ANALİZ

Soner Yalçın'ın haklı feryadını duyan var mı?..

Soner Yalçın'ın Özkök'e yazdığı ve okuyunca bütün nefretime rağmen yüreğimi yakan....

Soner Yalçın'ın haklı feryadını duyan var mı?..
ADNAN BERK OKAN

Çocukluğumdan itibaren "hiç kimseden nefret etmemek" üzerine eğitildim...
Kin duymanın nasıl "ilkel bir duygu" olduğunu öğretti anneciğim ve babacığım...
Belki de o nedendendir ki en uzun öfkem ve nefretim "5 dakika" sürer...
Pardon...
"Sürerdi" demem daha doğru olacaktır...
Çünkü...
"28 Şubat"  adı verilen asker - sivil dikta sürecinde "nefret küpü" oldum...
Ama sadece dört kişiden nefret ediyorum...
Kimlerden mi?..
Söyleyeyim:
Emin Çölaşan
Uğur Dündar 
Tuncay Özkan
Soner Yalçın 

Yok efendim;
bana attıkları iftiralar, şahsıma yönelik iğrenç saldırılar değil nefretimin sebebi..
Ya ne?..
Karıcığıma ve iki evlâdıma çok acı çektirdiler...
Ben kendilerini uımursamayınca beni en hassas yerimden vurdular...
Karıcığıma ve iki evlâdıma saldırdılar...
Hiç günahları, suçları olmadığı halde hem de...
Karıcığım o acımasız saldırılar yüzünden ölümden döndü, iki evlâdım haftalarca okullarına gidemediler...
Çölaşan
, karıcığımın bir kamu bankasından kullandığı 5 bin dolar tüketici kredisini bile (ki tek bir taksiti aksamadan ödendiği halde) köşesine taşıdı...
Adını veremediği işadamlarından para aldığımız yalanını yazdı yine aynı köşede...
İşadamlarının adını veremedi çünkü öyle bir işadamı hiç olmadı...
Olamazdı da...
Amacı, "çamur at izi kalsın" yöntemiyle beni ve ailemi karalamaktı...
Kaldı ki...
Ben İstanbul Bağdat Caddesi'nde kendi evimde oturduğum yıllarda (1970'li yılların sonundan 2009'a kadar) kendisi mütevazı bir Ankara evinde kirada otuyordu...
Bugün ben 87 metrekarelik ve bana ait olmayan bir köy evinde oturuyorum, hiçbir bankada veya yastığımın altında birikmiş tek liram veya dövizim yok; 1974 yılından beri ilk defa son üç yıldır otomobilim bile yok; 
Çölaşan'ın ise bankalarda 28 Milyon Doları olduğunu Melih Gökçek söylüyor ve Çölaşan itiraz edemiyor...
Aydın Doğan
da "Emin benden 300 - 500 bin dolarlar götürdü" diyor...

Neyse...
Uzatmayayım çünkü uzattıkça nefretim katmerleniyor...
Ancak...
Buna rağmen; bu (benim için), mahşerin dört atlısından biri olan Soner Yalçın'ın Özkök'e yazdığı ve okuyunca bütün nefretime rağmen yüreğimi yakan, kendisine acımama sebep olan mektubunu bu köşede yayımlayacağım...
Ve... 
Yargılamayı yapan mahkemeye aynen Yalçın'ın sorduğu gibi soracağım:
Efendiler!..
Soner Yalçın "Tutuklu" mu?..
Yoksa "Tutsak" mı?..
"Tutuklu" ise...
Ve...
Ne delil karartma, ne kaçma ve ne de zarar verdiği birileri tarafından zarara uğratılma ihtimali olmadığı halde neden halen tutuklu?..
"Tutsak" ise, hangi savaşta, hangi devletin askeri olarak "esir" düştüğünü açıklayın... 

Ey dostlar!..
Yargı bağımsızlığı, adalet ve "Devlet Vicdanı" hepimize lâzım...
Bugün "o benim düşmanım, varsın tutuklu kalsın" derseniz yarın devran döndüğünde sizin için de aynı şekilde düşünen vicdansızlar çıkabilir, çıkacaktır da...
Vicdan, hak verme duygusundaki yücelik; düşmanınız için bile "adalet" isteyebilme gücümüzdür...
Soner Yalçın'ın Özkök'e gönderdiği ve Özkök'ün de bütün köşesini ayırdığı

[email protected]


ÇOK OKUNANLAR