TRT Öcalan'la canlı söyleşi yapsa?..
Her hafta siyasi parti liderlerinin grup konuşmalarının bir benzerini de onun ağzından çıkan haliyle televizyon habercilerinden öğrenmiyor muyuz?
ADNAN BERK OKAN
Nazlı Ilıcak, Ergun Babahan ve Serdar Turgut’un ”Devlet, terör örgütünü / Öcalan’ı muhatap alsın” deyişlerine destek veren yazımı dün öğle saatlerinde yazdım…
Daha önce de bir başka yazımda Nazlı Ilıcak’ı “insan” olarak sevmediğimi ama ”Devlet, terör örgütünü / Öcalan’ı muhatap alsın” görüşüne destek verdiğimi belirttim…
Ve bekledim ki bu üç arkadaş sözlerinin arkasında dursunlar…
Mustafa Karaalioğlu da bu üç arkadaşla aynı şeyleri söylemişti baştan (ses kaydı var) ama sonradan (Hadi Özışık’ın Best FM’de yayınlanan programında) inkâr ettiği için onu ciddiye bile almadım…
Diğer üçünden ise yalanlama / inkâr (halen) gelmedi…
Demek ki sözlerinin arkasındaydılar…
Netameli iş...
Onlara destek verici sözler söylemek veya yazmak netameli bir girişim olacağına rağmen yanlarında durduğumu açıkladım…
Üçüne destek verdim…
Onların bu cesaretlerini övdüm bile…
Ama…
Bir baktım ki arkadaşlar sıra altına sinmişler…
Bugün de ortalıkta yoklar…
İncik boncuk; ottan, .oktan şeyler yazıyorlar…
Arkadaşlar?..
Nazlı!..
Ergun!..
Serdar!..
Yahu ne oldu?..
Bel kemikleriniz mi kırıldı?..
Birileriniz kılçığınızı mı çekip aldı sırtınızın orta yerinden?..
Ya da patronlarınızdan mı korktunuz?..
Neden pıstınız kaldınız…
Kuyruklarınızın apış arasında ne işi var?..
Dik tutamıyor musunuz?..
Tutamıyorsanız, tutamayacaksanız, ortaya niçin çıktınız?..
Niye en başından kahramanlık ( ya da cesaret) tasladınız?..
Şu anda, sizi fırçalayan ve asla dönüş yapmayan Mümtazer Türköne ve Şamil Tayyar sizden çok daha ilkeli benim gözümde ki onlar gibi düşünmediğim, düşünemeyeceğim halde…
Yahu meğer amma da korkakmışsınız be…
Hiç olmazsa kim/ler/den korktuğunuzu açıklayın…
Peki peki açıklamaya cesaretiniz yok…
O halde ima edin ben sizin yerinize açıklarım…
Elhamdülillah, Allah’tan başka kimseden korkum yok…
Sevgili; Nazlı, Ergun ve Serdar…
İnsanları bir şeye inandırmak kolaydır…
Amaaaa…
İnsanları o inançta uzun süre tutabilmek kolay değildir…
Mangal gibi yürek, inanılırlık, güvenilirlik ve ilkeli olmak ister…
Ama sizde bu saydıklarımın hiçbiri yokmuş meğer…
Yıktınız bütün inançlarımı…
Devlet sadece kendi halkına ilkeli olur!..
Aha bir kez daha haykırıyorum…
Devlet, terör örgütünü de İmralı’da konuk ettiği teröristi de muhatap alacak birilerini görevlendirmeli…
Kaldı ki, Devlet o görüşmeler sürecinde “dürüst” olmak zorunda da değil…
"Biz ilkeli devletiz" diye romantik takıldınız mı hiç kimse sizi adam yerine koymaz...
İran'la takas anlaşmasında "ilkeli" davrandık da ne kazandık?..
Brezilya'ya bakın...
Kim bilir neler kaptı ABD'den ve dönüverdi bize verdiği sözden...
Ya HAMAS?..
Başbakan Erdoğan "ilkeliyiz ve HAMAS'ın arkasındayız" dedikçe o bizim "2 puan almak için" arkasında durduğumuzu zannedip "Ben kargadan başka kuş, Mısır'dan başka dost tanımam" deyiverdi...
Unutmayın ki bu yüzyılda "İyi Devlet" sadece kendi halkına karşı "ilkeli" olandır...
Diğer devletlere karşıysa, hinoğlu hin olan Devlet "makbul"dür...
Sayın Cumhurbaşkanı dün şöyle dedi:
"Çağımızda kim dost, kim düşman belli değil..."
Anlayan için çok değerli bir uyarı ama "anlayan" için...
Hem canınız cennette, hem eliniz günahta!.
Ey devlet adamları!
Yahu biraz da içeriye değil, dünyaya dönük politika üretin be…
Devletin TV’sini gönderin İmralı’ya, bırakın anlatsın ne anlatacaksa…
Bırakın istesin ne isteyecekse…
Hem de canlı yayınlayın…
Ve hatta soru soran gazeteci, Kürtçe bilen bir arkadaşımız olsun ve sorularını Kürtçe sorsun söyleşiye başlarken…
Bakalım Kürtlerin lideri olduğu iddia edilen terörist Kürtçe’yi ne kadar biliyor bütün dünya görsün…
"Ama yasalar!" diyorsanız ne yasası ya, İçişleri bakanlığı bir "genelge" yayımlasın yeter...
Canlı yayında ve hem de Kürtçe sorular önce tercüme edilir ve o da cevaplarını Türkçe verirse (Çünkü Kürtçe bilmez) bütün dünya adamın asıl amacının "Etnik özgürlük" olmadığını anlar...
Bunlar profesyonel teröristler...
Sevgili siyasetçi:
Risk almadan başarmak mümkün mü?..
Yani, hem canınız cennette olacak, hem eliniz günahta...
Yok öyle bir şey...
Lider olmak olay değil...
Liderseniz; zaman zaman istismar edilecek ve buna göz yumacaksınız...
Bazen de "aptal"ı oynayacaksınız...
Yürüdüğünüz yolu selâmetle bitirebilmek için "erdemsiz" olmayı bile göze alacaksınız...
Devlet yönetmek işte böyle bir şey...
Koskoca Türkiye bir teröristin söyleyeceklerinden korkar mı?..
Koskoca Türkiye bir teröristin isteyeceklerini dünyanın öğrenmesinden korkar mı?..
Adamı canlı yayında konuşturmuyorsunuz da, yandaşlarına ulaşamıyor mu?..
Yahu her hafta siyasi parti liderlerinin gurup konuşmalarının bir benzerini de onun ağzından çıkan haliyle televizyon habercileri veya gazetecilerden öğrenmiyor muyuz?..
Bırakın canlı yayında konuşsun da bütün dünya bir profesyonel teröristin nasıl odluğunu görsün...
Demokrasiye evet ama bu siyasilerle mi?..
Bakıyorum da hiç kimse Tansu Çiller'in Başbakanlık döneminde terörün nasıl bittiğini hatırlamıyor...
Acaba neden?..
O halde ben anlatayım...
Çiller kurduğu özel bir ekiple PKK'nın uyuşturucu ticareti yaptığı malın geliş ve gidiş yollarını kesti.
Terör bitti...
Terör bitti ama bu sefer de uyuşturucu ticaretini özel birlikçiler ele geçirdi...
Bunların kimler olduğunu da Susurluk'taki kaza sırasında ve sonrasında öğrendik...
Devlet istese yine aynı yöntemi uygular...
Ama uygulamıyor, uygulamaz...
Uygularsa, Güneydoğulu milletvekillerinin düğünlerinde gelinler takılardan dolayı boyun fıtığı(!) olmazlar..
Çünkü uyuşturucu baronlarının hem mecliste hem de hükümette adamları var...
Şeyh Sadi, "Hükümdar yol vermezse eşkıya yol kesemez" der...
Devlet yol vermese "terör" olabilir mi?..