ANALİZ

Uğur Mumcu gazeteciliği hortluyor mu ne?..

Her varlıklı kişiye “hırsız” muamelesi çekmeyen, kendilerinden çok para kazananları kıskanmak yerine onlara gıpta eden; komplekssiz tipler…

Uğur Mumcu gazeteciliği hortluyor mu ne?..

ADNAN BERK OKAN

 

Neymiş?..

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamazmış…

Kim söylüyordu bunu?..

Uğur Mumcu merhum…

Aslında bunu aynen öyle söyleyen ilk kişi Monteigne

Denemelerinden birinde, kimilerini eleştirmek için kullanmıştı o küçümseyici cümleyi…

Ama Türkiye kamuoyu o sözün Uğur Mumcu’ya ait olduğunu sandı yıllardır…

Neyse…

Monteigne de söylemiş olsa pek de “doğru” bir söz değildi…

Demagoji kokuyordu…

Çünkü…

Yumurtanın tadı konusunda fikir açıklayabilmek için onu sadece yemek yeter…

Bir de ayrıca organik yapısını ve üretim safhaları konusunda da bilgi sahibi olmak gerekmez…

 

Allah yattığı nur etsin…

Elbette öldürülmesi insanlık dışı bir vahşetti…

Ama…

Sağlığında onun için söylediklerimi, yazdıklarımı vahşi bir şekilde katledilmesinden sonra da yazdığım için bugün rahatım…

İyi insandı mutlaka Uğur Mumcu…

Ve çok iyi bir eş müşfik bir babaydı da sanırım…

Ama çok kötü bir gazeteci/yazardı be arkadaş…

Gazetecilerden servet düşmanı/ideolog yaratan sistemin kurucularındandır…

İnsanlara; siyasi düşüncelerine göre not veren, hayranlık duyan ya da nefret eden biri…

Aynı dönemlerde söyleşi gazeteciliği yapan Emin Çölaşan’ı da kendisine benzetti…

Menfur bir cinayete kurban gitmesi; hasetlikten kaynaklanan “para kazanan herkes hırsızdır” gibi saçma sapan bir ideolojiye dayanan gazetecilik anlayışının daha da kökleşmesine ve kamuoyu tarafından tutulmasına sebep oldu…

Aynı dönemde Uğur Mumcu gazeteciliğinin tuttuğunu gören başka yazarlar da benim “haset gazeteci gazeteciliği” dediğim o tarzı sürdürdüler…

Gelişmiş dünyada biten bir gazetecilik türüydü Uğur Mumcu Gazeteciliği…

Ama bizim medyada adeta bir “okul” olarak kabl edildi ve rahmetlinin çok sayıda müridi oldu…

Hepsi de şan/şöhret ve çok para kazandılar gazetecilikten…

Halen az sayıda yazar tarafından ısrarla sürdürülüyor o tür…

Meselâ; Yavuz Baydar’ın kendi patronunu da kapsayan “holding medyalarının patronları kirlidir, kirli ittifaklar kurarlar” iddiası tipik Uğur Mumcu gazeteciliği örneğidir…

Hemen arkasından aynı zihniyette olan ve çalıştıkları gazeteler tarafından kendilerine “ombudsmanlık” gibi bir paye verilen birkaç arkadaş daha Yavuz Baydar’ı, “Uğur Mumcu gazeteciliği” çerçevesinde savundular…

Oysa onlara deseniz ki; “sizler madem gazete patronlarının kirli ilişkileri olduğuna inanıyorsunuz neden o inancınızı kendi patronlarınızın gazetelerinde onları da kapsayacak şekilde yazmıyorsunuz?”

Yazmazlar…

Yazamazlar…

Çünkü ertesi gün kapıya konurlar…

Ama başkası yazınca alkışlarlar…

 

Yakında bitecek...

Göreceksiniz çok yakın bir gelecekte Uğur Mumcu gazeteciliği de tarihin tozlu sayfaları arasına karışacak…

Yeni, değişik, Gezi Parkı eylemcilerinin espri anlayışına yakın, kendisinden söz etmekten çekinmek bir yana kendisiyle ve yakın çevresiyle dalga da geçebilen, özel hayatında saklanacak bir sırrı olmadığını ortaya döken yeni yazarlar gelecek…

Her varlıklı kişiye “hırsız” muamelesi çekmeyen, kendilerinden çok para kazananları kıskanmak yerine onlara gıpta eden; komplekssiz tipler…

Kendi mutluluğunu da kederini de okurlarıyla paylaşan gazeteci/yazar tipleri…

Kadını yazan…

Aşkını anlatan…

Nefretini de şefkatini de açıkça ve cömertçe yazıp söyleyen…

Zengine de zenginliğe de düşman olmayan yazarlar…

Romanlarımdan birinde, çocukluğu ve delikanlılığı yoksulluk içinde geçen ancak ilerleyen yıllarda yıldızı hızla parlayıp bakanlık da yapan ve çocukluğunda hayal edemediği bir servete kavuşan eski politikacıya şöyle söyletiyordum:

“Meğer ben gençliğimde zenginliğe değil, zenginlere düşmanmışım”…

Geleceğin gençleri zenginliğe de zenginlere de düşman olmayacaklar…

Yani;

Çetin Altan Usta’nın dediği gibi; enseyi karartmayın…

Yavuz Baydar
ya da benzeri birkaç ombudsman, gazeteciliğin parlak geleceğini hasetlik çukurunda boğamaz... 

[email protected]

ÇOK OKUNANLAR