MEDYA KÖŞESİ

Toroğlu, sporun Reha Muhtar'ıydı!

Zaman yazarı Ahmet Çakır, "Erman Toroğlu memleket gerçeğidir" başlıklı yazısıyla dün başladığı Erman Toroğlu analizine bugün devam etti...

Toroğlu, sporun Reha Muhtar'ıydı!

Zaman yazarı Ahmet Çakır, "Erman Toroğlu memleket gerçeğidir" başlıklı yazısıyla dün başladığı Erman Toroğlu analizine bugün devam etti...

Toroğlu, sporun Reha Muhtar'ıydı (2)

'Toroğlu olayı büyütülmemeli' düşüncesi doğrudur, ancak konunun değişik yönleri üzerinde durma gereği bundan daha büyük bir doğrudur.

Büyütülmemesi gereken, bu gelişmenin, sanki memleketin kaderini etkileyecek deprem gibi bir olay halini almamasıdır. Ülke gündeminde bir yığın dehşet verici olay birbirini kovalarken, Toroğlu konusunun üzerinde uzun boylu durmak elbette ki gereksizdir.

Üzerinde durulması gereken, bu işin toplumsal boyutlarıdır. Toroğlu olayının sonucu değil, nedeni, niçini, nasılıdır. Sonuçta tam 15 yıl boyunca her hafta birkaç kez evimize konuk olup bize sürekli birşeyler söyleyebilen birinden bahsediyoruz.

Peki, Toroğlu'nun gerçekten bilgi ve fikir dağarcığı bu kadar dolu muydu? Bize her hafta yeni, ilginç ve önemli şeyler mi söylüyordu; yoksa aynı sözleri değişik biçimlerde ve argo sosuyla önümüze mi sürüyordu?

Bu kadar yıl izlenen biri elbette ki önemlidir; ya insanları eğlendiriyor ya da birşeyler öğretiyordur. Öyle ya da böyle mutlaka bir gereksinmeyi karşılıyordur. Yoksa insan sıkılır ve seyretmez. Üstelik yığınla seçenek varken ille de 'Toroğlu ne diyor' diye kendini mahkum etmez.

Peki, aklınızda bu yönde olumlu denebilecek birşeyler kaldı mı? Yani ben futbolla ilgili şu gerçeği Toroğlu'ndan öğrendim, hakemlik hakkındaki bu bilgiyi ondan aldım, futbolcuların o halini Toroğlu söyleyince anladım, ya da şu programı sırasında çok eğlendim gibisinden birşeyler var mı belleğinizde?

Haksızlık etmeyeyim, hiç değilse sonuncusuyla ilgili birşeyler kalmıştır...

Hepsini bir yana bırakın, Toroğlu hakem eleştirisiyle yola çıktı ve adeta bir sektör oluşturdu. Bugün böyle bir işten para kazanan insanlar var. Peki, bu durum hakemliğimize ne kazandırdı? Hakem tartışmalarıyla bu alandaki hangi sorunumuz halledildi? Bu sayede Türk hakemliği hangi aşamayı gerçekleştirdi?

Toroğlu'nun asıl başarısı, bu memlekette insanların boş konuşmaya ne kadar düşkün olduklarını anlamışlığıydı. Ortada ele gelir tek bir bilgi ya da fikir yok ama Toroğlu ve onun gibiler hep var. Nasıl? Niye? Sayısı 140 binden 400 bine kadar değişen çok geniş bir yelpazede verilen erkek kahvehaneleri ne işe yarıyorsa, Toroğlu da tv'de benzer bir gereksinmeyi karşılıyordu.

Düşünün, bu ülkede futbolla ilgili olarak olupbiten herşeyin doğrusunu sadece Toroğlu biliyor! Başta FB, GS, BJK ve Milli Takım olmak üzere bütün kulüplerimizle ilgili doğruları ve gerçekleri oraları yöneten kişiler değil de sadece Toroğlu görüyor, anlıyor; sonra da bize söylüyor...

Toroğlu böyle söyleyince o kulüplerin yöneticisi, teknik adamı, futbolcusu asla işini doğru bilmeyen ve yapamayan, akılsız, yetersiz, beceriksiz kişiler durumuna düşüyor! Bu da kaçınılmaz olarak başta Aziz Yıldırım olmak üzere öteki başkan ve yöneticileri isyan ettiriyor.

Hele hakemler! Asla iyi ve doğru birşey yapamıyorlar. Hiçbiri dürüstçe maç yönetmek üzere sahaya çıkmıyor, hepsinin kafasında tilkiler dolaşıyor. Bu nedenle de her hafta maçları katlediyorlar ve bunları düzeltmek de Toroğlu'na kalıyor...

Yıllardır bıkmadan usanmadan bu masalları dinledik biz! Daha da çoook dinlerdik ama galiba Toroğlu'nun fiziki varlığı ve sözleriyle sadece ürünün değil futbolla ilgili herşeyin önüne geçmiş olması, muktedirlere 'yeter' dedirtti. Beyaz Türkler, bu acıklı komediye son verme ihtiyacını duydu.

İki gündür gazetelerde, onun programda ettiği birtakım argo ve belden aşağı sözlerin örnekleri aktarılıyor. Bundan çok daha çarpıcı olan, 'ülkeye nasıl bir genelkurmay başkanının gerekli olduğunu' vaazeden sözleri akla gelmiyor. Toroğlu'nun nerede durması gerektiğini bilmeyişinin en çarpıcı örneği o değil miydi?

İşin gerçeği şu: Erman Toroğlu, sporun Reha Muhtar'ıydı. Muhtar, nasıl tv haberciliğinde ne yaptıysa Toroğlu da yorumculuğu o noktaya getirdi. Aslında bu konu televizyonculuğu, yorumculuğu filan da aşan sosyolojik bir olgu. Konuyu bütün yönleriyle ele alan akademik bir araştırmayı okumak isterdim doğrusu; eğlenceli olurdu...

Ahmet Çakır - Zaman

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar