Size yakıştıramadım Taha Bey!..
Bir zaman Ülkücülerle koyun koyuna gezip vatansever takılır, bir gün bakarsınız Küresel Liberallerin safında yer tutmuş
ADNAN BERK OKAN
Sevgili Taha Beyciğim (Akyol)...
Biliyor musunuz?..
Tam da vazgeçmek üzereydim hâlbuki…
Neden mi?..
“Mektupçubaşı” olmaktan…
Ama…
Ne yapayım!..
El mecbur…
Devam edeceğim…
Hem de bu açık mektup size efendim!...
Çünkü…
Cânım Milliyet’imde (bir süre sayfa komşuluğu yapmıştık) “Tarafsız yazar!” başlığı altında yayımlanan makalenizde ”tarafsız” olmayı ve “tarafsız” kalmayı öyle bir aşağıladınız ki…
Zamanında, “taraf” olmanın ne kadar berbat bir şey olduğunu bizzat yaşayarak öğrenmiş; bugün ise “mutlak tarafsız” bir fâni olarak dayanamadım…
“Tek Yol Devrim” misali “Tek Çare Açık Mektup” diyerek geçtim klavyemin başına…
Hayır yani Taha Beyciğim;…
“Tarafsızlık Ayıptır” deseydiniz meselâ…
“Tarafsızlıktan nefret ediyorum” diye yazsaydınız…
“Tarafsızmış... Ulan bir insan tarafsızken bile bir taraftan yanadır” diye Engin Ardıçvâri cümleler kursaydınız; “aman efendim; ömrü hayatı taraf olmakla geçen ve sürekli tarafını değiştiren biri için tarafsızlık ayıp olabilir” der geçerdim…
Ama öyle demiyorsunuz ki dünkü makalenizde…
Alenen ve kasten “demagoji” yaparak aşağılıyorsunuz “tarafsız” olmayı…
Meselâ şöyle diyorsunuz…
“…. (Tarafsız yazar) Bugünkü yazısında özelleştirmeyi savunursa, tarafsızlığını korumak için muhakkak yarınki yazısında kamulaştırmayı savunur!”…
Pardon, Taha Beyciğim…
Affınıza magrûren ve âli müsaadelerinizle zat-ı âlilerinize, “Yuh olsun!” diyebilir miyim?..
Lütfen bu kabalığımı affediniz efendim…
Kusuruma bakmayıp, Adnân kulunuzu aff-ı şâhânenize mazhar kılınız…
Çünkü...
Bu geri zekâlılığı ya da ahlâksızlığı yapan kişiyi "Tarafsız Yazar" olarak tarif etmenizden sonra pek nazik olmayan bu nidâyı zat-ı âlileriniz için kullanmazsam kendimi mücrim addederdim…
Zîrâ sizin dediğiniz şekilde, bir yazısında özelleştirmeyi savunup diğerinde kamulaştırma yandaşı kesilen bir kendini bilmeze “tarafsız” değil “Salak” denir Taha Beyciğim…
“Cahil” denir…
Ayıptır söylemesi; “ahlâk fukarası” denir…
Amma velâkin; bir tek “tarafsız” denmez…
Aksine, o kendini bilmez gâh Liberallerden taraf, gâh devlet kapitalistlerinden yana görünmeyi "tarafsızlık" zanneden ama aslında “nabza göre şerbet veren bir cehli basittir”…
Ve Taha Beyciğim;
Yine aynı yazınızda buyuruyorsunuz ki…
“…. Bir yazısında Atatürkçü Düşünce Sistemi’ni savunursa, öbüründe mutlaka reddeder!”
Yapmayın Allah aşkınıza!..
Etmeyin…
Böylesine aşağılamayın tarafsız yazarları…
Çünkü bir kere daha affınıza sığınıp, “Yuh!” diyeceğim yani…
Taha Beyciğim;
Bana böylesine “geri zekâlı yazı yazan” bir gün Atatürkçü, ertesi gün “Atatürk Düşmanı” tek yazar gösterin de bu fakir kulunuz dişlerini kırsın bari...
Varsa da zaten o şahıs “İki Yüzlü”dür… “Riyakar"dır…
Ama “Tarafsız” değildir…
Ve yine aynı makalenizden bir alıntı daha:
“….. bazen bir yazısının yarısında ‘ak’ dediğine, öteki yarısında ‘kara’ der, eşit mesafede durduğunu göstermek için!”
Affınıza magrûren ve âli müsaadelerinizle bir kere daha “Yuh olsun Taha Beyciğim” diyebilir miyim zat-ı âlilerinize?..
(Dedim bile)…
Haaa sevgili Taha Bey’ciğim;
Deseydiniz ki:
“Bir zaman Ülkücülerle koyun koyuna gezip vatansever takılır, bir gün bakarsınız Küresel Liberallerin safında yer tutmuş”…
E valla “Bingo!” derdim ben de…
Çünkü işte o şahıs sizin anlatmak istediğiniz kişidir…
Ama ona da “tarafsız” denmez be Taha Beyciğim…
Ona, “Tarafsızı oynayan artiz” denir…
Sizin gibi saygıdeğer bir beyefendiye alışık olmadığımız bu ıtlak-ı lisânı yakıştıramadım yani…
Ne o öyle; “İki Yüzlülük” yapanlara "Tarafsız” elbisesi giydirip ortalık yere salmanız…
Ne o öyle; riyakârlığı “tarafsızlık” olarak anlatma merakınız?..
Siz tarafsız bir yazarı değil; "güçlüden yana dönebilen” ya da “siyasal iktidarların her yaptıklarına ‘Bravooo!’ diye haykıran” patron tetikçilerini anlatıyorsunuz Taha Bey’ciğim…
Meselâ...
28 Şubat sürecinde program yaptığı TV’ye dönemin DYP Genel Başkanı Prof. Tansu Çiller'i neden davet edemediğinin bahanesini arz ederken:
“Ben hanımefendiyi davet etmek çok istiyorum ama patron (Aydın Bey) istemiyor” diyen bir beyefendiyi hatırlattınız bana…
1950’li yılların sonlarına doğru başrol, altmışlı yıllarda ise yardımcı rol oynayan merhum Baki Tamer’e benzeyen bıyıklarıyla 68 kuşağının ünlü Ülkücü yazarı geldi gözlerimin önüne…
Pek muhterem Taha Beyciğim;
Ya okurlarınızın gerçekten “zihn-i matmûs-ül-ayn” bir kitle olduğuna inanıyor ve “önlerine ne koysam yerler” diye düşünüyorsunuz…
Ya da Ahmet Hakan’ın geçenlerde tarafsız olduğunu haykıran yazısına ifrit oldunuz Ahmet’i iğmâz ediyorsunuz adını vermeden…
Her iki ahval ve şeraitte de ayıp ediyorsunuz Taha bey!..
Çünkü tarafsızlığı riyakârlıkla bir tutarak ben ve benim gibi tarafsızlığı ilke edinmiş meslektaşlarınıza “hakaret” ediyorsunuz…
Tarafsız yazar kişilerin, kurumların değil; düşüncelerin, icraatların yanında veya karşısında olan yazardır…
Ama yazısının ilk yarısında “ak” dediğine diğer yarısında “kara” diyen değildir…
Bir gün özelleştirmeyi savunurken, ertesi gün kamulaştırma isteyen değil…
Hem Atatürkçü veya hem Atatürk karşıtı değil…
Kendimden örnek vereyim Taha Beyciğim;
Hükümetin ekonomi politikalarına (nitekim komşularımız ekonomik krizle yanıp tutuşurken bizim ekonomimiz büyüyor), demokratik açılım atağına (keşke geri adım atmasaydı), AB tam üyelik çalışmalarına (son 3 yıldır unutmuş olsalar da) destek verdim, veriyorum, vereceğim...
Ama...
Anayasa değişikliğinin iki maddesine karşı çıktım…
Bunun neresinde “yazımın yarısında ak dediğime öbür yarısında kara demek" var?..
Aksine; Anayasa değişikliğinin iki maddesine karşı çıktığım için hiç pişman değilim…
Zira HSYK’nın icraatlarını görüyorsunuz…
Pekiiii…
“Tarafsız yazar!” başlığı altında yayımlanan makalenizde hiç mi doğrunuz yok?..
Olmaz olur mu?..
Elbette var…
Ve aslında siz genelde “doğru” yazarsınız…
İnançlı, dürüst, objektif bir Liberal Demokratsınız…
Meselâ aynı yazınızda şöyle de diyorsunuz:
“Olayları olduğu gibi görmeye çalışmak ama onu doğru bildiğimiz değerler açısından eleştirmek veya desteklemek demektir yazar olmak, aydın olmak, vatandaş olmak...”
Bu doğru cümleyi kuran değerli bir Liberal Demokrat’ın, “Tarafsız” yazarlığı eleştirdiğini sanırken aşağılamasına anlam veremediğim için yazdım bu açık mektubu?..
Size birileri “Tarafsın Taha bey” diyebilir…
Haklı da olabilir…
Zira akıllı, samimi, dürüst taraflılık da bir erdemdir…
Ama…
Birileri size “Tarafsın” dedi diye tarafsızlığı aşağılamak, demagoji yaparak tarafsızlığı “iki yüzlülük” gibi sunmak neyin nesi?..
Böyle bir demagojiyi kendinize yakıştırdınız mı?..
Taha Beyciğim;
Daha yukarıda yazdıklarımla sizi kırmış olabilirim…
Ama unutmayın ki siz de benim gibi tarafsızları çok kırdınız…
Çok üzdünüz…
Ödeştik yani…
[email protected]