TÜSİAD toplantısında gazeteciler kavga etti
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in ekonomi gazetecileriyle bir araya geldiği toplantıda gazeteciler arasında gerginlik çıkmış.
Hürriyet gazetesi yazarı Sefer Levent, cuma günü TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in düzenlediği basın toplantısında gazeteciler arasındaki gerginliği bugünkü köşesine taşıdı.
"Başkan Dinçer ekonomiyle ilgili 21 tespit ve beklentilerini açıklarken ortam gayet sakindi. Ancak ne zaman ki "Artık soruları alabilirim" dedi, o an itibariyle ortam birden gerildi" diyen , ilginç bir tespit yaptı:
"Ve ne ilginçtir gerilen taraf. Başkan Dinçer değil biz ekonomi gazetecileriydik."
Levent Sefer yazısına şöyle devam etti:
"Masanın etrafında hemen hemen tüm gazetelerin ekonomi temsilcileri vardı. Ve nedense havaya gerginlik hâkimdi. Bir kere yıllardır sakinliğiyle tanıdığım arkadaşlarımın sorularında gerginlik vardı.
Bu sorulara Dinçer cevap vermeden önce, soruyu soranla karşı düşüncede olan gazetelerin temsilcilerinden sürekli homurtular yükseldi.
Dahası sorular geldikçe masadan, "Biz dışarıda fikirlerimizi tartışalım...", "Sorumu başkana sordum arkadaşım...", "Adam daha nasıl açıklasın...", "Eeee ne var bunda...", "Yahu kiminle muhatap olacak...", "Arkadaşım bir dakika müsaade et...", "Sana sormadım ki..." sesleri geldi. Bunlan söylerken birilerini suçluyor ya da kendimi bu tablonun tümüyle dışında tutuyor değilim.
Mesleğimizin "olaya dışarıdan bakma" gereğini giderek kaybettiğimizi gördüğüm için üzüntümü paylaşıyorum.
Açık söylemem gerekirse yaklaşık 19 yıldır basın toplantısı izleyen bir gazeteci olarak ilk kez bu kadar rahatsız olduğumu ve üzüldüğümü belirtmeliyim. Türkiye'nin son zamanlarda çok gerildiğini yazan biz ekonomi gazetecileri meğer bizzat kendimiz ne çok gerilmişiz.
Peki sizce bu gerginliğin sebebi ne?
Örneğin mesleki hırs veya kıskançlık olabilir mi? Bence hayır. Bence bu gerginliğin temel sebebi herkesin gazetesine 'kendince doğru olan haber'i götürmesinin telaşıydı.
BAŞLIKLAR NASILDI?
Sefer Levent olaylı geçen toplantı sonrası gazetelerin attığı manşetleri ise köşesine şöyle taşıdı:
Peki 'kendince doğru olan haber' nasıl oluyor?
İşte bunun cevabı TÜSİAD Başkanı Dinçer'in sözlerinin dünkü gazetelerin başlıklanna yansımasında gizli. Gelin bu başlıklara bir bakalım.
AKŞAM: Dinçer'den paralel çark
AYDINLIK: Hukuk reformunda Türkiye geç kaldı
BUGÜN: O sözlerimin arkasındayım
CUMHURİYET: Sözümün arkasındayım
HABERTÜRK: Verginin yüzde 85'ini ödüyoruz, bizim ağzımızdan çıkan dinlenir
HÜRRİYET: O röportajda ne dediysem o
MİLLİYET: Paralel yok demiyorum, ortaya çıkanlsın
POSTA: Sözlerimin arkasındayım
SÖZCÜ: Büyüme ve yatınm artışı yetersiz, işsizlik artacak
STAR: 'Görmüyorum' lafım 'paralel devlet yok' anlamına gelmiyor
TAKVİM: Patronlar çark etti
TARAF: Sözlerimin arkasındayım
VATAN: Cumhurbaşkanı ile hiçbir sorunumuz yok
YENİ ŞAFAK: Muhatap bulursa kapıyı çalacak
YURT: Söylediklerimin arkasındayım
ZAMAN: Sözlerimin arkasındayım
"Başkan Dinçer ekonomiyle ilgili 21 tespit ve beklentilerini açıklarken ortam gayet sakindi. Ancak ne zaman ki "Artık soruları alabilirim" dedi, o an itibariyle ortam birden gerildi" diyen , ilginç bir tespit yaptı:
"Ve ne ilginçtir gerilen taraf. Başkan Dinçer değil biz ekonomi gazetecileriydik."
Levent Sefer yazısına şöyle devam etti:
"Masanın etrafında hemen hemen tüm gazetelerin ekonomi temsilcileri vardı. Ve nedense havaya gerginlik hâkimdi. Bir kere yıllardır sakinliğiyle tanıdığım arkadaşlarımın sorularında gerginlik vardı.
Bu sorulara Dinçer cevap vermeden önce, soruyu soranla karşı düşüncede olan gazetelerin temsilcilerinden sürekli homurtular yükseldi.
Dahası sorular geldikçe masadan, "Biz dışarıda fikirlerimizi tartışalım...", "Sorumu başkana sordum arkadaşım...", "Adam daha nasıl açıklasın...", "Eeee ne var bunda...", "Yahu kiminle muhatap olacak...", "Arkadaşım bir dakika müsaade et...", "Sana sormadım ki..." sesleri geldi. Bunlan söylerken birilerini suçluyor ya da kendimi bu tablonun tümüyle dışında tutuyor değilim.
Mesleğimizin "olaya dışarıdan bakma" gereğini giderek kaybettiğimizi gördüğüm için üzüntümü paylaşıyorum.
Açık söylemem gerekirse yaklaşık 19 yıldır basın toplantısı izleyen bir gazeteci olarak ilk kez bu kadar rahatsız olduğumu ve üzüldüğümü belirtmeliyim. Türkiye'nin son zamanlarda çok gerildiğini yazan biz ekonomi gazetecileri meğer bizzat kendimiz ne çok gerilmişiz.
Peki sizce bu gerginliğin sebebi ne?
Örneğin mesleki hırs veya kıskançlık olabilir mi? Bence hayır. Bence bu gerginliğin temel sebebi herkesin gazetesine 'kendince doğru olan haber'i götürmesinin telaşıydı.
BAŞLIKLAR NASILDI?
Sefer Levent olaylı geçen toplantı sonrası gazetelerin attığı manşetleri ise köşesine şöyle taşıdı:
Peki 'kendince doğru olan haber' nasıl oluyor?
İşte bunun cevabı TÜSİAD Başkanı Dinçer'in sözlerinin dünkü gazetelerin başlıklanna yansımasında gizli. Gelin bu başlıklara bir bakalım.
AKŞAM: Dinçer'den paralel çark
AYDINLIK: Hukuk reformunda Türkiye geç kaldı
BUGÜN: O sözlerimin arkasındayım
CUMHURİYET: Sözümün arkasındayım
HABERTÜRK: Verginin yüzde 85'ini ödüyoruz, bizim ağzımızdan çıkan dinlenir
HÜRRİYET: O röportajda ne dediysem o
MİLLİYET: Paralel yok demiyorum, ortaya çıkanlsın
POSTA: Sözlerimin arkasındayım
SÖZCÜ: Büyüme ve yatınm artışı yetersiz, işsizlik artacak
STAR: 'Görmüyorum' lafım 'paralel devlet yok' anlamına gelmiyor
TAKVİM: Patronlar çark etti
TARAF: Sözlerimin arkasındayım
VATAN: Cumhurbaşkanı ile hiçbir sorunumuz yok
YENİ ŞAFAK: Muhatap bulursa kapıyı çalacak
YURT: Söylediklerimin arkasındayım
ZAMAN: Sözlerimin arkasındayım
