MEDYA KÖŞESİ

Vatan yazarı Nevruzu Hasan Cemal ile yorumladı

"Öcalan'a güvenmeyenler Erdoğan'a; Erdoğan'a güvenmeyenler Öcalan'a; ikisine de güvenmeyenler ise Kürt ve Türk haklarına güvensin"

Vatan yazarı Nevruzu Hasan Cemal ile yorumladı
GAZETECİLER.COM - Demirören'in "Başbakan yazmasından rahatsız oluyor" diyerek köşesine son verdiği Milliyet yazarı Hasan Cemal'in uğradığı sansür gündemdeki yerini koruyor.

Özellikle Demirören'in sahibi olduğu Vatan ve Milliyet gazetelerinde Hasan Cemal'in kovulmasına tepki gösterilip gösterilmeyeceği kulislerde konuşuluyor. Bazı yazarların sessiz kalması da eleştiriliyordu.

BARIŞA EMANET OLALIM

Ruşen Çakır da ne yazacağı merak edilen yazarlardan biriydi. Bugün köşesinde kendisinden bekleneni yaptı, hem Diyarbakır'da izleyeceği Newroz için yazdı, hem de Hasan Cemal'in kovulmasına değindi. Yazısının başlığına da Hasan Cemal'in geçen sene kalame aldığı kitabının adını koydu: Barışa Emanet Olalım

İşte Çakır'ın kendi kişisel geçmişini de anlatarak yazdığı Newroz yazısı:

KÜRT DEĞİLİM AMA KENDİMİ BİLDİM BİLELİ SOLCUYUM

"Bugün sadece bir gazeteci olarak değil, Kürt sorununun bir an önce, kalıcı bir şekilde çözülmesini isteyen bir vatandaş olarak Newroz heyecanı yaşayacağım.
Kürt değilim, ama kendimi bildim bileli solcuyum. Daha 14 yaşında bir ortaokul öğrencisiyken meydanlarda "Halklara Özgürlük" ve "Kurdara Azadi" sloganları attım, anlamını bilmeden "Herne Peş" marşı söyledim.

YILLAR SONRA BU NOKTAYA GELMEMİZ HEYECAN VERİCİ

1980 sonrası SHP'nin, TÜSİAD'ın ve diğer kurumların Kürt Raporlarını yutarcasına okudum. Süleyman Demirel'in "şeffaf devlet" vaadini, Mesut Yılmaz'ın "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünü, Tansu Çiller'in "Bask modeli"ni telaffuz etmiş olmasını, Mehmet Ağar'ın "düz ovada siyaset yapsınlar" çıkışını önemsemiş biri olarak yıllar sonra Türkiye'nin Kürtlere hak ve özgürlüklerini verme noktasına gelmiş olmasından tabii ki son derece heyecan ve mutluluk duyuyorum.

Günümüzde öne çıkan aktörlere, sürecin gelişimiyle ilgili bazı ayrıntıları bahane ederek "buradan barış filan çıkmaz" diyenleri anlayamıyorum. Yeni İmralı süreci hakkında çok eleştiri yapıldı, daha da yapılacak, yapılmalı da. Ama bunların hiçbiri çözüm arayışının önünü kesmemeli, kendilerince ayrı ayrı riskler almış olan tarafların çözüm iradesini gölgelememeli.

ASLOLAN ÇÖZÜMSE

Eğer aslolan çözümse şu basitleştirilmiş formül işimize yarayabilir: Tayyip Erdoğan'a güvenmeyen Abdullah Öcalan'a, Öcalan'a güvenmeyen Erdoğan'a, ikisine de güvenmeyen, yıllardır barışı özleyen Türk ve Kürt halklarına güvenebilir.

Bizim hayal ettiğimiz şekilde gerçekleşmiyor diye Türkiye'nin Kürt sorununu çözme fırsatını elimizin tersiyle geri çevirme lüksümüz ve hakkımız yok.

Hasan Cemal, işlerin kötü anlamda iyice kızıştığı bir dönemde yayınlandığı için hak ettiği ilgiyi göremeyen Kürt sorunuyla ilgili son kitabının adını "Barışa Emanet Olun" koymuştu. Maalesef ülke barışa doğru tempolu bir şekilde ama hızla koşarken onun yazılarından (umarım kısa bir süre için) mahrum kaldık. Biz de Newroz günü çıkacak bu yazımızın başlığına, ondan esinlenerek bir çağrıyı çıkaralım: Barışa emanet olalım!