yığını deviren, son saman çöpüdür" der...
İşte o sebepten "Haklı olarak" diyorum ya...
Çünkü ve az önce dikkat çektiğim gibi konu sadece bir "küfür" olamaz...
Kaldı ki küfür eden Oray Eğin değil...
Oray; Ahmet'in (Hakan) İsmail'in anasına yönelik küfürünü aktarmış Soner Yalçın'a..
İsmail'i "haklı" kılan; birlikte çalıştığı bir köşe yazarının; arkasından çevirdiği "kirli oyun"...
Kumpas....
İtibarsızlaştırma çabaları...
O gün kendi gazetesinin genel yayın yönetmenini mesleki açıdan küçük düşürmeye çalışan bir köşe yazarı (Oray); daha ileride tamiri imkânsız bir iftiranın içinde de yer alabilirdi...
İsmail Küçükkaya'nın küfür gibi zavallılıktan başka hiç bir ifade içermeyen bayağılıkları ciddiye alıp gazeteye (varsa) katkısı olan bir yazarından vazgeçeceğini hiç sanmam...
Oray'ın son yazısının altına koydurduğu "yıllık izin" notundan sonra; kendisine çevrilen kumpasın geçmişini, sonucunu, bundan sonra devam ihtimalini düşünecek...
Oray'dan vazgeçerse ne kazanacağını...
Vazgeçemezse kurumun (AKŞAM ve Çukurova) ne kaybedeceğinin hesabını aktaracak kendisinden yukarıdakilere...
Doğrusu da o değil mi?..
Ve...
Dönelim kendimize
ve...
Lütfen samimi olalım...
Hangimiz arkamızdan kuyumuzu kazmaya çalışan birisiyle aynı tarafta olmak isteriz?..
Hangimiz, arkamızı dönemeyeceğimiz biriyle yola devam etme saflığını yaparız?..
Bu arada...
Serdar Turgut (bence) yanılıyor...
Yani, İsmail'in Oray'ı etmediği bir küfür yüzünden kovduğunu düşünmesi yanlış Serdar'ın...
Hatta İsmail'e karşı haksızlık...
Daha da öte, kişiliğine hakaret!..
Umarım Serdar da o yanlışından dönecektir...
Bakınız...
Bütün genel yayın yönetmenleri kendilerine ve fakat gıyaplarında küfürler edildiğini bilirler...
Enis Berberoğlu'nun kulakları kim bilir ne çok çınlıyordur..
Fatih Altaylı'nın da, Erdal Şafak'ın da...
Ve diğerlerinin de...
Bunlar normal şeyler...
Ama...
Kuyusunun kazıldığını anladığı anda ne Enis affeder, ne Fatih, Ne Erdal ne de bir başkası...
İyi ama İsmail neden affetsin?..
Enis, Erdal, Fatih; Oray'ın İsmail için kurduğu kumpasın benzerinin kendilerine kurulduğunu anladıkları an daha kovarlardı belki de yazarı...
İsmail ise hiç bir şüphesinin kalmamasına özen gösteriyor...
Hâsılı...
İsmail'in Oray'la konuşacağını...
Kendisinden kurtulmak isteyiş gerekçesini anlatmasını isteyeceğini zannediyorum...
Sonra da edindiği izlenimi gazetenin yönetim kuruluna ve belki de Mehmet Emin Karamehmet'e aktaracaktır...
Onalarını alıp, rızalarını isteyecektir...
Bunları yapmalı da...
Oray da hiç yalana sapmadan olan biteni anlatmalı...
İnkâra gerek yok...
Her şey apaçık ortada...
Oray, İsmail için kurulan tuzağa katıldığı sıradaki ruhsal durumunu izah edip özür dileyebilir...
Bundan sonra o tür küçük ayak oyunlarının içinde yer almayacağı konusunda genel yayın yönetmenini ikna edebilir...
Bütün bunları yapmadan İsmail'den Oray'ın yazılarına katlanmasını beklemek İsmail Küçükkaya'ya yapılacak en büyük haksızlıktır..
Ve...
Sonuçta İsmail Küçükkaya, Oray Eğin'i kovarsa, bunun sebebinin küfür değil; kurumsal ve kişisel yıpranmışlığın ve kurulacak muhtemel tuzakların önüne geçme amaçlı olduğuna inanmalıyız...
[email protected]
