Vatan gazetesinden itiraf gibi bir savunma!
Vatan gazetesi Nisan Ayında Ankara Büro'yu kapattı. İşten çıkartılan 22 yıllık muhabir Deniz Güçer'in açtığı iade davasında ise gazete çok garip bir savunma yaptı.
GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK
Bir süredir Demirören Grubu'nun yönetiminde olan, ancak hem kâr etmediği hem de bir türlü istenilen tiraj rakamlarına ulaşamadığı için sık sık kapatılması konuşulan Vatan gazetesi bilindiği gibi geçtiğimiz Nisan ayında Ankara Büro'sunu kapatmış ve Ankara'da çalışan muhabirlerini işten çıkartmıştı.
Daha doğrusu kağıt üstünde büroyu kapattığını açıklamıştı. Gazetenin Ankara Temsilcisi, sekreteri ve şöforü kadrolu olarak çalışmaya devam ederken, muhabirlerden Kıvanç El, Kemal Göktaş ve Şebnem Hoşgör kardeş gazete Milliyet kadrosuna geçirilmişti.
Gazetenin diğer muhabirlerinin ise iş akitlerine son verilmişti. O muhabirlerden biri olan Deniz Güçer, iş mahkemesine başvurarak Vatan gazetesi aleyhine dava açtı.
İş aktinin Vatan gazetesi tarafından geçersiz nedenler ile fesh edildiğini ileri süren ve işe iadesini talep eden Güçer'in davasında Vatan gazetesi öyle bir savunma yaptı ki, okuyanlar anlamakta zorlanıyor.
GAZETE'DEN "BİZ BU İŞİ BECEREMİYORUZ" İTİRAFI
Gazetenin ticari bir şirket olarak kâr etmediğini, tirajnın düştüğünü, okuyucu kitlesinin değiştiğini, modern hayatın değişimine bağlı olarak arzu edilen kadar çok satamadığını, ekonominin kötüye gittiğini, paranın değer kaybettiğini, kısaca gazetenin Ankara Bürosunu kapatmaya mecbur kaldıklarını anlatan savunma metni gazete yönetiminin "biz bu işi beceremiyoruz" diye itirafta bulunması anlamına geliyor.
Avukatların kaleme aldığı bu "itirafname"ye gazete yönetimi ne der, nasıl tepki gösterir bilinmez, ancak savunma metninin çok daha çarpıcı bir noktası var.
VEDA SELFİESİ DELİL OLDU
Gazetenin avukatları, Ankara Bürosu kapatılınca muhabirlerin, sosyal medyada paylaştıkları "veda selfiesi"ni kanıtlar arasında mahkemeye sunup "biz Ankara Büroyu kapatma kararı aldık,bu veda selfie'si de büronun kapandığını gösteriyor" anlamına gelen bir yorum yaptı.
İŞTE MUHABİRLERİN VEDA SELFİESİ
MUHABİRLERİN MİLLİYET'E GEÇMESİ SOYUT BİR OLAY
Daha da ilginci, gazete yönetiminin, Ankara Büro'da işten çıkartılmak yerin kardeş gazete Milliyet'te çalışmaya devam eden muhabirler ile ilgili olarak "soyut iddialar" diye yorum yapması ve "davacı soyut iddialar dile getirmektedir"... "Başka muhabirlerin Milliyet'te işe başlama durumu somut değildir" demesi oldu.
Vatan ve Milliyet gazetelerinin yönetim kurulunun aynı kişilerden oluşuyor olması, patronajının aynı kişiler olması da "soyut durum ve iddialar" sözlerini anlamsızlaştırıyor.
Şimdi medya kulislerindeki herkes Deniz Güçer'in açtığı işe iade davasının nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyor. Bakalım mahkeme Demirören Grubunun bu savunması sonrasında nasıl bir karar alacak?
Bir süredir Demirören Grubu'nun yönetiminde olan, ancak hem kâr etmediği hem de bir türlü istenilen tiraj rakamlarına ulaşamadığı için sık sık kapatılması konuşulan Vatan gazetesi bilindiği gibi geçtiğimiz Nisan ayında Ankara Büro'sunu kapatmış ve Ankara'da çalışan muhabirlerini işten çıkartmıştı.
Daha doğrusu kağıt üstünde büroyu kapattığını açıklamıştı. Gazetenin Ankara Temsilcisi, sekreteri ve şöforü kadrolu olarak çalışmaya devam ederken, muhabirlerden Kıvanç El, Kemal Göktaş ve Şebnem Hoşgör kardeş gazete Milliyet kadrosuna geçirilmişti.
Gazetenin diğer muhabirlerinin ise iş akitlerine son verilmişti. O muhabirlerden biri olan Deniz Güçer, iş mahkemesine başvurarak Vatan gazetesi aleyhine dava açtı.
İş aktinin Vatan gazetesi tarafından geçersiz nedenler ile fesh edildiğini ileri süren ve işe iadesini talep eden Güçer'in davasında Vatan gazetesi öyle bir savunma yaptı ki, okuyanlar anlamakta zorlanıyor.
GAZETE'DEN "BİZ BU İŞİ BECEREMİYORUZ" İTİRAFI
Gazetenin ticari bir şirket olarak kâr etmediğini, tirajnın düştüğünü, okuyucu kitlesinin değiştiğini, modern hayatın değişimine bağlı olarak arzu edilen kadar çok satamadığını, ekonominin kötüye gittiğini, paranın değer kaybettiğini, kısaca gazetenin Ankara Bürosunu kapatmaya mecbur kaldıklarını anlatan savunma metni gazete yönetiminin "biz bu işi beceremiyoruz" diye itirafta bulunması anlamına geliyor.
Avukatların kaleme aldığı bu "itirafname"ye gazete yönetimi ne der, nasıl tepki gösterir bilinmez, ancak savunma metninin çok daha çarpıcı bir noktası var.
VEDA SELFİESİ DELİL OLDU
Gazetenin avukatları, Ankara Bürosu kapatılınca muhabirlerin, sosyal medyada paylaştıkları "veda selfiesi"ni kanıtlar arasında mahkemeye sunup "biz Ankara Büroyu kapatma kararı aldık,bu veda selfie'si de büronun kapandığını gösteriyor" anlamına gelen bir yorum yaptı.
İŞTE MUHABİRLERİN VEDA SELFİESİ
MUHABİRLERİN MİLLİYET'E GEÇMESİ SOYUT BİR OLAY
Daha da ilginci, gazete yönetiminin, Ankara Büro'da işten çıkartılmak yerin kardeş gazete Milliyet'te çalışmaya devam eden muhabirler ile ilgili olarak "soyut iddialar" diye yorum yapması ve "davacı soyut iddialar dile getirmektedir"... "Başka muhabirlerin Milliyet'te işe başlama durumu somut değildir" demesi oldu.
Vatan ve Milliyet gazetelerinin yönetim kurulunun aynı kişilerden oluşuyor olması, patronajının aynı kişiler olması da "soyut durum ve iddialar" sözlerini anlamsızlaştırıyor.
Şimdi medya kulislerindeki herkes Deniz Güçer'in açtığı işe iade davasının nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyor. Bakalım mahkeme Demirören Grubunun bu savunması sonrasında nasıl bir karar alacak?