ALKIŞ

Tuncay Özkan

Bu meslektaşlarımızın "sosyal medyada en çok konuşulan gazeteci" olmaları tırışkadan nağmedir...

Tuncay Özkan
Hayatının 24 saatinin tamamı her türlğ özgürlüğü tadarak geçiyor...
"Yediği önünde yemediği ardında"...
Sevdiklerine elini uzatıp dokunabilecek kadar yakın...
Her ay onbinlerce lira maaşı cebine koyuyor, işi iş yani...
Kim mi bu?..
Herhangi bir meslektaşlarım...
İster dağa gidip yazıyor, ister bağa çekilip...
İster Bebek kafelerinde dolanıp geçiyor klavyesinin başına...
Dilerse Nişantaşı Atiye Sokak'ta oturup döktürüyor incilerini...
Yani...
Bu meslektaşlarımızın "sosyal medyada en çok konuşulan gazeteci" olmaları tırışkadan nağmedir...
Olacak tabiii...
Amaaaaa...
Bir "gazeteci"...
İki kolunu yanlara açtığında avuçiçleriyle hücresinin duvarlarına dokunuyorsa...
Bir "gazeteci" özgürlüklerinin hiç birisine sahip değilse...
Bir "gazeteci" bırakın Bebek kafelerini, Nişantaşı caddelerini; gökyüzünü bile göremiyorsa...
Bir "gazeteci", sevdiklerinden hiçbirisinin kokusunu doyasıya içine çekemiyorsa...
Ve buna rağman o gazeteci "sosyal medyada en çok konuşulan gazeteci"  sıralamasında dördüncü sırayı kapıyorsa...
İşte asıl alkışlanması gereken, işte asıl "gazeteci bu" denilmesi gereken gazeteci odur...
Kim midir?..
Tuncay Özkan'dır...
Beş yıldır gökyüzünü bile doğru dürüst göremeyen, sevdiklerinin kokusunu içine çekemeyen, elleri de dili de bağlı olmasına rağmen; rutubetli hücresinden yazarak dördüncü sıfaya oturan Tuncay Özkan'dır...
Evet efendiler;
13-19 Mayıs haftasında Sosyal Medya'da "en çok konuşulan gazeteci" sıralamasında dördüncü olan Tuncay Özkan'ı hep birlikte ve sevsek de sevmesek de alkışlayalım; lütfen...
ÇOK OKUNANLAR