Sözcü'yü bu kadar popüler yapan ben miyim?..
Asla “gazete” özelliği olmayan, siyasal iktidara ve ille de Başbakan’a yazılmış bir tür küfür mektubu niteliği taşıyan....
ADNAN BERK OKAN
Ey güzel insanlar!..
“Gazetecilik” yerine “Hükümet yalakalığı” yapan “İslamcı Medya” ya da ("yandaş" sıfatını hiç sevmediğim halde kimileri öyle kullandığı için ben de öyle söyleyeceğim) “Yandaş Medya” sonunda Sözcü Gazetesi gibi çok kötü bir gazeteyi doğurdu.
O kadar ki…
Asla “gazete” özelliği olmayan, siyasal iktidara ve ille de Başbakan’a yazılmış bir tür küfür mektubu niteliği taşıyan Sözcü Gazetesi Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden biri oldu…
Ve ey güzel insanlar!..
Farkında mısınız bilmem?..
Mısır’da ve Suriye’de Müslümanlar birbirlerini kırıyor, öldürüyor, parçalıyor…
Ama…
Bizim “İslamcı Medya” ve “Yandaş Medya”; gazete ve televizyonlarında Mısır’da ve Suriye’de aynen Irak’ta olduğu gibi Hıristiyanlar Müslümanları öldürüyormuşçasına ABD ve AB ülkeleri suçlanıyor…
Pardon…
Sadece suçlanmakla kalmıyor…
Çok absürt bir şekilde:
“imdaaaattt!.. Müslümanlar birbirlerini öldürüyor yetişin ey Hıristiyan dünyası!” diye feryat da ediliyor…
Hayret bir şey yani…
Oysa aynı İslamcı ve Yandaş Medya’nın; Irak’ta hemen hepsi Hıristiyan olan ABD ve İngiliz askerleri yüz binlerce Müslüman’ı katlederken hiç sesi çıkmamıştı?..
Ve buna rağmen…
Bizim televizyonlarımızda ve gazetelerimizde “niçin böyle olduğu” tartışılacağına halen ABD ve AB ülkelerine küfürler ve hakaretler yağdırılıyor…
Sanırsınız ki bu küfür ve hakaretlerden sonra Sisi, Mursi’yi serbest bırakıp yeniden Cumhurbaşkanı yapacak…
“ Mısır’da ilk devrim’den sonra (ona “devrim” diyorsunuz ama di mi?) Başbakan Erdoğan Mısır’a gittiğinde ne demişti?.. Hatırlatayım: “Laik devlet ilkelerinden asla ayrılmayın!”… Neden öyle söyledi Erdoğan?.. Çünkü artık en iyi o biliyor ki; nüfusunun çok büyük çoğunluğu Müslümanlardan oluşan bir ülkede eğer anayasada “Dini: İslâm” yazmıyorsa… Yani “Devlet Laik” ise “demokrasi” yürüyor… Ama… Aynı ülkenin anayasasında “Dini; İslâm” yazdı mı demokrasi falan hak getire… Örnek mi?.. Sisi’nin kanlı darbesinden önceki Mursi dönemi… Fazla söze gerek var mı?.. |
Esed, “af edersiniz ey benim canım kardeşlerim… Size karşı çok ayıp ettim… İktidarı Suriyeli Müslüman kardeşlere bırakıyorum” diyecek…
Ey güzel ve samimi Müslümanlar!..
Lütfen artık kabul edelim…
Bizlere İslâm dini sadece bir “yasaklar” dini olarak öğretildi…
“Onu yap, bunu yap, şunu yap” diyenlerden daha çok;
“Onu yapma, bunu yapma, şunu yapma” diye yasakçı emirler verenleri duyduk…
Köpek terbiye edilir gibi sürekli “hayır, hayır, hayır!” sesleri çakıldı beynimize…
İçinde “özgürlük” kelimesi bile geçmeyen; “demokrasi”den asla söz edilmeyen bir din olarak belledik İslâmiyet’i…
Dua diye bildikleriniz de Allah’a “talimat vermek” gibi şeyler değil miydi?..
“Yattım Allah kaldır beni, uykulara daldır beni, can benden ayrılırken iman ile kaldır beni”…
Emredersin Bay Velet!..
Peki…
Bugüne kadar içinizden kaçınız mübarek dinimiz ile demokrasi arasında muhteşem bir ilişki, yakınlık olduğunu dinlediniz büyüklerinizden…
Yüzde biriniz; ikiniz?..
Yok yok…
Asla yüzde onunuzu bulmaz bu oran…
Yine meselâ, Musevilerin kutsal kitabı Tevrat’ta (Yaratılış: 3: 15), Tanrı Musa’ya şöyle buyuruyor:
“Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın”…
Allah aşkınıza İslâm’ın kutsal kitabında bu veya buna benzer bir ayet var mı?..
Yok…
İyi ama niçin Museviler değil de Müslümanlar kesiyorlar birbirlerini?..
Niçin El Kaide isimli kanlı terör örgütü kendini “Müslüman” diye tanımlayan bir örgüt?..
Ya da adının içinde “Allah” adı geçen ve kendilerini “Allah’ın Partisi” diye tanımlayan örgütler yıllardır dini ne olursa olsun insanları katlediyor?..
Daha geçtiğimiz hafta Somali'de, ailesini geçindirebilmek için elçilikte görevini yapan bir polisimizi öldüren örgüt (El Kaide tabii) “Müslümanlardan” oluşmuyor muydu?..
Zalim kim?.. ABD ve AB mi?..
Son birkaç gündür Milli Görüşçü kardeşlerimiz Mısır ve Suriye konsoloslukları, Ankara’da büyükelçilikler önünde miting yapıyorlar…
İslamcı ve "yandaş" medya da bu gösterilere büyük destek veriyor…
Neden?..
Mısır’da ve Suriye’de Müslümanlara zulüm yapılıyor ya; ondan..
İyi de…
Müslümanlara bu zulmü yapanlar “patates dininden” mi?.
Yooo…
Yahu onlar da Müslüman…
Hem arkadaş;
Ömer Beşir Somali’de 200 bin Müslüman’ı öldürür, 2.5 milyonunu da evinden yurdundan koparıp sürgüne gönderirken nerelerdeydiniz siz?..
Yahu adam bizim hükümetin “en sevdiği devlet adamı” ya…
Oysa Esed’den de Sisi’den de daha vahşi bir katil değil mi?..
Onu niye protesto etmiyorsunuz?..
Riyakârlığın bu kadarına da “pes” yani…
Asılmasın mı?..
Şimdi elinizi vicdanınız koyun ve cevap verin efendiler:
Deyin ki yarın Ordu darbeyi geri çekti, Mursi yeniden devlet başkanı oldu?..
Ne olacak?..
Söyleyeyim ne olacağını...
Tabii ki öncelikle darbeciler hemen asılacak…
Asılmasın mı?..
Bana ne efendim?..
Devlet onların...
İster asarlar ister beslerler…
Ben size ondan sonra ne olacakları söyleyeceğim:
Bu defa da Mısırlı sekulerler veya son darbeye destek veren ünlüler asılacak, kesilecek, hapislere atılacak vs…
Bakınız…
Ortadoğu’da (Türkiye dışında) demokrasiye en yakın rejim İran’da var…
Mustafa Kemal Paşa’ya çocukluğumdan beri sevgi, saygı duydum ama fanatiği olmadım… İnanır mısınız?.. Bilhassa Mısır, Tunus, Libya, Cezayir, Irak, İran ve diğer ArapMüslümanlarının yaşadığı ülkelerde olan bitene bakıyorum da; sokağa fırlayıp “Seni seviyorum Ataaaammmm!... En büyük Atatürkçü benim” demek geliyor içimden… |
Neden demokrasiye en yakın?..
Seçimle gelen seçimle gidiyor da ondan…
İyi ama İran’daki rejime seçimle gelip seçimle gidildiği için “demokrasi” diyebilecek tek aklı başında insan çıkar mı aranızdan?..
Çıkmaz…
Neden çıkmaz?..
Çünkü…
İran’da kadınlar özgür değil…
İran’da kadınlar hiçbir yerde başı açık gezemezler…
Hatta turist kadınlar için bile yasaktır başı açık gezmek…
İran’da içki içmek de yasaktır…
İyi ama öyle demokrasi mi olur?..
Tamam efendim; haklısınız…
Türkiye’de de üniversitede, kamu kurum ve kuruluşlarında kadınların kıyafetlerine karışılıyor, başları zorla açtırılıyor…
İyi de Türkiye’de “tam demokrasi” olduğunu kim söyledi?..
Ama yine de Türkiye’de başörtüsü yasağı sadece eğitim kurumlarıyla kamuda olduğu, içki içmek en azından bazı yerlerde ve belirli saatler arasında özgür olduğu için demokrasimiz İran’dan daha kaliteli…
Deyin ki Mursi yeniden Cumhurbaşkanı...
Hem; siz sanıyor musunuz ki yarın bir gün Mursi ya da Irsi; yeniden iktidar olduğunda İran’dan daha liberal, daha özgürlükçü (en azından kadınlar için) bir rejim kuracak…
Asla…
Mümkün değil…
İçki de yasaklanacak…
Başı açık gezmek de…
Ramazanda oruç yemek de…
Eeeee…
Hani bu arkadaşlar Müslüman demokrattı?..
Hayır…
Dünyanın hiçbir yerinde; bir devletin anayasasında “dini: Müslüman” diye yazıyorsa o ülkede “demokrasi olmaz”…
Olmadı…
Olmuyor…
Çünkü Müslüman bir ülkede Müslüman şeriatından başka bir hukuk sistemi uygulanmaz; uygulanamaz…
Türkiye’de demokrasi oluyor çünkü 1924 anayasasından sonra 1928’de yapılan bir değişiklikle anayasamızdan “Dini: İslâm” bölümü çıkarıldı…
İyi ki çıkarıldı…