Türkiye'nin 'seri katiller'i yakında kitapçılarda
"Türkiye'de seri katil yok!" tartışmaları son buluyor. Gazeteci-Yapımcı Sevinç Yavuz, "Türk Seri Katiller" kitabında tam yirmi iki seri katili mercek altına alıyor.
2000'lere kadar Türkiye'de bilinen, beş seri katil vardı. İlki nam-ı diğer, Kolici Orhan Aksoy (halen müebbet hapse mahkum). Gölcük depreminden sonra ortaya çıkmıştı. 1999'da İstanbul'da tam beş cinayet işlemişti.
İkincisi, Aksoy'dan bir yıl önce yine İstanbul'da ortaya çıkmıştı: Seyit Ahmet Demirci (tahliye oldu). En yakın arkadaşıyla birlikte çocukken bir mobilyacının tacizine uğramıştı.
1998'de üçüncü seri katil ortaya çıkmıştı. Kayseri'de kanal boyunda yedi kişiyi tüfekle vurarak öldüren Hamdi Kayapınar (hapiste), cinayetlere 11 yaşında, üvey kardeşini öldürerek başlamıştı.
Türklerin, en iyi bildiği seri katilse, 1994'te Denizli'nin Çambaşı Köyü'nde dört komşusunun alnına ve gözlerine çivi çakarak öldüren Süleyman Aktaş'tı (ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatıyor). "Çivici" adıyla anılan Aktaş, her cinayetinden sonra olayın krokisini A4 kağıda çiziyor, erkekliğinin simgesi olarak nitelediği çivileri ise, itinayla resmediyordu.
4 KAT ARTTI
Sonra ne olduysa oldu, 2000-2010 yılları arasında 17 seri katilimiz daha oldu... Mesela 43 kişinin katili "Tornavidalı" lakaplı Yavuz Yapıcıoğlu çıktı sahneye. Onu, "Bebek Yüz" denen Ali Kaya, kurbanlarını kuyuya dolduran Özkan Zengin, dört kişiyi evinde sevgilisiyle birlikte testereyle parçalara ayıran Kazım Türe takip etti.
Kimi kuyumcu ve iki kızını ısırarak, işkenceyle öldürdü, kimisi de annesinin uyurken boğazını kesti.
Çocuk katiller de çıktı sahneye. Anaokulu öğretmeni Serpil Yeşilyurt'a tecavüz edip, 100 yerinden bıçaklayarak öldüren 16 yaşından küçük 4 çocuk gibi ya da sevgilisini testereyle parçalara ayıran Cem Garipoğlu gibi...
Üstelik bunlar, basına yansıyanlardan sadece birkaç örnek.. Mesela 2002'den beri
İstanbul'un çeşitli yerlerine kesik kadın bacakları bırakan seri katilden hala ses yok ya da bayramlarda çocuk öldüren ve hiç bilinmeyen O katilden.
Bu noktada sorulması gereken tek soru şu: Türkiye'de son 10 yılda ne oldu? Nasıl ve ne zaman, bu korkunç kutunun kapağı açıldı. 2001'deki ekonomik kriz etkili oldu mu mesela? Ya da yıllardır devam eden ve bitmek bilmeyen terör? Ya da yolsuzluk ve gelir dağılımı eşitsizliğinin... Ya da Adli Psikiyatr Prof. Dr. Gökhan Oral'ın dediği gibi: "Psikiyatrinin amacı, kötüyü açıklamaktır. Ama sanırım bunu hiçbir zaman başaramayacak. Çünkü kötülük, bazen yalnızca salt kötülüktür."
Her cinayet işleyene, katliam bile yapsa seri katil demiyoruz. Uluslararası normların getirdiği en basit tarife göre seri katil; anormal kişisel bozukluklar sonucu, 30 günden daha uzun bir zaman diliminde ve arada bekleme dönemleri de olacak şekilde 3 veya daha fazla insanı öldüren kişiye deniyor.
Kitapta, Türkiye'nin son 50 yılı tarandı ve bu normlar ışığında bütün profiller elekten geçirildi. Sonuçta kimliği ve cinayetleri bilinen 22, bugüne kadar yakalanmayan ama işlediği cinayetler açısından seri katil olduğu belirlenmiş 2 katil profili ortaya çıktı.
Ancak burada önemli bir not düşmek gerekiyor; Faili meçhul kalanlar, cinayetler arasında bağ kurulamayanlar, bilgisayar ve bilimin cinayet dosyalarında henüz yeni yeni kullanımı yüzünden aslında bu sayının yüzlerle ifade edilecek kadar çok olduğuna güvenlik güçleri, adli tıp uzmanları ve kriminal laboratuvarı çalışanları gibi, kitabın yazarı Sevinç Yavuz da inanıyor.