Süleyman Özışık Can Ataklı'yı yerden yere vurdu
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Sözcü yazarı Can Ataklı'nın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu takıntısını kaleme aldı.
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, Sözcü yazarı Can Ataklı'yı topa tuttu. Özışık, Can Ataklı'nın avanakça yazdığını ve zelil duruma düştüğünü belirtti.
Süleyman Özışık, bugünkü yazısında Can Ataklı'nın Süleyman Soylu'yu yemeye çalıştığını belirterek "Süleyman Soylu'yu kendi kişisel hırslarına, kendi egolarına, kendi ihanet senaryolarına kurban etmek isteyenlere yedirmeyiz. Ahdimiz, yeminimiz var!.. Sana ve senin gibilere bu topraklarda değil Süleyman Soylu'yu, bir kedi dahi vermeyiz bundan sonra" ifadelerini kullandı.
İşte Süleyman Özışık'ın bugünkü yazısı:
Bir yazarın Süleyman Soylu takıntısı
"Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz uçak gemisini ne yapacak?" diye soru sorabilen zeki yazarımız Can Ataklı nice zamandır İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sarmış durumda...
İki yazısından biri Süleyman Soylu...
Hani yazdıklarından bir teki doğru olsa gam yemem! Evde çocuğuna dahi anlatamayacağı yalan yanlış masalları köşe yazısında millete yutturmaya çalışıyor.
Sadece Süleyman Soylu konusunda değil, her konuda âdeta inci döküyor! Eline almış bir tuzluk, "Bende bir hıyar var" diyen kim varsa onun peşine düşüyor!
Çevresindekilerin akılla, mantıkla izah edilemeyecek tuhaf iddialarını sormadan, sorgulamadan köşesinde dile getiriyor.
Farz-ı misal...
Ergenekon Kumpası'nı ortaya çıkaran isimler "Mor Beyin" uygulaması üzerinden masum isimlere ByLock'ta tuzak kurulduğunu söylüyor ve meseleyi belgeleriyle açıklıyor.
Bizimki, "Külahıma anlatın siz bunu. Belli ki, AKP'lilerde ve AKP Genel Başkanı'nın yakınlarında ByLock var. 'Onları nasıl temizleriz'in çalışması bu" diyor!
Bir başka misal...
"Dikkat ettiniz mi? Hapisteki darbeciler her şeyi söylüyor ama Erdoğan aleyhine tek kelime etmiyor. Her türlü eziyeti, insanlık dışı muameleyi görmelerine rağmen Erdoğan aleyhinde konuşmuyorlar. Demek ki yakında barışma ihtimalleri var" diyebiliyor.
Bir keresinde ne yazdı biliyor musunuz?
"Süleyman Soylu darbe gecesi her şey olup bitene kadar ortalıkta yoktu, sonra darbenin başarısız olduğu anlaşılınca TRT'yi basmaya gitti. Erdoğan bunu öğrenince kendisine çok kızdı" dedi.
Gülmeyin yahu, vallahi adam bunu dedi!
Bunun olaylara bakış açısına göre Erdoğan o kadar kızdı, o kadar kızdı ki Soylu'yu İçişleri Bakanlığı'na sürgüne gönderdi!
O derece yani!
Dün kaleme aldığı yazısında yeni bir bilgi yumurtluyor, "Süleyman Soylu gideceğini anladı ama o koltuğu asla bırakmak istemiyor. Bu nedenle üst üste flaş operasyonlar yaparak yerini korumaya çalışıyor!” diyor.
Saraya yakın haber kaynağından (ki bunun kendi şizofrenik dünyasında oluşturduğu bir hayali karakter olduğuna adım gibi eminim) edindiği bilgileri şöyle sıralıyor.
"Ali Tarakçı isimli bir yerel gazeteci bundan bir süre önce Süleyman Soylu'nun oğlu Engin Levent Soylu'nun Yunus polisleri tarafından yarım saat boyunca göz altında tutulduğunu ve arabasının arandığını söylemişti. Bu olaydan bir buçuk ay sonra Ali Tarakçı silahlı saldırıya uğramıştı!"
Satır aralarındaki şeytaniliğe dikkat!
Yaşanan silahlı saldırının Süleyman Soylu imzalı olduğunu ima etmeye çalışıyor.
Devamında daha korkunç.
Hayalî haber kaynağı söylemiş gibi içindeki zehri dökmeye başlıyor:
“Soylu’nun oğlunun durdurulması aslında tesadüf değildi öğrendiğime göre, hatta suçüstü bile diyenler var. Soylu’nun oğlu Engin Levent Soylu’nun zaman zaman bazı iş adamlarını ve belediye başkanlarını ziyaret ettiği AKP Genel Başkanı Erdoğan’a söylenmiş. Erdoğan da buna çok öfkelenmiş ve 'Birinin yanından çıktığında biraz korkutun' talimatı vermiş."
Bir insan bu kadar mı avanakça yazar, bu kadar mı zelil duruma düşer arkadaş!
Cumhurbaşkanı işi gücü bırakmış; çağırıp uyarmak gibi yıllardır uyguladığı basit bir yöntem varken, "Bak polis amca seni götürür haa!" diye çocuklarını korkutan anneler gibi, İçişleri Bakanı'nın oğlunu polisle korkutma talimatı vermiş öyle mi?
Eeee sonra?
Sonra tabii bu olaylar üzerine Süleyman Soylu Erdoğan'ın gözünden düşmüş. Erdoğan Soylu'yu görevden almaya hazırlanıyormuş.
Eeee?
Sonrasını şöyle bağlıyor Can'ımın içi:
"Soylu bunun önüne geçmek için CHP'li belediyelere operasyon yapmaya başlamış. Erdoğan Soylu’yu görevden alırsa ‘CHP’nin yolsuzluklarıyla mücadele eden bakana engel’ eleştirileri ile karşılaşacakmış!”
Asıl bomba ne biliyor musunuz?
Tüm bunları gerçekmiş gibi yazıyor, yazıyor, yazıyor. En sonunda ise "Bu dedikodular gerçek olabilir mi?" diye soruyor! Bir tek, "Kadınlar hamamından bildiriyorum" demediği kalıyor.
Hep söylüyorum.
Erdoğan'ı bulunduğu makamdan indirmenin yolu, Erdoğan'ın etrafındaki sadakat sahibi insanların tasfiye edilmesinden geçiyor. AK Parti'yi ve AK Partilileri küçük parçalara bölmeden yenemeyeceklerini çok iyi biliyorlar.
Can Ataklı gibilerin bir gün Binali Yıldırım'a, sonraki gün Berat Albayrak'a, bir sonraki gün Süleyman Soylu'ya, özetle her gün AK Partili yeni bir isme saldırmalarının gerçek nedeni bu!
Açık ve net söylüyorum!
Süleyman Soylu'dan memnun olmayan teröristler ve onların aşağılık yardakçılarıdır. Adamın döneminde terör olayları sıfıra indi. AK Parti de millet de Süleyman Soylu'dan razıdır.
Allah da ondan razı olsun!
Sana tavsiyem, şu vebalı düşüncelerinden, "saraya yakın kaynağım yalanı"ndan ve iftiralarından vazgeç Can Ataklı...
Şunu bil ki...
Süleyman Soylu'yu kendi kişisel hırslarına, kendi egolarına, kendi ihanet senaryolarına kurban etmek isteyenlere yedirmeyiz.
Ahdimiz, yeminimiz var!..
Sana ve senin gibilere bu topraklarda değil Süleyman Soylu'yu, bir kedi dahi vermeyiz bundan sonra...
Arkasındayız...
"Sayın bakanım durmak yok, teröristlere vurmaya devam. Sen vurdukça bak sesi ta nerelerden çıkıyor" diyecek kadar yanındayız!
Sen Süleyman Soylu'ya laf edeceğine, "PKK'nın ramazan ayında saldırmasını tavsiye eden" köşe komşun Emin Çölaşan'a iki kelime etmeyi dene...
Olur mu Can'ımın içi?