ANALİZ

Taraf'ın manşeti mi sorunlu olan TR325 mi?

Bir yanda yaklaşan bir fırtına... Öte yanda küstah(!) Taraf!

Taraf'ın manşeti mi sorunlu olan TR325 mi?
Başbakan Erdoğan siyasi arenada rakip bulamadığından olsa gerek medyayla polemiğe girmeye bayılıyor...
Yine hedef Taraf!
Yine kameralar önünde, bir nevi kapısı işaretlenen aynı adres...
Taraf için çok şey söyleyebilirsiniz...
Ancak gazeteciyim diyen kime sorsanız önüne gelen Stratfor belgelerinden o manşeti atardı. Üstelik Taraf bu hassas manşeti atarken Erdoğan'ı ameliyat eden doktoru da sürmanşetinden verdi. Bilginin ilk ağızdan yalanlamasını aynı haberle sundu. Bu haliyle haber kasıt, yıpratma, provakasyon amacı hiçbir şekilde taşımıyordu.
Evet, insanın kendisiyle ilgili "ömür biçilmiş" bir manşeti görmesi ürpertici, acımasız, zalimce... Fakat o ömürü biçen de Taraf değil, danışmanım diyerek ortalıkta nice zamandır dolaşan TR325... Başbakan Erdoğan kızacaksa TR325'in yanıbaşına kadar sokulmasına izin verenlere kızmalı... Kızacaksa, "Başbakanlıktaki CIA  mensubu" olarak bilinen bu şahısla ilgili bilgi derlemeyen MİT'e kızmalı... Ve kızacaksa sağlığı konusunda şeffaf davranmadığı için en çok da kendine kızmalı...
Ama asla Taraf'a değil...
Çünkü Taraf'ın yaptığı küstahlık değil habercilikti.

FIRTINA GELİYOR

Medya dünyası yeni bir fırtınaya tutulmak üzere... 28 Şubat soruşturmasının  rüzgarı şimdiden camianın altını üstüne getirmeye başladı. Rüzgarıyla bile ortalığı karıştıran bu fırtınada görünen o ki yeni bir tasfiye süreci yaşanacak, yeni bir tutuklama furyası başlayacak.

İktidara yakın medyada fırtınanın zararlarını azaltmaya yönelik telkinleri okudukça tedirginlik daha da tırmanıyor. Sanki alttan alta bir savaş var gibi...
Bir kanat "kana kan" diyor ve 28 Şubat'a destek veren tüm medya mensuplarının kellesini istiyor. Makul ve mağrur durmayı başaranlar ise "hesaplaşma kinle olmamalalı" diyerek frene basmaya çalışıyor.
Bu "fren" tutacak mı?
Şimdiden acı fren izleri çıkıyor, yanık bir lastik kokusu genizlere doluyor... Hal böyleyken bir de "fren patlarsa" neler olacak düşünmek zor...

YORULDUK!

Evet 28 Şubat ile hesaplaşma yapılmalı. Aksi taktirde bir 15 yıl sonra dahi bu "uhde" ile yanıp tutuşanlar olacak. Haliyle 28 Şubat ile hesap hiç kapanmayacak. Ancak gerek Ergenekon, gerek Balyoz gerekse Oda TV davalarında gördüğümüz öyle "haksızlıklar" var ki "kurunun yanında yine yaş" yanacak endişelerine hak vermemek mümkün değil. Karne o kadar kötü ki "alerji duyulan isimlerin" bu kez de "28 Şubat torbasına" doldurulmayacağına kimse garanti veremiyor.
Oysa yorulduk artık!
Adalet ararken, yeni bir adaletsizliği kimse tolere edebilecek durumda değil... Umarız yine freni patlatmayız.
Umarız 'balas ayarı' yapalım derken balataları sıyırtmayız...

[email protected]


ÇOK OKUNANLAR