Tacizi şikayet ettiği polis de taciz etmiş!
Today's Zaman'da yazdıkları Washington Post'ta yayımlanınca Türkiye'deki bazı siteler tarafından 'utanç yazısı' olarak da görülen gazeteci Alyson Neel İstanbul sokaklarında yaşadıklarını anlatıyor
ABD, Louisiana’da "siyasal iletişim" okuyan Alyson Neel, staj için Türkiye’ye geldikten bir süre sonra, Türkiye’de İngilizce yayımlanan günlük gazete Today’s Zaman’da çalışmaya başladı.
Neel, yaklaşık 1,5 yıldır çalıştığı Today’s Zaman’da taciz ve cinsiyet eşitsizliği hakkında sık sık benzer tonlarda yazılar kaleme aldı.
ABD'li gazeteci, 'tacizi şikayete gittiği' polislerin dahi tacizine uğramış. Bunu şu sözlerle anlatıyor:
-"Yardımcı olmaya çalışan, tacizi dert edinen ve bu sorunun çözülmesini isteyen polislerle de tanıştım. Ama polis tarafından da tacize uğradım. Bazen sadece bakışlar, ama telefon numaralarını veren polisler de oldu. Taciz olduğunda yardımlarını istediğim bazı polisler "Gece çıkalım mı" diye sordu. Ben de “Hayır, işini yapmana ihtiyacım var" dedim.
O KADAR ÇOK TACİZ OLDU Kİ...
O kadar çok taciz hikâyem oldu ki! Daha buraya gelirken bile tacize uğradım. Ve böyle giyiniyorum. (Neel, beyaz bir mont, siyah bir pantolon ve hafif bol mavi gömlekten oluşan kıyafetlerini gösteriyor). Üsküdar'da, Ümraniye'de, Beşiktaş'ta, Nişantaşı'nda, her yerde tacize uğradım.
BENİMLE SEKS İSTER MİSİN DER GİBİYDİ
Türkiye’ye ilk geldiğimde çok sevdiğim, Türk bir aileyle altı ay kaldım. Kültüre dair öğrenebileceğim her şeyi öğrenmeye çalışıyordum. Bana Türkçe öğretirken "maşallah”, “inşallah" dediklerinde bayılmıştım. Sırf "maşallah" diyebilmek için bebek görmek istiyordum. Sonra yaşlıca ürpertici, pis bir adam beni süzüp ve vurgulu bir şekilde "maşallah" deyince iğrendim kelimeden. Sorun kelimede değildi, ama söyleniş tarzı başka bir tacizde söylenen "Benimle seks yapmak ister misin" cümlesi kadar kötü hissettirdi.
Bir sefer sabah sekizde işe giderken bir adam beni takip etmeye başladı. Bir süre sonra kolumu kavrayıp "Seks yapmak ister misin" dedi. "Ciddi olamazsın” deyip kaşlarımı çattığımda "Oo İstanbul good, İstanbul good" dedi.
Başka bir zaman da üstüme tükürüldü. Kedi çağırır gibi "Pis pis pis" dedi adam. Bir gün de baharat dükkânındayken biri köpek gibi ulumuştu.
BİR GÜNDE 8 TACİZ
O zamanki erkek arkadaşımla Sultan Ahmet'te yürüyorduk, sanırım Kapalı Çarşı'dan çıkmıştık ki birden bir adamın garip sesler çıkardığını duydum. Dönünce öylece üstüme tükürdü! Erkek arkadaşıma yaşadığım tacizi görmek çok zor geldi. O vakte kadar yaşadıklarımı saklıyordum, sonra "Bundan sonra her tacize uğradığımda sana söyleyeceğim" dedim. Ama ne kadar hassas olursa olsunlar yaşananları tam olarak anlamıyorlar. "Biraz önce tacize uğradım" deyince şaşırıyordu. Sanırım o gün sekiz defa tacize uğradım.
GİYİMİMİ BİLE DEĞİŞTİRDİM
İstanbul'a ilk geldiğim aylarda tacize uğradığımda kendi hatam olduğunu düşündüm, çoğu taciz kurbanı gibi. "Kültüre yeterince hassas değilim, doğru giyinmiyorum" dedim. Ve altı ay boyunca kocaman kıyafetler, uzun etekler giydim. En kötü deneyimim Üsküdar'da uğradığım tacizdi ve üstümde kocaman bir palto, sıfır makyaj vardı. Sonra diğer kadınlarla da konuştuğumda, "Hayır, hepimize oluyor" dediler. Ne giydiğin hiç önemli değil. Sokak tacizlerinin seksle, flörtle alakası yok. Yaşlısı da, genci de, tayt giyeni de, kaban giyeni de tacize uğruyor.
Eski kıyafetlerime geri döndüm, ama hâlâ yolda gülümsemiyorum, göz teması kurmuyorum. İlk başlarda otobüse bindiğimde açık alanda duruyordum, tacize uğrayınca değiştirdim. Hakkımda söylenenleri duymamak için kulaklık takıyorum. Türkçe bilmediğimi düşünüp mesela "Ne kadar" diye soruyorlar.
Alyson Neel'in röportajını tamamını okuyabilirsiniz.