Şeytanınız bol olsun güzel insanlar!..
İnsanlar oynadığınız oyunu fark edecekler…Ve… Televizyon seyretmekten tamamen vazgeçecekler… Ya da bir zamanlar alay konusu olduğu gibi sahiden de “belgesel” izlemeye yönelecekler…
GAZETECİLER.COM - ÖZEL ANALİZ
YAKUP MURAT
Değerli moderatör kardeşlerim…
Elbette bana kırılmanızı, kızmanızı hele öfkelenmenizi hiç istemem…
Sizi incitmek en son kabul edebileceğim şeydir…
Ama…
Az sonra okuyacaklarınızı da yazmak zorundayım…
Benim işim bu…
Yani vazifelerin en sevimsizi: Eleştirmenlik…
Biliyorum…
Yazdıklarım bazen hiç tanımadıklarımın, kimi zaman da dostlarımın keyfini kaçırıyor…
Ancak…
Bütün bu sevimsizlikler beni görevimi yapmaktan alıkoyamıyor…
* * *
Bazen “yanlış kişiyi veya yanlış bir fikri mi koruyorum acaba?” diye sorarım kendime…
Cevabım mı?..
Ne yazık ki savunmuş ya da korumuşumdur…
Ama bunu bir süre sonra ancak anlayabiliyorum…
Sizler de düşünün bakalım…
Yanlış kişiyi ya da kurumu savunduğunuz hiç olmadı mı?..
Lütfen samimi ve dürüst olun cevabınızı verirken…
* * *
Güzel kardeşlerim…
İnsanlar eğlence kanallarındaki dizi filmler yerine sizlerin programlarınızı tercih ediyorsa eğer…
Bunun sebebi bilgi sahibi olmak istemeleridir…
Yurttaşlık görevlerini yerine getirirken (Meselâ seçim sandığı başında.) yanlışa sapmamaktır…
Bunun böyle olduğunu bilmiyor olamazsınız…
Peki…
Siz onlara, öğrenmek istedikleri gerçek bilgiyi verdiğinize inanıyor musunuz?..
Hadi canım utanmayın itiraf edin: İnanmıyorsunuz…
Çünkü amacınız onları bilgi sahibi yapmak değil…
Çünkü siz, yöneticilerinizin ve kendinizin seçtiği birkaç amigonun, ekran başına geçen izleyicilerinizin bilmelerini istedikleri şeyleri vermeleri için aracılık etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz…
Ama ben size bir şey söyleyeyim mi?..
Bu arada en çok kaybeden patronlarınız oluyor…
Ve…
Onlar kaybedince siz de kaybedeceksiniz…
Çünkü…
İnsanlar oynadığınız oyunu fark edecekler…
Ve…
Televizyon seyretmekten tamamen vazgeçecekler…
Ya da bir zamanlar alay konusu olduğu gibi sahiden de “belgesel” izlemeye yönelecekler…
* * *
Hatırlayın lütfen…
Fatih Altaylı’nın olağanüstü güzel TekeTek programları vardı (Halen var ama…)…
Heyecan duyardınız izlerken…
Fatih sadece konuğunu değil izleyicileri de kışkırtırdı…
Peki…
Şimdi artık var mı öyle programlar?..
Yok…
TekeTek bile artık 3-4 kişiyi tartıştırıyor…
* * *
Dün gece Ahmet Hakan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu konuk etti…
Peki…
O programdan bilgi olarak ne aldık?..
Meselâ Kılıçdaroğlu Adil Öksüz’ün darbe girişiminden sonraki sabah neden serbest bırakıldığına ilişkin elinde çok önemli bilgiler olduğunu ama açıklayamayacağını söyleyince Ahmet ne yaptı?..
“Olmadı ama… Hem kafaları karıştırıp sanki Adil Öksüz’ü hükümet koruyormuş gibi yapıp hem de şimdilik belgelerinizi açıklayamayacağınızı söylemeniz elinizde henüz dedikodudan başka hiçbir bilgi olmadığını göstermiyor mu?” diye sorabildi mi?..
Ahmet öyle bir soru sordu da ben duymadıysam duyanlar lütfen bana bildirsinler…
Ahmet’in sorusu karşısında Kılıçdaroğlu’nun yüzünün aldığı şekli ve ses tonundaki değişimi de paylaşsınlar benimle lütfen…
Ya da şöyle diyeyim…
Ekran karşısında oturup izlerken içimizden geçen hangi kışkırtıcı soruyu sorabildi Ahmet?..
* * *
Kimileriniz ise çok sorumsuz ve aşırı pervasız…
Konuğunuzu kışkırtmak yerine onunla kavga etmeyi, azarlamayı tercih ediyorsunuz…
Unutmayın ki kışkırtmayla kavga aynı şey değildir…
Siz şeytanın kurbanıyla kavga ettiğini gördünüz ya duydunuz mu?..
Aksine…
Tatlı tatlı fısıltılarla günaha teşvik ve tahrik eder kurbanını…
Kimileriniz ise çok çekingen ve acayip naziksiniz…
Yahu arkadaşlar…
Bu işin doğrusunun hem sorumluluklarınızı bilmek ama hem de cesaretle konuğunuzu sıkıştırmak olduğunu halen öğrenemediniz mi?..
Bir moderatörün ürkek olmasını anlayamam…
Hele soru sorarken tereddüt etmesi kabul edilemez…
* * *
Değerli kardeşlerim…
Programlarınızda her şey var…
Kavga…
Küfür…
Hakaret…
Ama…
Bilgi yok bilgi…
“Bilgi versin” diye çağırdıklarınız ise ideolog…
İki karşıt görüşlü tartışmacı en genel doğruda bile uzlaşamıyorlar…
Gri renk için biri “siyah” derken diğeri “beyaz” diyor…
Ve sizler de onlara o saçma sapan iddialarını savunmaları için süre tanıyorsunuz…
* * *
Yani güzel insanlar…
İzleyici ekran karşısına kavga seyretmek için oturuyorsa eğer, seviyeniz yerlerde sürünüyor demektir…
Yok, eğer izleyici sizden ve konuklarınızdan bilmediği şeyleri öğreniyorsa; doğru yoldasınız demektir…
Şimdilik seviyeniz yerlerde sürünüyor…
* * *
Konuklarınızın bazılarını belli ki kendiniz seçemiyorsunuz…
Stüdyoya girdiklerinde onları davet edilmiş olarak buluyorsunuz karşınızda…
Ve…
Bazen öyle oluyor ki…
Programınız, “farklı ses” olsun diye davet ettiğiniz ama sizin gibi düşünmediğinizi için “gıcık” olduğunuz bir konuğunuzdan izleyicinin nefret ettirildiği…
Ya da kendi davetlilerinizden birinin yıldızının parlatıldığı bir programa dönüşüyor…
Çoğunlukla da birilerinin suçlanmış olmasını suç delili olarak kabul ediyor, o anda yanınızda olmayan o kişiyi mahkûm ediyorsunuz…
En azından mahkûm edilmesine imkân veriyorsunuz…
* * *
Aslında bu kadar değil yanlışlarınız ama…
Benden şimdilik bu kadar…
Kolay gelsin…
Şeytanınız bol olsun…
Yakup Murat