Takvim Gazetesi bundan artık vazgeçmeli!
Takvim Gazetesi "kendine has üslubu"nu kullanmaya çalışırken ölüm, kaza gibi acılı haberlerle dalga geçen pozisyonuna düşüyor.
GAZETECİLER.COM - HATİCE KÜBRA
Takvim'in devre yakan "kelime oyunları"na alıştık artık diyorduk, alışırız sanmıştık ya da bir ihtimal alışabilirdik!
Böyle bir başlık görünce insan, heralde çocuk dut ağacından düştü ve bir şeyler oldu diye düşünüyor.
Haberin hikayesi bu...
Çocuğu trafik kazasında hayatını kaybetmiş, gazete dalga geçer gibi "Hayata Dutunamadı" diye veriyor haberi.
Takvim'in devre yakan "kelime oyunları"na alıştık artık diyorduk, alışırız sanmıştık ya da bir ihtimal alışabilirdik!
Fakat Takvim Gazetesi her seferinde çıtayı yükselttiği için yetişmek mümkün olmuyor.
Manşet ve birinci sayfa haberlerinin başlıklarıyla özellikle Mevlüt Yüksel'in ilgilendiğinden şüpheleniyorum.
Ya da bilemiyorum...
Bunu yapan bir kişi mi var yoksa bunun için özellikle bir ekip mi çalışıyor?
Bunu yapan bir kişi mi var yoksa bunun için özellikle bir ekip mi çalışıyor?
Sadece "Haberin içindeki hangi detayı başlığa nasıl yediremeyiz" diye bütün gün düşünen bir ekip mi acaba?
Ya da bu başlıklar ayak üstü, son on dakikada falan mı çıkıyor?
Biraz öyle gibi duruyor çünkü!
Hiç buradan "gazetecilik, basın ilkeleri, yazım kuralları, mizanpaj vs." gibi konulara girmeden sadece "insani" bir konu üzerinden gideceğim. Çünkü Takvim gazetesi öyle bir köşe yazısında ele alınacak bir gazete falan değil, bildiğin tez yazmak gerekiyor.
Evet, kesinlikle bunu hakediyor!
Defalarca örneğini görmeme rağmen ne oldu da bugün bunları söyleme gereği duydum?
Takvim'in birinci sayfasında bir çocuk fotoğrafının yanında "Hayata Dutunamadı" yazıyor.
Tabiki "Dut" kırmızıyla yazılmış.
Tabiki "Dut" kırmızıyla yazılmış.
"Dutunamadı" ifadesinden anlayamazsak falan diye bize dutla ilgili bir mevzu olduğunun sinyalini çakıyorlar.
Böyle bir başlık görünce insan, heralde çocuk dut ağacından düştü ve bir şeyler oldu diye düşünüyor.
Haber, TED Bodrum Koleji öğrencisi 10 yaşında küçük Arda'nın bir trafik kazası sonucu 17 gündür yoğun bakımda olduğunu ve dün hayatını kaybettiğini anlatıyor. Arda aynı zamanda başarılı bir yelken sporcusuymuş ve antrenmandan dönerken araba çarpmış. Bu çok üzücü haberin içinde Arda'yla annesinin fotoğrafları, annesinin sosyal medya hesabından yazdıkları falan da var.
Haberin hikayesi bu...
"Peki, dut nerede?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Haberde dut sadece bir defa geçiyor, aslına bakarsanız hiç geçmese de olurmuş. Ama o zaman "dutunamadı" gibi muhteşem çağrışımlı bir başlık nasıl atılacaktı değil mi?
Meğer Arda, yolun karşısında dut ağacı görmüş dut yemek için karşıya geçiyormuş!
Şimdi hadi ben, sırf "dutunamadı"yı nerden tutturmuşlar diye merakımdan okudum haberi. Buna rağmen sinirlerim bozuldu.
Yahu bu çocuğun annesini, ailesini hiç mi düşünmüyorsunuz? Okurlarınızı geçiyorum artık.
Çocuğu trafik kazasında hayatını kaybetmiş, gazete dalga geçer gibi "Hayata Dutunamadı" diye veriyor haberi.
Komik desen komik değil, Türkçe desen Türkçe değil, kinaye, ima, mecaz ne derseniz deyin! Hiçbiri değil!
Adını henüz koyamadığımız, zihinsel sınırlarımızı zorlayan bu "tarz" Takvim'le bütünleşmiş ve gazete yöneticileri de bunu benimsemiş olabilir.
Fakat lütfen en azından "ölüm, felaket, afet, kaza" gibi içinde insanların acılarına dokunan haberlerde yapmayın bunu!
Olmuyor!
Yani insanların acılarını, böyle ufak esprili kelime oyunlarıyla hafifletiriz, bize gülerken acılarını unuturlar falan diye iyi niyetli düşünüyor olabilirsiniz.
Fakat gerçekten en hafif anlamıyla sakil duruyor.