MEDYA KÖŞESİ

Taraf'tan ayrılanlar lokanta işletmecisi gibi

"Bir de restorancılıkta böyledir. At oynatmak isteyen birileri çıkar; güçlerini pekiştirmek adına, genellikle olup bitenden bîhaber olanları da yanlarına çekerek, “biz bir ekibiz” dayatmasıyla postalarını koyarlar."

Taraf'tan ayrılanlar lokanta işletmecisi gibi

GAZETECİLER.COM - Taraf yazarı Namık Çınar, köşesinden bir yandan Taraf gazetesinden ayrılan yazarların bildirisini yorumladı bir yandan da Oral Çalışlar, Yıldıray Oğur, gibi isimlerin yönetimini sert bir dille eleştirdi. Kendi yazılarının gizlenmeye çalışıldığını,  sansür uygulandığını, başlıklarının değiştirildiğini de yazısında açıklayan Çınar, köşe yazısında Taraf'ta yaşanan süreci  "Bir de restorancılıkta böyledir." diye yorumladı.

İşte Çınar'ın yazısından çarpcı bir bölüm :

"Bir de restorancılıkta böyledir.

At oynatmak isteyen birileri çıkar; güçlerini pekiştirmek adına, genellikle olup bitenden bîhaber olanları da yanlarına çekerek, “biz bir ekibiz” dayatmasıyla postalarını koyarlar.

Bir keresinde böyle birine, “Hadi onları anladık da, sana n’oluyor” diye sorduğumda; “Ne bileyim, herkes ayrılıyor denince, ben de, herhalde ayrılmak gerekiyor, diye düşündüm” demişti.

Birey gibi davranmaya yakışıp yakışmadığı herkesin kendi bileceği bir şey ve kimin ne akıntıya kapıldığı da hiç mi hiç ilgilendirmiyor beni.

Lâkin, ayrılışlarını “bizden sonra tufan” diyerek taçlandırmalarına ve bana yönelik kimi serzenişlerin de etkisiyle, kalanlardan biri olarak kırıldığımı söylemeliyim.

AHMET ALTAN'I BÖYLE SAHİPLENMEDİLER

Ahmet Altan’dan esirgedikleri sahiplenmeyi, Taraf’a henüz emeği bile geçmemiş Oral Çalışlar’a göstermeleri dahi çok şey ifade etmiyor mu?

Onun gitmesine zemin hazırlayarak ele geçirdikleri gazeteyi Başbakan’ın emrine sunmuşlar; o da âkillerin en çoğunu, yandaş medya olarak bilinenlerden bile değil de bizim gazeteden seçerek, “sen miydin bir zamanlar bana diklenen, ben adamı işte böyle yaparım” dercesine, arkasından teneke çaldırmıştır.

Ne ki, bu düzen tutmayıp geri tepmiş; işte şimdi yeniden, yitirdiği o dürüst ruhunu aramaktadır.

İşin özeti budur.

(...)

EDİTORYAL BAĞIMSIZLIĞI ESAS SİZ BERBAT ETTİNİZ

Hesap demişken... politik hesapların yapılabileceği bir yer gözüküyor mu AKP’den başka da, politik çıkarların enstrümanı olsun bu gazete? Onların dümen suyunda giderken, nasıl bir pişkinliktir suçlamak, geride kalanları?

Editoryal bağımsızlığı asıl siz berbat ettiniz. Şu son bir ayda, barış sürecini gerekçe göstererek iki kez yazı başlıklarımı değiştirdiniz.

Kendi yazılarınızı ön sayfada hiç sektirmeden anons ederken; iç sayfalarda kaybolup gideyim diye, beni var gücünüzle sakladınız.

Toprak altından çıkan sekiz bin yıllık değerleri çanak çömlek diye nasıl hafife alıyorsa, demokrasiyi de öyle gören Erdoğan’ı eleştiriyorum diye, bana tavır koydunuz.

Esasen, her şeyi avucuna almak isteyip, hiçbir denetime gelmeyen Başbakan’ı uzun uzun betimlemeye de gerek yok. Dün olanlar her şeyi çok güzel anlatıyor.

1 Mayıs, inşaat yasağıyla başladı, demokrasi yasağıyla bitti.

Aranızdaki saygı duyduklarım umarım beni anlarlar.

IŞIK GÖRÜNÜYOR DEDİKLERİ AKP'NİN AMPULÜYMÜŞ

Taraf
’ta cadı kazanı kaynatanların hakkından hayat gelecek. Erdoğan da hem kendi kaderini, hem onlarınkini hızlandıracak.

Hani “ışık görüyoruz... ışık görüyoruz” diyorlardı ya, meğer “AKP’nin ampulü”ymüş anlatmaya çalıştıkları.

Keşke daha açık olsalardı.

Dürüstlük iyidir çünkü.