MEDYA KÖŞESİ

Taraf yazarından Öcalan'a açık mektup!

'Kimi mıhatap almalı?' tartışmaları süre dursun Taraf yazarı Öcalan'ı muhatap almış ve ilginç bir mektupla seslenmiş kendisine..

Taraf yazarından Öcalan'a açık mektup!
GAZETECİLER.COM
Gündemin odak noktasına oturan Kürt sorunu medyada da giderek derinleşen tartışmaların fitili ateşledi. Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı köşesinden Abdullah Öcalan'a açık bir mektup yazarak dikkat çekti. Kütahyalı, yükselen şiddet dalgası içinde barışa bir şans tanımak istemiş. 'Kimi mıhatap almalı?' tartışmaları süre dursun Taraf yazarı Öcalan'ı muhatap almış ve ilginç bir mektupla seslenmiş kendisine..

Abdullah Öcalan’a açık mektup

Abdullah Öcalan... Daha önce defalarca “Öcalan’dan nefret edenler de Öcalan’ın bir realite olduğunu kabul etmek durumundadır” diye yazdım. Kürt halkının çok büyük çoğunluğunun“Öcalan olmasaydı Kürt adı anılmazdı” diye inandığını, böyle bir algı realitesini biz Türklerin iyi kavraması gerektiğini defalarca yazdım, söyledim... PKK’nın siyasi uzantılarına oy vermeyen Kürtlerin de sana son tahlilde belli bir saygı duyduğunu herkesin iyi kavraması lazım. Bu duyguyla empati yapmayan kimi Türklerin “Öcalan’a mesafeli Kürtler”in yanında “Bebek katili” gibi hitapları kullandığında nasıl cevap alacaklarını da iyi bilirim. Cevap vermeseler bile içlerinden ne geçtiğini iyi bilirim... Sen yakalandığında kamera önünde yapılan o saçma sapan “Çak baba nasıl yakaladık” şovlarının Kürt halkının çoğunluğunu nasıl rencide ettiğini de biliyorum... Zaten bir “Öcalan fenomeni” olmasında Türk devletinin de büyük katkıları oldu, sen de bunu iyi biliyorsun. Kürt coğrafyasının insanlarını PKK saflarına itecek ne varsa yaptı Türk devlet zihniyeti... Haliyle kimi Kürt muhalifleri bu gerçeği görüp epey laf da söylüyor ama neyse artık bunların bir önemi kalmadı. Öyle ya da böyle Kürt halkının ciddi bir kısmıyla senin aranda bir manevi bağ oluştu... Bu realiteyi görmezden gelmek ahmaklıktır. Ama realitesin diye bu halk sana tapıyor da değil. Elbette sana tamamen tapan insanlar var, bizim kimi ulusalcı manyakların “Bulutlar burada her sene Atatürk şeklinde çıkıyor, kayalar Atatürk halini almış” deyip oralarda düzenli selam durması psikolojisine benzer epey kardeşimiz var... KCK kadrolarında onlara da yer açmışsın zaten, çok mutlular, seçilmiş politikacılar üzerinde senin adına manevi terör estiriyorlar... Milletvekilleri ve belediye başkanları bu manevi terör ortamından korkuyor, bir suçluyu sorgular gibi bu Kürt politikacılarından senin adına hesap soruyor bunlar, seçilmiş belediye başkanlarına, milletvekillerine bir zerre saygıları yok. Önde gelen, halkın çok sevdiği bir Kürt belediye başkanına “Ciguli” diye hitap edebiliyorlar.Bu insanların bireysel olarak en ufak yıldızlaşma ihtimaline karşı pusuda bekliyor bu manevi terör takımı. Bu politikacıların bir zerre bireysel iradesi olmasın istiyorlar, hepsi koşulsuz şartsız senin kulun, kölen olsun istiyorlar. BDP hareketinde zaten seni herkes “halk önderi” olarak görüyor, bunda da herkes samimi. Nedir bu garip paranoya? Nedir bu “tapınılma ihtiyacı” ? Niçin BDP’li belediye başkanları ve milletvekilleri üzerinde bu derece baskı uygulatıyorsun?.. Eğer “Benim bunlarla ilgim yok. Ben böyle bir şey istemiyorum. Ben demokrat bir liderim” diyorsan bu yönde KCK personeline açık açık direktif vermen gerekmez mi? “Beni sevenleri durduramıyorum. Onlar kendiliğinden yapıyor” gibi bir palavraya kimse inanmaz, bunu bilmelisin...

Öte yandan yine Türk devlet zihniyeti öyle bir “KCK operasyonu” yaptı ki, seninkilerin ekmeğine yani bu kadar yağ sürülebilirdi. Manevi terör ortamından mağdur olan politikacıları da içeri tıktılar, Ergenekoncu polisler de o iğrenç fotoğrafı kurgulayıp, basına servis ettiler... Bu karşılıklı birbirini besleme durumlarını, “sözde düşmanlar”ın derin ittifakını Kürt halkı da görüyor, bunu bilmeni isterim. Bir yandan her koşulda sana olan saygılarını yitirmek istemiyorlar, bir yandan da Ergenekon-PKK ortak operasyonu şeklinde giden gelişmelerin de farkındalar...

Sana tapan gazeteler Şemdinli saldırısı sonrası “11 askeri AKP’nin politikaları öldürdü” diye manşet atabiliyor. AKP’yi devirmeye odaklanmış yargı darbesinin adamları ortam iyice kızışsın, darbe atmosferi iyice oluşsun diye Kürt çocuklarını sürekli içeri alıyor, senin medyan “AKP, çocuklara acımıyor” diyebiliyor. Bir Kürt şairinin anıldığı, Kürtçe şarkıların, şiirlerin söylendiği bir festivali sabote etmek için elinden geleni yapabiliyor PKK timleri. Kürt kültürüne hizmet etmek isteyen, Kürt kimliği için devletin valilerini bile seferber edebilen bir Kürt kadınına sırf AKP’li olduğu için kalleşçe saldırabiliyorlar... AKP’nin hataları çok; en başta, şu baştan aşağı yanlış KCK operasyonu; ama bu yukarıdaki insafsız manşetlere de kimseyi inandıramazsın. Bu yaptığınıza siyasi mücadele denmez, derin devletin alçakça psikolojik harp operasyonlarından farkı yok bu yapılanların... Bu hareketin lideri olarak bunlara yol veriyorsun, bu topraklarda barışı ve özgürlüğü arzulayanları baltalıyorsun, tek emrinle bunlar biter ama sen yapmıyorsun, Ergenekonculara bayram ettiriyorsun... Onlar da faaliyetleriyle Kandil’e bayram ettiriyor, güzel güzel anlaşıyorsunuz...

Bıktı  bu halk artık, gerçekten bıktı Öcalan... Durdur adamlarını, saldırıları kessinler diyeceğim ama senin değişeceğin yok. Türk devlet zihniyeti kendi paralelind
Yorumlar