Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli, Mehmet Acet'e konuştu
Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sordu: Türkiye için kıtlık, kuraklık, susuzluk tehlikesi var mı?
Türkiye için yapılan susuzluk uyarısı yurdun dört bir yanında hareketlenmeye sebep oldu. Cuma günü, cuma namazının hemen ardında tüm illerde yağmur duasına çıkılırken, halka israftan kaçınma ve tasarruf çağrıları yapıldı.
Cumartesi günü Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin davetiyle Gaziantep’e giden Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sordu: Türkiye için kıtlık, kuraklık, susuzluk tehlikesi var mı?
İşte yazıdan detaylar:
İSTANBUL VE DİĞER ŞEHİRLER İÇİN ‘ALARM VERİCİ’ BİR DURUM YOK
Bu sene yeterli yağış olmadığı için özellikle büyükşehirlerin şebeke sularını besleyen barajlarındaki su seviyeleri önemli miktarda azaldı. Bakan Pakdemirli’ye “İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere büyükşehirler için alarm verici bir durum var mı” diye sordum. Şu bilgiyi verdi: “En kötü senaryolarda bile önümüzdeki ekim ayında 3-5 günlük bir sıkıntı görünüyor ama üstesinden geleceğiz.”
Bakan Bey’in zikrettiği ‘süper bilgisayarlar’ önümüzdeki dönem için güzel haberler veriyormuş. Yüzde 90 isabetle tahminler yapabilen bu bilgisayarların sunduğu bilgilere göre önümüzdeki dönemde mevsim normallerine döneceğiz ve yağışlar başlayacak. Tarım Bakanı Pakdemirli, iki türlü kuraklıktan söz ediyor. 1-Tarımsal kuraklık, 2-Meteorolojik kuraklık.
Yağışların azalması nedeniyle barajlardaki suların miktarında evet bir gerileme oldu ama tarım arazilerinin sulanması anlamında böyle bir sıkıntı yok. Pakdemirli bunu ‘suyun depolanmasına’ bağlıyor. Yani barajlar, göletler vs. Suyun depolanması sayesinde tarımda ‘kuraklık’ korkusu oluşmamış. Ancak orta ve uzun vadede bütün dünya gibi ülkemizi de sıkıntılı günler bekliyor. Girişte verdiğim Fırat’ın sularıyla ilgili bilgiyi yine Bakan Pakdemirli’den alarak aktardım.
Bakan Bey, su kullanımıyla ilgili ölçüyü şöyle koyuyor: Pandemi ortamında hijyen şartlarını koruyacak su kullanımından vazgeçilmemeli. Ancak, ihtiyacın ötesine de geçilmemeli.