Sinan Meydan, yağmur duasının tarihini yazdı
Sözcü yazarı Sinan Meydan, bugünkü köşesinde yağmur duasının tarihini yazdı.
Türkiye için yapılan kuralık uyarılarının ardından geçtiğimiz cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığı, ülke genelinde yağmur duası talimatı verdi. Cuma namazında toplanan cemaatler, camide ya da kuraklığın yaşandığı bölgelerde yağmur duasına çıktı.
Sözcü gazetesi yazarı Sinan Meydan, bugünkü köşesinde yağmur duasının tarihini yazdı. Eski Türklerde, Hititler döneminde, Anadolu Türklerinde, ve tek tanrılı dinlerde yağmur duasının nasıl yapıldığına ilişkin örnekler veren Meydan, geleneksel yağmur duasında çok farklı ritüellere yer verildiğini söyleyerek, "Bugün, evren ve Dünya hakkındaki bilgilerimizin olabildiğince genişlediği, yağmur, kar, rüzgâr gibi atmosfer olaylarının nasıl ve ne zaman meydana geldiğini çok iyi bildiğimiz 21. yüzyılda, binlerce yıl önceki anlamıyla yağmur duasına çıkmak, bilimsel gelişmeyi göz ardı etmek demektir" ifadelerini kullandı:
Yağmur duası, daha çok tarımla uğraşan toplumlarda, kuraklığa karşı başvurulan bir ritüeldir. Antropologlara göre yağmur duası, aslında bir tür büyüdür. Örneğin, James, G. Frazer'a göre yağmur duası “duygusal büyü” kategorisine girer. (2) Gürbüz Erginer'e göre geçmişte yağmur yağmadığı zamanlarda insanlar, birtakım doğaüstü güçlere yöneldiler, birtakım büyüsel işlemlerle yağmur yağdırmayı denediler. Yağmur duası, “dinsel” nitelikli yakarışlar ve “büyüsel” nitelikli işlemlerden oluşan “dini-büyüsel” bir ritüeldir.
...
Görülen o ki, Anadolu Türklerinde yağmur duasında “dinsel” ve “büyüsel” uygulamalar iç içe geçmiştir. Bu nedenle yağmur duası sırasında namaz kılma, oruç tutma, kurban kesme, dua etme gibi dinsel uygulamalar ile; elbiselerin ters giyilmesi, avuç içlerinin yere dönük şekilde tutulması, belli sayıdaki okunmuş taşların suya atılması, bir kağıda 40 kel adı yazılması, öldürülmüş yılanın yakılması, kaplumbağanın ayağından asılması, çocukların yağmur gezmesi (çömçe gelin) ve benzeri adlar verilen kuklaların ev ev dolaştırılması, hayvanların törene katılması, hayvan kafataslarına dua yazılıp suya atılması gibi büyüsel uygulamalar bir arada görülebilmektedir.
...
Diyeceğim o ki; evren ve Dünya hakkında çok sınırlı bilgi birikime sahip 4000-5000 yıl önceki eski uygarlıkların yağmurun yağmasını doğaüstü güçlere bağlamaları, Fırtına Tanrısı'na hediyeler sunup kurbanlar keserek dinsel-büyüsel törenlerle yağmur yağdırmaya çalışmaları çok normaldi. Ancak bugün, evren ve Dünya hakkındaki bilgilerimizin olabildiğince genişlediği, yağmur, kar, rüzgâr gibi atmosfer olaylarının nasıl ve ne zaman meydana geldiğini çok iyi bildiğimiz 21. yüzyılda, binlerce yıl önceki anlamıyla yağmur duasına çıkmak, bilimsel gelişmeyi göz ardı etmek demektir.
Tek tanrılı dinlerde yağmur duası
Pagan dönemde görülen yağmur duası geleneği tek tanrılı dinlere de geçti. Örneğin Yahudilikte, kurak geçen mevsimlerde Tanrı'ya dua edilir. Eski Ahit'te, İsrailoğullarının tövbe edip Yahova'ya yalvarmaları halinde Yahova'nın yağmur yağdıracağından söz edilir.
İslam öncesi Arap toplumlarında da yağmur duası geleneği vardı. Arapçada yağmur duası “istiska” sözcüğüyle ifade edilir. Yağmur duası İslam'a da geçti. Hz. Muhammed'in daha çocukken dedesi Abdülmüttalip'le yağmur duasına çıktığı kaydedilir. Peygamber olduktan sonra da yağmur duasına çıktığına ilişkin hadisler vardır. Ebu Hanife, Hz. Muhammed'in yağmur duasında özel bir namaz kılmadığı gerekçesiyle -çoğunluğun görüşünün tersine- “istiska”yı sünnet kabul etmez.