Telefonundan ulaşamayınca köşesinden sordu! Mansur Yavaş'a 4 kritik soru
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, rüşvet iddiaları ve bu iddialara verilen yanıtların suçlayanı da suçlananı da töhmet altında kalmaktan kurtarmadığını söyledi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a 4 soru yöneltti.
Siyaset gündemi şimdi de rüşvet iddiaları ile kaynıyor. Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet de bu mevzuya değindi köşesinde ve iddiaların odağındaki isim olan Mansur Yavaş'a telefonla ulaşamadığı için köşesinden yöneltti sorularını...
"Mesele şu haliyle, imar baronlarına geçit vermeyen bir belediye başkanından çok, akçeli işleri paylaşım aracı haline dönüştüren bir profili karşımıza çıkartıyor." diyen yazar kafalardaki soru işaretlerinin attığını ifade etti.
Mansur Yavaş şu 4 soru için ne diyecek?
Bir süredir, sabahları evden işe giderken, akşamları işten eve dönerken Eskişehir Yolu’ndan Anadolu Bulvarı’na dönüş sapağına geldiğimizde, karşıdaki iki gökdelenin inşaatı gözüme çarpıyordu.
Son birkaç gündür ise, bu gökdelen inşaatları gözlerimin rastgele hareketlerine keskin bir fren yaptırmaya başladı.
Nedeni belli:
Bu inşaat, birkaç gün önce kanalizasyon şebekesi gibi patlayan bir skandalın odak noktası haline gelmiş durumda.
İddiaların ve verilen yanıtların bugünkü haline baktığımızda suçlayan da, suçlanan da töhmet altında kalmaktan kurtulmuş değil.
Şöyle ki;
İddiaya göre bu gökdelenlerin, emsali yükseltilerek değeri birkaç kat, belki de daha fazla artırılan, bu sayede de müteahhide haksız kazanç sağlayan ama aynı zamanda ortamı yolsuzluk yapmaya elverişli hale getiren bir hikâyesi var.
İşin bu yönüyle ayrıca değerlendirilmesinde, bu tür emsal artışlarıyla oluşan rantın kısmen ya da hakkaniyet ölçüsünde kamuya aktarılması gibi bir ihtiyaç olduğu ortada.
Daha önce başka örneklerle karşımıza çıktığı gibi, örneğin İSKİ skandalında olduğu gibi, iki CHP’linin kavgasıyla patlak veren bu tür skandalların birinci perdesinde işin bu kısmıyla ilgili sorular karşımıza çıkıyor.
Yani, “Bana rüşvet teklif ettiler” diyerek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı suçlayan diğer CHP’li Sinan Aygün’ün yanıtlaması gereken sorular.
İşin belediye ayağına gelince…
Mansur Yavaş, hakkında oluşan soru işaretlerini giderecek aydınlatıcı cümleler kurmak yerine, “Göreve geldiğimden beri kimseye rant sağlamadık, imar baronlarına geçit vermedik” türü genel savunma cümleleriyle olayı yönetmeye çalışıyor.
Bahis konusu inşaat mühürlendikten sonra onun üzerine birkaç gündür ortalığa saçılan rüşvet iddiaları gündeme gelmemiş olsaydı, bu söylemin bir karşılığı olurdu tabii.
O sorulara geleceğiz ama önce Sinan Aygün’ün iddiasına yansıyan, iki CHP’li meclis üyesi ile arasında geçen diyaloğa bakalım:
-Abi bize bir şey söyle de bu rakamı bağlayalım.
-Neyi bağlayalım? Bağlayacağınız nedir? Sizin derdiniz ne?
-25… 25 milyon.
Aygün’ün iddiası böyle.
Konunun diğer muhatapları da bu diyaloğu doğruladılar ama bu parayı okul parası için istediklerini iddia ettiler.
Mansur Yavaş da işin bu kısmını doğrulayan beyanatlar verdi.
Hafta sonu, daha önce iki kere iletişim kurduğum cep telefonunu arayıp Mansur Yavaş’a bazı sorular yöneltmek istedim.
Ancak telefonu kapalı olduğu için ulaşamadım.
Ulaşabilseydim, kendisine şu soruları soracaktım:
1. CHP’li iki meclis üyesinin Sinan Aygün’le buluşmasından önceden haberdar mıydınız?
2. Bu iki ismin Aygün’le nasıl bir pazarlık yapacağına dair bilginiz var mıydı?
3. Sinan Aygün, teklifi kabul etseydi (okul inşaatı için bile olsa) inşaat üzerindeki o mührü kaldıracak mıydınız? Ya da mahkeme süreci ile ilgili yetkilerinizi karşı tarafın lehine işleyecek şekilde mi kullanacaktınız?
4. Öyle bir durumda iddia ettiğiniz gibi ‘imar baronlarının’ yaptığına göz yummuş olmayacak mıydınız?
Mesele şu haliyle, imar baronlarına geçit vermeyen bir belediye başkanından çok, akçeli işleri paylaşım aracı haline dönüştüren bir profili karşımıza çıkartıyor.
İşi, Yavaş’ın avukatlık yaptığı dönemden kalma benzeri alışkanlıklarıyla yan yana getirdiğinizde ise, kafalardaki soru işaretleri küçülmek yerine büyüyor.
Sinan Aygün, inşaatı mühürlenmeden önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüştüğünü açıkladı.
Kılıçdaroğlu’nun konuyla ilgili henüz bir açıklaması yok.
Ancak, şu anki verilere baktığımızda, örneği başka vakalarda da görüleceği şekilde, CHP liderinin ilkeler koyarak meseleyi yönetmek yerine durumu idare eden bir tarzda hareket ettiği anlaşılıyor.
Dün sabah CNNTÜRK’te Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayan parti sözcüsü Faik Öztrak ise, Mansur Yavaş’a kefil olduklarını gösterircesine, “İddia sürecine baktığınız zaman Sayın Yavaş hiçbir yerinde yok” ifadesini kullandı.
Şu yukarıdaki 4 soruya net bir yanıt alınabilirse, öyle bir durum CHP sözcüsünün kefaletini teyit edebilir.
Ama şu haliyle, bir aklanma halinden söz etmek mümkün değil.
Cumhuriyet Halk Partisi, yerel yönetimlerde kendilerine oy verenler de dâhil topluma “İşte bu” dedirtebilecek çok az hikâye çıkarabildi.
Hikâyenin büyük bölümünde ise, son hadisede gördüğümüz gibi, birçok zaman enteresan bir şekilde kendi aralarındaki anlaşmazlıklar yüzünden patlak veren skandallar, paylaşım kavgaları var.
Daha 9 ay dolmadan böyle şeylerin ortaya çıkması, başka bir partiden selefleri için israf, yolsuzluk gibi ithamlar kullanarak işbaşına gelenlerin, hem inandırıcılık sorunu yaşadıklarını, hem de kullandıkları bu silahlarla yeni, ciddi bir sınav vermekte olduklarını gösteriyor.