Soner Yalçın
Sözcü
Soner Yalçın’ın bugünkü Sözcü’de “Öpücük” başlığı altında yayımlanan makalesini okurken çok eğlendim...
Güldüm...
Bazen kahkahalar attım...
Kendimi altmışlı yılların sonlarını bir kez daha yaşıyormuş gibi hissettim…
Çekoslavakyalı gençlerin “başkaldırı” sebebiyle bizim gençlerin cinayet işleyip banka soymalarının gerekçelerini karşılaştırdım bir kez daha…
Liberal sosyal demokrat özgürlükçü Çek gençlerin S.S.C.B’nin faşist komünist diktasına karşı savaşırken tankların altında ezilerek ya da kurşunlanarak katledilişleri sürecini hatırladım…
Çekoslavakyalı gençler “daha çok özgürlük, daha çok tüketim, daha az devlet” istiyorlardı…
Bizim solcularımız ise özgürlüklerin kısıtlanması için akla hayale gelmedik provokasyonlara alet oluyorlar, “sokaklar yürümekle aşınmaz” diyecek kadar hoşgörülü bir başbakana (Süleyman Demirel) “Mussolini, faşist” diyorlardı…
Daha fenası…
Çekoslavakyalı gençler komünizmden kurtulmak için mücadele verirken, bizim gençler komunizmi iktidar yapmak için banka soyup cinayet işliyorlardı…
Uzatmayayım…
Çünkü uzatırsam “kitap” yazmam gerekebilir…
O nedenle sadede geleyim…
Soner Yalçın’ın makalesini okuyunca gördüm ki; günümüz sol anlayışı 68 anlayışından farklı değil…
“Sen de hiç değişmemişsin” diye biten fıkradaki gibi…
Türk solu asla değişmez…
Değişemez…
Oysa o sistemin kurucu babası (Karl Marks) “dünyada değişmeyen tek şey değişimdir” demişti…
Sevgili Soner Yalçın tipik ve klâsik her solcu gibi halen “Emperyalizm” adını verdikleri bir “olmayan öcü” ile korkutuyor solcuları…
İtiraz geleceğini bildiği için de “Emperyalizmin nasıl bitmediğini” anlatma çabasına girişiyor…
Ve bir de şöyle diyor:
“Kim ki; ‘Ulus -devlet bitmiştir’ veya ‘emperyalizm çağı artık geride kalmıştır’ lafını ederse hemen oradan uzaklaşın; bilin ki bu sözleri eden kişi öpülmüştür”...
Ben şahsen “Ulus devlet bitmiştir” demediğim gibi aksine gelecekte “daha küçük, daha homojen ama daha çok” ulus devlet olacağını düşünenlerdenim…
Emperyalizmin ise daha seksenli yılların sonunda bittiğine inanıyorum…
İnanıyorum çünkü görüyorum bittiğini…
Ve…
Hiç de “öpülmüş” hissetmiyorum kendimi…
Yaşadığım küçücük köyde, beklentisizlik içinde neden öpecekler ki beni?..
Soner’in tanımlamak istediği gurup ve kişiler öpmeyecekleri eşeğin boynuna yem torbası asmayacaklarına ve benim de yeme ihtiyacım olmadığına göre, neden ve nasıl öpüldüğümü halen çözebilmiş değilim…
Neyse…
Çok uzattığımın farkındayım…
Beni güldüren makalesiyle Soner Yalçın’ı “Günün Köşe yazarı” seçiyorum…