Şirin Sever kaybetti...
Posta'dan Şirin Sever, yazısında hem “lince gerek yok ama tartışmaya gerek var” deyip hem de linçten beter bir dil kullandığı için kaybetti...
Başkaları her saat başı çelişki yaşasalar ve bir saat önce söylediklerinin tam tersini bir saat sonra yapsalar da önemsizdir…
Ama…
Bir kanaat önderi…
Bir köşe yazarı hem de aynı yazısında çok değerli bir durum tespiti yaptıktan sonra aynı yazısında (Veya başka yazılarında da.) tam tersini yapamaz…
Şirin Sever, bugünkü POSTA’da “Ahkâm kesmekten dersini çalışamayanlar!” başlığı altında yayımlanan yazısının bir yerinde şunları yazıyor:
Bir editörün işi araştırıp, öğrenip, haberi düzenleyip sayfaya koymaksa; her sabah canlı yayına çıkan biri de dersini çalışıp o yayına çıkmalı. Sosyal medyada bu konuda dalga geçenlere kızıp, “Sanki hepiniz hatasız, çok kültürlü ve mükkemmelsiniz de başkalarını linç ediyorsunuz” diyenler var. Doğru, lince gerek yok ama tartışmaya gerek var…
Bu cümlenin hemen tamamı doğru…
En çok da, “lince gerek yok ama tartışmaya gerek var” hükmü…
Ama…
Şirin Sever öyle bir bodoslama giriyor ki “tartışmaya”(!)…
Linçten beter…
Ve kaybediyor…
AHKÂM KESMEKTEN DERSİNİ ÇALIŞAMAYANLAR!
Şirin SEVER / POSTA / 20.10.2016
Yıllar önce sayfaya hatalı haber koyan bir editörü uyardığımda, “Her şeyi bilmek zorunda değilim ki!” diyerek çemkirmişti. Ben de şunu demiştim ona: “Bilmek zorunda değilsin ama öğrenmek zorundasın. Editörlük budur.” Sabahları magazin yorumlayan bir sunucu, Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri ‘Kürk Mantolu Madonna’yı şarkıcı Madonna’yla ilgili sandı ya, bu hikayeyi hatırladım.
Bu hezeyan herkeste var maalesef. Öğrenmeden en tepedeki koltuğa oturmak, bilmeden ama biliyor gibi davranarak canlı yayınlarda olmak istiyoruz. Oysa denklem belli...
Bir editörün işi araştırıp, öğrenip, haberi düzenleyip sayfaya koymaksa; her sabah canlı yayına çıkan biri de dersini çalışıp o yayına çıkmalı. Sosyal medyada bu konuda dalga geçenlere kızıp, “Sanki hepiniz hatasız, çok kültürlü ve mükkemmelsiniz de başkalarını linç ediyorsunuz” diyenler var. Doğru, lince gerek yok ama tartışmaya gerek var…
‘BİLMİYORUM’ DESEN?
‘Kürk Mantolu Madonna’yı okumayabilirsin, bilmeyebilirsin tamam. Peki programda konuşulan mevzuları öğrenmek, hazırlık yapmak gerekmiyor mu? Sorun, sunucunun bilgisizliği değil zaten...
Bilmediği konudaki “biliyorum” iddiası. Komik olan bu. Kaldı ki 1943 yılında yazılan kitap, son yıllarda Türkiye’de ‘en çok satan kitaplar’ arasında. Kitabın alameti farikası üzerine, bu kadar moda olması üzerine sürekli yazılar yazılıyor.
Popüler kültürle ilgili iş yapıyorsan bunca gürültüyü nasıl duymazsın? Bütün bu ‘bilmezliğin’ üzerine “Cehalatim işe yaradı, ülkenin merhamet ortalamasını gördük” demek ne büyük küstahlık! Bence bu ülkede herkes biraz susabilse, her şeyi biliyor gibi yapmayı bıraksa, şahane olacak.