Taraf yazarı Şükür'e fena çaktı!
Hakan Şükür hakkında şu ana kadar yazılan en dolgun ve en olgun yazı... Taraf yazarının her satırı altına imza atılası...
GAZETECİLER.COM - Hakan Şükür'ün LİG TV'de yorumcu olma ısrarıyla ilgili denilmedik laf, yazılmadık cümle kalmadı diyorduk ki...
Taraf'ın (eski Milli kaleci - İngiltere'nin Türkiye'ye 8 gol attığı maçta kaledeydi) yazarı Fatih Uraz'dan bu yazı geldi.
Şu ana kadar yazılan en yetkin ve en olgun yazı desek abartmış olmayız.
Zira Uraz, kısır bakış açısı ile değil Hakan Şükür'ün "yorumculuk" kalitesini de irdeleyerek itirazlarını dile getirmiş.
Buyrun günün Hakan Şükür yazısına;
Mesleğinde zirveye çıkmanın haklı getirisiyle kameralar ve gazetelerle sürekli içli dışlı olmuş Hakan Şükür'se, konuşması gereken yerlerde susup polemik yaratacak konularda ağzını sürekli açışıyla millete malzeme vermeyi sürdürüyor. Vekillerin başka işlerde çalışması ortalığı yakarken "Burada asıl fedakârlığı yapan benim, sürekli Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyacağım!" diye demeç vermenin izahını keşke birileri yapsa, biz de anlasak.
YANLIŞLIKLAR DENİZİNDE YÜZEN MUTLU İNSAN
İşin daha ilginci Hakan Şükür inandığını söylüyor, rol yapmıyor. Başbakan'ın bir yılda kazanamadığı parayı bir ayda kazanırken ve "Para önemli değil, en iyi bildiğim işi yapıyorum!" diyorken dahi kalbinden konuşuyor ve hakkında koparılan onca gürültünün gereksiz olduğundan yüzde yüz emin! Şimdi gelin de "Yanlışlıklar denizinde yüzerken mutlu olabilen insan ne şanslıdır" diyene hak vermeyin!
TRT'DE DEMİŞTİ Kİ...
Seneler önce TRT deki programı esnasında Ali Sami Yen'de Galatasaray ve Fenerbahçeli futbolcular arasında çıkan kavganın görüntüleri yayınlanırken, kol kola girip horoz gibi dövüşen diğer futbolcuları seyreden Roberto Carlos ve Lincoln hakkında "Bu takım arkadaşlarını satmaktır, onlara ihanet etmektir!" dediği gün Şükür'ü seyretmeyi, orada onu onaylayan yazarı okumaktan vazgeçmiştik.
Futbolunu beğeniriz, zatına sempati duyarız lakin gerek o günkü olaya yaklaşım tarzını gerekse futbolun hızla kaosa sürüklendiği bir ortamda yapacağı yığınla iş varken çözüm arayışlarını büyüklerine bırakışını tasvip etmiyoruz.
KEŞKE PARAYI HAYIRA HARCASA
Lig TV'nin ona teklif götürmesinde ise politik dahli olduğunu zannetmiyoruz. Kabul etmeli ki Maraton programına daimi konuk diye çıkarılacak hayli az sayıda insan var spor dünyasında. Şöhretliler genellikle boş, bilgililerse ekseriyetle gösterişsiz ve albenisiz olunca sorumlular karizma sahiplerini yeğliyor zahir.
Keşke o programdan alacağı parayı öteden beri sevdiği hayır işlerine kanalize edip ortamı yumuşatmayı denese ve partilerüstü davranmaya başlasa!
Taraf'ın (eski Milli kaleci - İngiltere'nin Türkiye'ye 8 gol attığı maçta kaledeydi) yazarı Fatih Uraz'dan bu yazı geldi.
Şu ana kadar yazılan en yetkin ve en olgun yazı desek abartmış olmayız.
Zira Uraz, kısır bakış açısı ile değil Hakan Şükür'ün "yorumculuk" kalitesini de irdeleyerek itirazlarını dile getirmiş.
Buyrun günün Hakan Şükür yazısına;
Mesleğinde zirveye çıkmanın haklı getirisiyle kameralar ve gazetelerle sürekli içli dışlı olmuş Hakan Şükür'se, konuşması gereken yerlerde susup polemik yaratacak konularda ağzını sürekli açışıyla millete malzeme vermeyi sürdürüyor. Vekillerin başka işlerde çalışması ortalığı yakarken "Burada asıl fedakârlığı yapan benim, sürekli Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyacağım!" diye demeç vermenin izahını keşke birileri yapsa, biz de anlasak.
YANLIŞLIKLAR DENİZİNDE YÜZEN MUTLU İNSAN
İşin daha ilginci Hakan Şükür inandığını söylüyor, rol yapmıyor. Başbakan'ın bir yılda kazanamadığı parayı bir ayda kazanırken ve "Para önemli değil, en iyi bildiğim işi yapıyorum!" diyorken dahi kalbinden konuşuyor ve hakkında koparılan onca gürültünün gereksiz olduğundan yüzde yüz emin! Şimdi gelin de "Yanlışlıklar denizinde yüzerken mutlu olabilen insan ne şanslıdır" diyene hak vermeyin!
TRT'DE DEMİŞTİ Kİ...
Seneler önce TRT deki programı esnasında Ali Sami Yen'de Galatasaray ve Fenerbahçeli futbolcular arasında çıkan kavganın görüntüleri yayınlanırken, kol kola girip horoz gibi dövüşen diğer futbolcuları seyreden Roberto Carlos ve Lincoln hakkında "Bu takım arkadaşlarını satmaktır, onlara ihanet etmektir!" dediği gün Şükür'ü seyretmeyi, orada onu onaylayan yazarı okumaktan vazgeçmiştik.
Futbolunu beğeniriz, zatına sempati duyarız lakin gerek o günkü olaya yaklaşım tarzını gerekse futbolun hızla kaosa sürüklendiği bir ortamda yapacağı yığınla iş varken çözüm arayışlarını büyüklerine bırakışını tasvip etmiyoruz.
KEŞKE PARAYI HAYIRA HARCASA
Lig TV'nin ona teklif götürmesinde ise politik dahli olduğunu zannetmiyoruz. Kabul etmeli ki Maraton programına daimi konuk diye çıkarılacak hayli az sayıda insan var spor dünyasında. Şöhretliler genellikle boş, bilgililerse ekseriyetle gösterişsiz ve albenisiz olunca sorumlular karizma sahiplerini yeğliyor zahir.
Keşke o programdan alacağı parayı öteden beri sevdiği hayır işlerine kanalize edip ortamı yumuşatmayı denese ve partilerüstü davranmaya başlasa!