Taraf gazetesinin arkasında ne var?
Bir Budist içiin Buda neyse benim için de Ahmet Altan odur diyen Alkım Yayınevi'nin sahibi Arslan Hürriyet'e konuştu....
Taraf gazetesinin arkasında kim var? Çıktığı günden beri bu soruluyor. Fethullah Gülen mi? AKP mi? Yeşil sermaye mi? İsrail mi, ABD mi? Sahibinin sözüne göre hiç kimse. Hürriyet'ten Ezgi Başaran sordu! Alkım Yayınevi'nin sahibi Başar Arslan’ cevapladı. Başaranın gördüğü şey ise Hayranlık oldu. Yani Taraf'ın arkasındaki gerçek güç Başaran'a göre hayranlık!..İşte o röportaj...
Bir yayıncının bir romancıya, 40 yaşındaki Başar Arslan’ın yazar Ahmet Altan’a duyduğu büyük hayranlık. Her şeyin çıkış noktası ve sebebi meğerse buymuş.
Varlıklı bir ailede büyüdünüz denebilir mi?
-Hiç sıkıntı çekmedik. Biz Ankaralıyız. Babam eğitimciydi. Edebiyat ve tarih okumuştu. Master’lı filan bir adamdır. Annemin işi ise beni ve ağabeyimi büyütmekti. Babam, edebiyatla çok ilgili olduğu için bir kitabevi kurmaya karar veriyor. İsmini de Alkım koyuyor, öz Türkçe’de gökkuşağı demek. İşler geliştikten sonra yayınevine geçtik ve 1997’de İstanbul’a geldik.
Eğitiminizi Ankara’da tamamladınız öyleyse?
-Evet, Yükseliş Koleji’nden sonra Gazi Üniversitesi İşletme’yi bitirdim. Sürekli babamı gözlemledim. Zaten babam ağabeyim ve bana çok erken devretti şirketi. 21 yaşındaydım ben.
Babanız çok maceraperest bir insanmış, dünyayı geziyormuş, doğru mu?
-60 yaşındaydı, çocuklar ben gideceğim, gezeceğim dedi. Annemi de alıp Arjantin’e gitti mesela. Annem arada bir gelip gitti ama o 4 yıl kaldı orada. Güney Amerika’yı karış karış gezdi. Geçen ay da Çin’deydiler, yeni döndüler.
Siz niye babanızdan feyz alıp hayatınızı keyifle yaşamak varken, Taraf gibi bir gazetenin patronu olmayı, stres içinde yaşamayı tercih ediyorsunuz?
-Bir gazete patronu olmak benim çocukluk hayalimdi. Hiç kimsenin yapamayacağı işleri yaparak para kazanmak isterim ben. Türkiye’de hiç kimse bir kitabı 1 milyon adet basmadı. Ya da K Dergisi gibi bir edebiyat dergisini yerleşik hale getiremedi. Ya da Taraf gibi cesur bir gazete çıkaramadı...
ANAKONDA YILANINI ARAYAN ÇİFTE BENZİYOR HALİM
Bir çocuk niye gazete patronu olmayı hayal eder? Acaba gazeteci mi olmak istemiştiniz içten içe?
-Yok gazeteci filan olmak istemedim, çok net söylüyorum, gazete sahibi olmak istedim. Ama Taraf gibi bir gazetenin sahibi olmak. Ahmet Altan’ın siyasi yazılarını yazabileceği bir gazetenin sahibi olmak. Nasıl anlatayım? Geçen gün National Geographic’te Anakonda yılanının peşine düşen bir çifti izledim. Birçok insanın isminden bile ürktüğü bir hayvanı çıplak ayaklarıyla arıyorlar, o dev yılanın karşılarına çıkması için dua ediyorlardı. Benim Taraf’ı kurmak istemem de buna benziyor.
Bu gazete yüzünden çok para kaybettiniz. Kendinizi iyi bir işadamı olarak mı görüyorsunuz, parayı ikinci plana atan idealist biri mi?
-Tabii işadamlığında başarının ölçütü paradır, ben de para kazanmak isterim. Ama istediğim işi yaparak kazanayım. Sizin ne demek istediğinizi anlıyorum, bir işadamı medya patronu olmak ister, çünkü bu büyük bir güçtür. Benim Allah’tan medya patronu olmak dışında bir isteğim yoktu, yani bir gazetem olsun da şu işleri daha kolay yapayım demedim.
Ama bütün birikimlerinizi de batırmak istememişsinizdir...
-Kar zarar tablosuna baktığınızda aptal bir işadamı olduğumu düşünebilirsiniz. Ama Türkiye’de bu kadar kısa sürede böyle bir gazete markası yaratmak kolay değil. Bu markayla çok para kazanacağımı düşünüyorum ben, göreceksiniz, 10 yılda Türkiye’nin en büyük gazetesi olacağız...
Şu ana kadar 20 milyon dolar civarında para kaybettiğinizi duydum.
-Tam rakamı bilmiyorum, defterlere bakmak lazım. Epeyce zarar ettik ama, onu biliyorum.
Daha ne kadar götürmeye gücünüz yetecek, hesabını yapıyor musunuz, yoksa Allah rızkını verir mi diyorsunuz?
-Benim gücüm sonsuza dek yetmez elbette, Allah rızkını verir deme lüksüm de yok. Ama bakın, ilk çıktığımız günlerde 4500 gazete satıyorduk bugün tirajımız 56 bin civarında. Tirajla birlikte reklam da artıyor. Şu anda kar-zarar dengemiz birbirine o kadar yakın ki, tapi olduk olacağız. Kendi açımdan doğru bir yatırım olduğunu düşünüyorum.
Ağabeyiniz Savaş Arslan ne düşünüyor? Gazete işine girmemeliydik diyormuş, aranız da bozukmuş, doğru mu?
-Bizim aramız hiçbir zaman bozulmaz. Ama ben ağabeyime göre medya işlerine girmek konusunda daha istekliydim, doğru.
İşadamı Mehmet Betil sıcak paraya ihtiyacınız olduğu bir anda yardım etti. Gazetenin ortağı mı şu anda?
-Evet ortağımız ama bir oran konuşmadık. El sıkışmak bizim için de onun için de yeterli. Böyle insanlarız.
Taraf "darboğazdayız, zor günler geçiriyoruz" diye sürmanşetler attı. Mali durumu okuyucuyla böyle paylaşma kararı size mi ait? Okuyucudan ilan alma fikri kimden çıktı?
-Yazıişleri karar verdi, beni de rahatsız etmedi. Okuyuculardan ilan alma fikri de okuyuculardan çıktı. Aldığımız e-mail’ler sonrasında buna karar verdik.
Çalışanların maaşlarını ödeyememek sizde nasıl bir his yaratıyor?
-Çok kötü bir his... Mehmet Betil’in katkısından sonra şimdi artık maaş verebiliyoruz.
Şu andaki ruh haliniz nedir? Kaygılı, gergin, mutlu, tatminkar, gururlu, ümitsiz, pişman?
-Mutlu, gururlu, gergin.
AHMET ALTAN HAYIR DESEYDİ BU GAZETEYİ ÇIKARMAZDIM
Ahmet Altan’ı, romanlarını yayınladığı Can Yayınları’ndan Alkım’a geçmeye ikna ettiğiniz görüşmeyi hatırlıyor musunuz? Ona ne demiştiniz, nasıl ikna ettiniz?
-Kitaplarınızı bu ülkede en geniş okuyucu kitlesine sadece biz ulaştırabiliriz, gelin bizim yazarımız olun, dedim...
Sizin için Ahmet Altan kim, çok hayran olduğunuz bir yazar mı?
-Bir Budist için Buda neyse, Ahmet Altan da benim için odur.
Bir romanından mı çok etkilendiniz, nereden geliyor bu hayranlık?
-Sadece yazar kimliği değil hayranlık duyduğum, siyasi fikirleri de bana yakın çünkü özgürlükten yana, demokrat bir insan. Onunla çalışmaya başladığımda ne kadar gerçek ve samimi bir adam olduğunu daha iyi gördüm. Beni en çok etkileyen romanı Kılıç Yarası’dır. Son romanı En Uzun Gece’yi de elime aldım, okumaya başladım, yattım uyudum, uyandım tekrar elime aldım. Yani bir solukta okudum. Sonunda da çok etkilendiğimi anımsıyorum.
Gazete çıkarma hayalinizi onunla nasıl paylaştınız?
-Kitabı çıktı, ilk 250 binlik baskı aynı gün bitti. Ona gittim ve ben gazete çıkarmak istiyorum dedim. Bu işin hiç de kolay olmayacağını, sıkıntılar çekeceğimizi söyledi bana. Ben de biliyorum, yine de yapalım dedim.
Peki Ahmet Altan "Bırak ben romanlarımı yazayım, keyfimi bozma, medya mahallesine beni sokma" deseydi, yine de bu gazeteyi çıkarır mıydınız?
-Ahmet Altan olmadan girmezdim bu işe tabii ki.
Aranızda nasıl bir ilişki var? İyi birer arkadaş mısınız, içmeye filan gider misiniz?
-Elbette onunla konuşurum, içmeye de giderim ama sonuçta o Ahmet Altan’dır.
E siz de onun patronusunuz...
-Ahmet Altan’ın patronu olmaz!
HASAN CEMAL’İN TARAF’TA YAZMASI BENİ ÇOK SEVİNDİRİR
Taraf Gazetesi’ni kurduktan sonra hayatla, Türkiye’yle ilgili fikirlerinizde bir değişiklik oldu mu?
-Türkiye’de gazetecilik yapılmadığını gördüm, en önemlisi bu.
Öyleyse Deniz Feneri haberi neden ilk önce Taraf’ta değil de Hürriyet’te çıktı?
-O haberi Hürriyet bizden önce buldu. İyi bir gazetecilik başarısı. Ama hatırladığım kadarıyla iddianamenin tam metnini yayınlayan tek gazete de Taraf’tı. Ayrıca şunu söyleyeyim, bize "O haber niye önce başka gazetede çıktı" diye sormak risklidir. Çünkü ben de size o kadar çok "Peki o haber niye önce Taraf’ta çıktı, niye şu gazete o haberi görmedi" sorusu sorabilirim ki sayfalar sürer. Hiçbir gazete Taraf’la haber yarışına giremez.
Sizce Taraf gazetesi herkese eşit mesafede mi?
-Elbette öyle. Demokrat bir gazete burası. İnanmıyor musunuz? Dağlıca’daki 8 çocuğu Taraf gazetesi kurtardı. Hiçbir şey yapmasa mıydık? Ya da Aktütün konusunda susmalı mıydık?
Bugüne kadar bu belgeyi nasıl buldunuz, nereden geldi diye sordunuz mu yazıişlerine?
-Hayır çünkü merak etmedim. Yazıişlerinde güvendiğim insanlar çalışıyor.
AKP hakkında ne düşünüyorsunuz?
-İyi yaptıklarına iyi derim, kötü yaptıklarına kötü.
Bugüne kadar en gurur duyduğunuz Taraf manşeti neydi?
-Dağlıca olayıyla ilgili attığımız manşetlerin hepsi.
Türk basınındaki hangi yazarı transfer etmek istersiniz?
-Hasan Cemal’in Taraf’ta yazması beni çok sevindirir.
FETHULLAH GÜLEN’İN HİÇBİR KATKISI YOKTUR
Siz ne kadar Fethullah Gülen’den, AKP’li cenahtan ya da yurtdışından finansal destek almadığınızı söyleseniz de kimse inanmıyor. Neden?
-Onlar dürüst ve bağımsız bir gazete olacağına inanmıyor, çünkü buna inanırlarsa kendi bağımlılıklarından utanmaları gerekir. Bu yüzden cesaretimizi bir yere bağlamak istiyorlar.
Son kez sorayım: Fethullah Gülen gazetenin herhangi bir aşamasında destek sağladı mı?
-Tabii ki hayır!
Bir yayıncının bir romancıya, 40 yaşındaki Başar Arslan’ın yazar Ahmet Altan’a duyduğu büyük hayranlık. Her şeyin çıkış noktası ve sebebi meğerse buymuş.
Varlıklı bir ailede büyüdünüz denebilir mi?
-Hiç sıkıntı çekmedik. Biz Ankaralıyız. Babam eğitimciydi. Edebiyat ve tarih okumuştu. Master’lı filan bir adamdır. Annemin işi ise beni ve ağabeyimi büyütmekti. Babam, edebiyatla çok ilgili olduğu için bir kitabevi kurmaya karar veriyor. İsmini de Alkım koyuyor, öz Türkçe’de gökkuşağı demek. İşler geliştikten sonra yayınevine geçtik ve 1997’de İstanbul’a geldik.
Eğitiminizi Ankara’da tamamladınız öyleyse?
-Evet, Yükseliş Koleji’nden sonra Gazi Üniversitesi İşletme’yi bitirdim. Sürekli babamı gözlemledim. Zaten babam ağabeyim ve bana çok erken devretti şirketi. 21 yaşındaydım ben.
Babanız çok maceraperest bir insanmış, dünyayı geziyormuş, doğru mu?
-60 yaşındaydı, çocuklar ben gideceğim, gezeceğim dedi. Annemi de alıp Arjantin’e gitti mesela. Annem arada bir gelip gitti ama o 4 yıl kaldı orada. Güney Amerika’yı karış karış gezdi. Geçen ay da Çin’deydiler, yeni döndüler.
Siz niye babanızdan feyz alıp hayatınızı keyifle yaşamak varken, Taraf gibi bir gazetenin patronu olmayı, stres içinde yaşamayı tercih ediyorsunuz?
-Bir gazete patronu olmak benim çocukluk hayalimdi. Hiç kimsenin yapamayacağı işleri yaparak para kazanmak isterim ben. Türkiye’de hiç kimse bir kitabı 1 milyon adet basmadı. Ya da K Dergisi gibi bir edebiyat dergisini yerleşik hale getiremedi. Ya da Taraf gibi cesur bir gazete çıkaramadı...
ANAKONDA YILANINI ARAYAN ÇİFTE BENZİYOR HALİM
Bir çocuk niye gazete patronu olmayı hayal eder? Acaba gazeteci mi olmak istemiştiniz içten içe?
-Yok gazeteci filan olmak istemedim, çok net söylüyorum, gazete sahibi olmak istedim. Ama Taraf gibi bir gazetenin sahibi olmak. Ahmet Altan’ın siyasi yazılarını yazabileceği bir gazetenin sahibi olmak. Nasıl anlatayım? Geçen gün National Geographic’te Anakonda yılanının peşine düşen bir çifti izledim. Birçok insanın isminden bile ürktüğü bir hayvanı çıplak ayaklarıyla arıyorlar, o dev yılanın karşılarına çıkması için dua ediyorlardı. Benim Taraf’ı kurmak istemem de buna benziyor.
Bu gazete yüzünden çok para kaybettiniz. Kendinizi iyi bir işadamı olarak mı görüyorsunuz, parayı ikinci plana atan idealist biri mi?
-Tabii işadamlığında başarının ölçütü paradır, ben de para kazanmak isterim. Ama istediğim işi yaparak kazanayım. Sizin ne demek istediğinizi anlıyorum, bir işadamı medya patronu olmak ister, çünkü bu büyük bir güçtür. Benim Allah’tan medya patronu olmak dışında bir isteğim yoktu, yani bir gazetem olsun da şu işleri daha kolay yapayım demedim.
Ama bütün birikimlerinizi de batırmak istememişsinizdir...
-Kar zarar tablosuna baktığınızda aptal bir işadamı olduğumu düşünebilirsiniz. Ama Türkiye’de bu kadar kısa sürede böyle bir gazete markası yaratmak kolay değil. Bu markayla çok para kazanacağımı düşünüyorum ben, göreceksiniz, 10 yılda Türkiye’nin en büyük gazetesi olacağız...
Şu ana kadar 20 milyon dolar civarında para kaybettiğinizi duydum.
-Tam rakamı bilmiyorum, defterlere bakmak lazım. Epeyce zarar ettik ama, onu biliyorum.
Daha ne kadar götürmeye gücünüz yetecek, hesabını yapıyor musunuz, yoksa Allah rızkını verir mi diyorsunuz?
-Benim gücüm sonsuza dek yetmez elbette, Allah rızkını verir deme lüksüm de yok. Ama bakın, ilk çıktığımız günlerde 4500 gazete satıyorduk bugün tirajımız 56 bin civarında. Tirajla birlikte reklam da artıyor. Şu anda kar-zarar dengemiz birbirine o kadar yakın ki, tapi olduk olacağız. Kendi açımdan doğru bir yatırım olduğunu düşünüyorum.
Ağabeyiniz Savaş Arslan ne düşünüyor? Gazete işine girmemeliydik diyormuş, aranız da bozukmuş, doğru mu?
-Bizim aramız hiçbir zaman bozulmaz. Ama ben ağabeyime göre medya işlerine girmek konusunda daha istekliydim, doğru.
İşadamı Mehmet Betil sıcak paraya ihtiyacınız olduğu bir anda yardım etti. Gazetenin ortağı mı şu anda?
-Evet ortağımız ama bir oran konuşmadık. El sıkışmak bizim için de onun için de yeterli. Böyle insanlarız.
Taraf "darboğazdayız, zor günler geçiriyoruz" diye sürmanşetler attı. Mali durumu okuyucuyla böyle paylaşma kararı size mi ait? Okuyucudan ilan alma fikri kimden çıktı?
-Yazıişleri karar verdi, beni de rahatsız etmedi. Okuyuculardan ilan alma fikri de okuyuculardan çıktı. Aldığımız e-mail’ler sonrasında buna karar verdik.
Çalışanların maaşlarını ödeyememek sizde nasıl bir his yaratıyor?
-Çok kötü bir his... Mehmet Betil’in katkısından sonra şimdi artık maaş verebiliyoruz.
Şu andaki ruh haliniz nedir? Kaygılı, gergin, mutlu, tatminkar, gururlu, ümitsiz, pişman?
-Mutlu, gururlu, gergin.
AHMET ALTAN HAYIR DESEYDİ BU GAZETEYİ ÇIKARMAZDIM
Ahmet Altan’ı, romanlarını yayınladığı Can Yayınları’ndan Alkım’a geçmeye ikna ettiğiniz görüşmeyi hatırlıyor musunuz? Ona ne demiştiniz, nasıl ikna ettiniz?
-Kitaplarınızı bu ülkede en geniş okuyucu kitlesine sadece biz ulaştırabiliriz, gelin bizim yazarımız olun, dedim...
Sizin için Ahmet Altan kim, çok hayran olduğunuz bir yazar mı?
-Bir Budist için Buda neyse, Ahmet Altan da benim için odur.
Bir romanından mı çok etkilendiniz, nereden geliyor bu hayranlık?
-Sadece yazar kimliği değil hayranlık duyduğum, siyasi fikirleri de bana yakın çünkü özgürlükten yana, demokrat bir insan. Onunla çalışmaya başladığımda ne kadar gerçek ve samimi bir adam olduğunu daha iyi gördüm. Beni en çok etkileyen romanı Kılıç Yarası’dır. Son romanı En Uzun Gece’yi de elime aldım, okumaya başladım, yattım uyudum, uyandım tekrar elime aldım. Yani bir solukta okudum. Sonunda da çok etkilendiğimi anımsıyorum.
Gazete çıkarma hayalinizi onunla nasıl paylaştınız?
-Kitabı çıktı, ilk 250 binlik baskı aynı gün bitti. Ona gittim ve ben gazete çıkarmak istiyorum dedim. Bu işin hiç de kolay olmayacağını, sıkıntılar çekeceğimizi söyledi bana. Ben de biliyorum, yine de yapalım dedim.
Peki Ahmet Altan "Bırak ben romanlarımı yazayım, keyfimi bozma, medya mahallesine beni sokma" deseydi, yine de bu gazeteyi çıkarır mıydınız?
-Ahmet Altan olmadan girmezdim bu işe tabii ki.
Aranızda nasıl bir ilişki var? İyi birer arkadaş mısınız, içmeye filan gider misiniz?
-Elbette onunla konuşurum, içmeye de giderim ama sonuçta o Ahmet Altan’dır.
E siz de onun patronusunuz...
-Ahmet Altan’ın patronu olmaz!
HASAN CEMAL’İN TARAF’TA YAZMASI BENİ ÇOK SEVİNDİRİR
Taraf Gazetesi’ni kurduktan sonra hayatla, Türkiye’yle ilgili fikirlerinizde bir değişiklik oldu mu?
-Türkiye’de gazetecilik yapılmadığını gördüm, en önemlisi bu.
Öyleyse Deniz Feneri haberi neden ilk önce Taraf’ta değil de Hürriyet’te çıktı?
-O haberi Hürriyet bizden önce buldu. İyi bir gazetecilik başarısı. Ama hatırladığım kadarıyla iddianamenin tam metnini yayınlayan tek gazete de Taraf’tı. Ayrıca şunu söyleyeyim, bize "O haber niye önce başka gazetede çıktı" diye sormak risklidir. Çünkü ben de size o kadar çok "Peki o haber niye önce Taraf’ta çıktı, niye şu gazete o haberi görmedi" sorusu sorabilirim ki sayfalar sürer. Hiçbir gazete Taraf’la haber yarışına giremez.
Sizce Taraf gazetesi herkese eşit mesafede mi?
-Elbette öyle. Demokrat bir gazete burası. İnanmıyor musunuz? Dağlıca’daki 8 çocuğu Taraf gazetesi kurtardı. Hiçbir şey yapmasa mıydık? Ya da Aktütün konusunda susmalı mıydık?
Bugüne kadar bu belgeyi nasıl buldunuz, nereden geldi diye sordunuz mu yazıişlerine?
-Hayır çünkü merak etmedim. Yazıişlerinde güvendiğim insanlar çalışıyor.
AKP hakkında ne düşünüyorsunuz?
-İyi yaptıklarına iyi derim, kötü yaptıklarına kötü.
Bugüne kadar en gurur duyduğunuz Taraf manşeti neydi?
-Dağlıca olayıyla ilgili attığımız manşetlerin hepsi.
Türk basınındaki hangi yazarı transfer etmek istersiniz?
-Hasan Cemal’in Taraf’ta yazması beni çok sevindirir.
FETHULLAH GÜLEN’İN HİÇBİR KATKISI YOKTUR
Siz ne kadar Fethullah Gülen’den, AKP’li cenahtan ya da yurtdışından finansal destek almadığınızı söyleseniz de kimse inanmıyor. Neden?
-Onlar dürüst ve bağımsız bir gazete olacağına inanmıyor, çünkü buna inanırlarsa kendi bağımlılıklarından utanmaları gerekir. Bu yüzden cesaretimizi bir yere bağlamak istiyorlar.
Son kez sorayım: Fethullah Gülen gazetenin herhangi bir aşamasında destek sağladı mı?
-Tabii ki hayır!