Sonları Çölaşan ve Coşkun gibi olacak...
Çok değil birkaç sene sonra bugün iktidar yağcılığı yapan, sürekli muhalefete muhalefet edenler de......
ADNAN BERK OKAN
Bir zamanlar her yazdıkları "olay" olan "gündem" yaratan Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'u gazeteciler.com da "haber" yapmasa, yaşadıklarından bile şüphe edeceğiz neredeyse...
Çünkü...
Bizden başka ikisinin de adını anan yok...
Etkinlikleri bitti...
Hayranlarının(!) sayısı da giderek düşüyor...
Bir süre sonra "Genç Kuşak" bir zamanlar Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun adında iki yazar olduğunu bile hatırlamayacaklar...
Çölaşan, sadece kahve köşelerinde ve askeri garnizonlarda okunan ve daha ziyade ezik ("ezilmiş" değil) insanların tercih ettiği "ucuz" bir gazetede yazmaya çalışıyor...
Ama...
Hiç kimsenin umurunda bile değil ne yazdığı.
Bekir Coşkun ise tirajı az ama ağırlığı Çölaşan'ın yazdığı gazeteden daha yüksek bir refikimizde yazıyor...
Ama onun da hiç kimse farkında bile değil varlığının...
Göreceksiniz...
Çok değil birkaç sene sonra bugün iktidar yağcılığı yapan, sürekli muhalefete muhalefet edenler de Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'un konumuna düşecekler...
Kendilerini hatırlayan bile olmayacak...
Çünkü...
Bir gazeteci bir süre "iktidar övgücülüğü" yaptıktan sonra ne kadar muhalefete geçerse geçsin artık dikiş tutmuyor...
İnandırıcılığı kalmıyor...
Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'u Ak Parti iktidarındaki muhaliflikleri değil; 28 Şubat sürecindeki iktidar yanlılıkları yıktı...
Her makaleleri muhalefete muhalefet ediyordu...
Tıpkı bugünkü "iktidar övgücüleri" gibi...
Onlar da bir yandan siyasal iktidarı överken diğer yandan da muhalefete muhalefet etmiyorlar mı?..
Yeni Merkez Medya'da tek işleri Hükümet ne yaparsa yapsın koro halinde "Bravo!.. Müthiş!.. Muazzam!.." diye haykırmak olan köşe yazarı taifesi, kısa bir süre öncesine kadar "haklı" görülebiliyorlardı...
Çünkü destek verdikleri Ak Parti "iktidar" olmuştu ama "muktedir" değildi...
Başbakan, kendisini oturduğu yerde ve bacak bacak üstüne atmış bir vaziyette karşılayan Korgenerali görevinden bile alamıyordu...
Öyle savcılar vardı ki; Başbakan hakkında iddianame hazırlayıp fezleke olarak Meclis başkanlığına gönderiyorlardı...
Bir yandan Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nin ayağına vurduğu prangalar, diğer yandan generallerin "darbe yaparız ha!" baskısı; muhalefete muhalefet eden yazarları da "haklı" kılıyordu...
Ama...
O dönemler bitti...
İktidar artık muktedir...
Yani..
Ne "yenim dar" diyebilir ne de "yerim dar" bahanesi uydurabilir...
Ne yeni dar çünkü ne de yeri dar...
Aksine...
Bütün dağlar delindi, geniş ve aydınlık tünellerle yol hem kısaldı hem de kolaylaştı...
Şimdi artık iktidarın sisteme muhalefet yapması için bahane kalmadığı gibi; yazarlarının da muhalefete muhalefet etmeye yüzleri kalmadı...
Kaldı ki; muhalefet mi var ki "olmayan muhalefete" muhalefet edecekler?...
İşte bundan sonra göreceğim "köşe yazarı kim?.."
"İktidar Yazarı kim?.."
İktidarın doğrularına "doğru" demekten, yanlışlarını eleştirmekten çekinmeyen kaç yazar kalacak bakalım Merkez Medya'da?..
Bugün için o yazarların sayıları bir elin parmaklarını geçmiyor...
Yarın sayıları artacak mı eksilecek mi bakalım?..
[email protected]
Bir zamanlar her yazdıkları "olay" olan "gündem" yaratan Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'u gazeteciler.com da "haber" yapmasa, yaşadıklarından bile şüphe edeceğiz neredeyse...
Çünkü...
Bizden başka ikisinin de adını anan yok...
Etkinlikleri bitti...
Hayranlarının(!) sayısı da giderek düşüyor...
Bir süre sonra "Genç Kuşak" bir zamanlar Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun adında iki yazar olduğunu bile hatırlamayacaklar...
Çölaşan, sadece kahve köşelerinde ve askeri garnizonlarda okunan ve daha ziyade ezik ("ezilmiş" değil) insanların tercih ettiği "ucuz" bir gazetede yazmaya çalışıyor...
Ama...
Hiç kimsenin umurunda bile değil ne yazdığı.
Bekir Coşkun ise tirajı az ama ağırlığı Çölaşan'ın yazdığı gazeteden daha yüksek bir refikimizde yazıyor...
Ama onun da hiç kimse farkında bile değil varlığının...
Fehmi Koru çaptan düşer mi?.. Ahmet Hakan diyor ki; "Fehmi Koru, sayfa düzeninin yol açtığı nedenlerden dolayı Zaman’da kaybolmuştu." O kadarla da bırakmıyor Ahmet... Devam ediyor: "Star gazetesine geçti ve sayfa düzeninden kaynaklanan kaybolma sorunu ortadan kalktı. Eğer buna rağmen Star’da da kaybolursa bir 'çaptan düşme' sorunu yaşadığına kesin gözüyle bakacağım." Bak Ahmet... Ben sana şimdiden söylüyorum... Fehmi, STAR'da da başaramayacak... Ya da senin deyiminle, "çaptan düşecek"... Neden?.. Yeteneksiziliğinden mi?.. Asla... Zira Fehmi çok iyi bir yazar... Kendine has bir tarzı var... Ancak... O kaleminin gücü ve şahsına münhasır tarzı, muhalefet yaparken geçerli... Söyle bakalım Ahmet; Fehmi Koru'nun son 9 yıldır "gündem" yaratan bir makalesini hatırlıyor musun?.. ben hatırlamıyorum da... Peki neden?.. Muhalefet yapmıyor da ondan... Daha doğrusu "yapamıyor" da ondan...." |
Göreceksiniz...
Çok değil birkaç sene sonra bugün iktidar yağcılığı yapan, sürekli muhalefete muhalefet edenler de Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'un konumuna düşecekler...
Kendilerini hatırlayan bile olmayacak...
Çünkü...
Bir gazeteci bir süre "iktidar övgücülüğü" yaptıktan sonra ne kadar muhalefete geçerse geçsin artık dikiş tutmuyor...
İnandırıcılığı kalmıyor...
Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun'u Ak Parti iktidarındaki muhaliflikleri değil; 28 Şubat sürecindeki iktidar yanlılıkları yıktı...
Her makaleleri muhalefete muhalefet ediyordu...
Tıpkı bugünkü "iktidar övgücüleri" gibi...
Onlar da bir yandan siyasal iktidarı överken diğer yandan da muhalefete muhalefet etmiyorlar mı?..
Yeni Merkez Medya'da tek işleri Hükümet ne yaparsa yapsın koro halinde "Bravo!.. Müthiş!.. Muazzam!.." diye haykırmak olan köşe yazarı taifesi, kısa bir süre öncesine kadar "haklı" görülebiliyorlardı...
Çünkü destek verdikleri Ak Parti "iktidar" olmuştu ama "muktedir" değildi...
Başbakan, kendisini oturduğu yerde ve bacak bacak üstüne atmış bir vaziyette karşılayan Korgenerali görevinden bile alamıyordu...
Öyle savcılar vardı ki; Başbakan hakkında iddianame hazırlayıp fezleke olarak Meclis başkanlığına gönderiyorlardı...
Bir yandan Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nin ayağına vurduğu prangalar, diğer yandan generallerin "darbe yaparız ha!" baskısı; muhalefete muhalefet eden yazarları da "haklı" kılıyordu...
Ama...
O dönemler bitti...
İktidar artık muktedir...
Yani..
Ne "yenim dar" diyebilir ne de "yerim dar" bahanesi uydurabilir...
Ne yeni dar çünkü ne de yeri dar...
Aksine...
Bütün dağlar delindi, geniş ve aydınlık tünellerle yol hem kısaldı hem de kolaylaştı...
Şimdi artık iktidarın sisteme muhalefet yapması için bahane kalmadığı gibi; yazarlarının da muhalefete muhalefet etmeye yüzleri kalmadı...
Kaldı ki; muhalefet mi var ki "olmayan muhalefete" muhalefet edecekler?...
İşte bundan sonra göreceğim "köşe yazarı kim?.."
"İktidar Yazarı kim?.."
İktidarın doğrularına "doğru" demekten, yanlışlarını eleştirmekten çekinmeyen kaç yazar kalacak bakalım Merkez Medya'da?..
Bugün için o yazarların sayıları bir elin parmaklarını geçmiyor...
Yarın sayıları artacak mı eksilecek mi bakalım?..
[email protected]